Elçin yine her zamanki gibi sabah erkenden kalkıp köşe başındaki minik pastanesini açar. Çınar müdürü tarafından sürekli işe geç kaldığı için kovulmuştur. Elçinin pastanesinden poğaça ve limonata alıp iş bulmak için sokaklarda ve dükkanların bol olduğu yerlerde dolaşmaya başlar. Ancak kendisine uygun bi iş bulamadığı için hasta annesinin karnını nasıl doyuracağını düşünmeye başlar.
2-3 gün sonra Elçin artık bütün işlere yetişemediğini farkeder ve yanına bi eleman almak ister. Düşünür kimi alabilirim diye sonra Çınarın iş aradığı aklına gelir ve Çınarı arayıp hemen pastaneye gelmesini söyler. Çınar ona bir iş bulduğunu anlamıştır ancak bulduğu işin pastanede garsonluk olmasını tahmin etmemiştir. 5-10 dk Sonra Çınar gelir pastaneye. Elçin hemen söze başlar:
E.:Çınar senin için harika bir iş buldum
Çınarın yüzünde ufak bir tebessüm oluşur ve söze devam eder:
Bu çok güzel, peki neresi nerde çalışıcam yani?
E.:benim yanımda tabikide
Ç.: gerçekten mi?
E. :noldu, yoksa sevinmedin mi? Bak eğer istemiyorsan...
Ç.: Hayır hayır, yanlış anladın. Ben çok isterim sadece biraz şaşırdım o kadar.
E. :ne zaman başlayabilirsin işe?
Ç. :hemen, şimdi başlayabilirim.
E.: o halde bu senin.(önlüğü uzatır)
Çınar önlüğünü giyer ve ürünlerin fiyatlarına bakmaya başlar. Tam bu sırada pastaneye yabancı bir genç girer.
Ç. :Buyrun efendim ne alırdınız?
Yabancı:ben bir poğaça ve meyve suyu istiyorum.
Ç. :hemen veriyorum.
O sırada Elçin yanlarına gelir ve hoşgeldiniz efendim der.
Yabancı hoşbuldum diyip bir sandalyeye oturur. Poğaçasından bir ısırık alır ve lokmasını zor yutar. Bunu farkeden Elçin iyi misiniz efendim diye sorar
Yabancı:Hayır değilim!,
Der yüksek bir ses tonuyla.
Çınar yabancının bu kaba tavrına dayanamaz ve söze başlar:
Konuşmalarınıza ve ses tonunuza dikkat edin lütfen, kimseyle böyle konuşmaya hakkınız yok! Hele ki birde karşınızda bir bayan varken
E. :sakin ol çınar
Der ve Çınarın kolunu tutar.
Yabancı öylesine sinirlenir ki elindeki poğaçayı yere fırlatır. Elçin de artık dayanamaz ve yabancıya pastaneyi terketmesini söyler
Yabancı:kimse beni kovamaz ben kendim çıkarım!
Ve sandalyesinden kalkıp kapıya doğru ilerler tam çıkacakken Çınar bir daha bu dükkana adımını dahi atarsan...
Yabancı çınarın sözünü keser ve
Atarsam nolurmuş diye bağırır.
Ç. :ne yapacağımı bilemem amaa sizin için hiç iyi olmaz!Yabancı:sen beni tehtitmi ediyorsun? bu ne cüret...
E. :Çınar sakin ol, bidaha geleceğini sanmıyorum.
Bidaha gelirse bakarız icabına.
Ç. :tamam patron, sen nasıl istersen, hahahaha.
Elçin kaşlarını çatar ve sandalyeye oturur. Çınar karşısına oturup
Tamam ya hemen kızma şaka yaptım. Der.
Elçin yabancının yarım bıraktığı poğaçayı almak için elini uzatır çınar elçinin elini uzattığını farketmez ve o da elini uzatır. Eli elçinin eline değince hemen elini çeker ve yüzünde küçük bir tebessüm oluşur. Elçinin yanaklarının kızardığını farkeder ve şeyy elini farketmedim özür dilerim diyip masadan kalkıp kasaya geçer. Elçinin yanakları hala kızarıktır. Mutfak tarafına geçip yüzünü yıkar ve kasaya gider. Önemli değil canım der. Çınar da ben bi lavobaya gidicem diyip pastaneden çıkar. Ve aynı elçin gibi yüzünü yıkayıp pastaneye geri döner. O andan sonra ne Elçin konuşur ne de çınar. İkiside tek kelime dahi etmeden akşam olur. Elçin pastanenin kapısını kilitler ve evin yolunu tutar.
Çınar Elçini görür ve yanına doğru koşar saat daha 18.05. Paataneyi kapatmak için biraz fazla erken değil mi?
Der.
E. :Evet öyle ama müşteri gelmiyordu zaten boş boş beklemektense eve gidip biraz dinlenicem.
Ç. :Evet haklısın dinlenmek seninde hakkın ne de olsa.
E. :Sen bu sokaktan gitmeyecekmiydin?,
Ç. :yoo ne gerek var ben burdan da giderim, hem hava kararmak üzere seni eve bırakıp öyle giderim ben
E. :hayır gerek yok çınar, evim sokağın sonunda zaten sen git. Hem annen seni merak etmesin.
Ç. :ehh iyi madem ben gidiyim o zaman
E. :iyi akşamlaaar
Ç. :sanada elçin
Çınar Elçinle konuşurken kalbinin hıp hızlı attığını farkeder. Ve eve gidene kadar onu düşünür. O sırada Elçin eve varmıştır. Ve o da Çınarı düşünür. Hatta onu düşünürken annesinin ve babasının onu çağırdıklarını bile farketmez. Yemek masasında otururken bir anda Çınar gelir aklına. Ve düşüncelere dalar. Elindeki çatalın masaya düşmesiyle kendine gelen elçin bir lokma dahi yemeden masadan kalkar. Annesi onun içinendişelenmeye başlar ve onun odasına gider.
Annesi:Kızım iyimisin hiç bişey yemedin, hasta falanmısın yoksa? Der ve elini elçinin alnına koyar. Elçin annesinin elini tutar ve hayır anne hiç bişeyim yok, hasta falanda değilim. Sadece yorgunum, biraz dinlenmek istiyorum. Diyip yatağına yatar. Annesi odadan çıkar ancak aklı hala elçindedir. Elçinin gözüne uyku girmez. Çınar ise o anda hasta annesine yemek yediriyordur. Annesi felç olduğu için değil yataktan kalkmak elini hatta parmağını bile kıpırdatamıyordur. Sadece kafasını, gözlerini ve ağzını kımıldatabilen annesi; çınar, oğlum iyimisin? Seni biraz halsiz gördüm çokmu yoruldun?
Ç. :hayır anne yorgun değilim biraz başım ağrıyor sadece. Neyse hadi sen beni düşünmede çorbanı iç. İç ki bi an önce iyileş.
Annesi Çınarı onaylarcasına yavaşça kafasını sallar ve ağzını açar. Çınar annesine çorbasını içirir ve gözü takvim yaprağındaki işaretli nota takılır. Takvime doğru ilerler ve yarın annesinin doktor kontrolü olduğunu farkeder. Ardından Elçini arar. Elçin telefonun çalmasıyla uyanır ve çınarın aradığını görünce hem şaşırır hemde heyecanlanır. Hemen açar telefonu.
Ç. :Aloo
E. :alo merhaba çınar
Ç. :şeyy ben sana bişey dicektim ama rahatsız etmiyorum dimi
E. :evet evet müsaitim söyle tabii
Ç. :Ben yarın işe biraz geç gelsem problem olurmu? Annemin muayenesi var da.
E. :yoo önemli değil, sen götür anneni doktora.
Ç. :çok teşekkür ederim. Zaten işim çok uzun sürmez.
E. :sen derd etme bakarım ben dükkana acele falanda etme sakın, işin neyse görüp gel.
Ç. :peki tekrardan teşekkürler. İyi akşamlar.
E. :sanada çınar.
Telefonu kapatırlar ve Elçin yatağa yatar. Ve uyumaya çalışır. Çınar ise yarın elçine diyecekkerini düşünür ve uykuya dalar. Çınar sabah erkenden uyanır. Annesini tekerlekli sandalyesine otutturup hastanenin yolunu tutar. Ve muayene sırası onlara gelir. Doktor çınarın annesini muayene eder ve bir takım testlerden geçirir. Ardından çınar annesinin kafası ve yüzü hariç hiç bir yerinin kıpırdatmasının imkansız hale geldiğini öğrenir. Muayeneden çıkıp bir züccaciyeye girer ve elçine hediye alır. Ardından evin yolunu tutar. Annesini eve bıraktıktan sonra pastaneye gelir. Ancak elçini orda bulamaz. belki alışverişe çıkmıştır diye düşünür ilk başta, ancak kapı o geldiğinde açıktır. Yani alış verişe gitmediğini anlar. Aradan 1 2 saat geçer ve elçin hala geri dönmemiştir. Çınar artık endişelenmeye başlar. Ve komşu dükkanlara sorar. Ancak kimse elçinin nereye gittiğini görmemiştir. Biraz daha bekliyeyim belki gelir diye düşünüp pastanede oturmaya başlar. Ve bir kaç kişi pastaneye girer. Çınar onlarla ilgilenir. Müşteriler gittikten 5-6 dk sonra telefon çalar.
Ç. :buyrun köşe başı pastanesi.
Telefondaki:ALOO!!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAVUŞAMAYANLAR
RandomElçin ve Çınar birbirlerini çok severler. Ancak bir türlü kavuşamazlar. Tam kavuşacaklarken başlarına bir iş gelir. Sanki kara bir bulut onları hep takip ediyormuş gibi. Ve ne yaparlarsa yapsınlar o kara bulut onların üstünden gitmez. Bir şekilde on...