Yavaş yavaş bana yaklaştı nefesinin ısısını tenimde hissediyordum. Anlatmak istediğim çok şey varken anı mahvetmemek için susuyordum çünkü biraz sonra Tom Cruisela öpüşebilrdim yani ikimizden biri anı mahvetmezse. Ağzını açtığında susması için içimden yalvarıyordum, ama ne yazık ki şans yine bana götünü dönmüştü bişeyler mırıldanmaya başladı. Bir dakika bir dakika bu mırıldanma değildi adam resmen önümde ötüyordu hem de benim alarmım gibi. Gözlerimi açmamla küfür savurmam bir oldu. Uyuyakaldığım masadan kalkıp alarmı kapadım. Herşey herzamanki gibi bir rüyaydı. Ama ben herşeyin rüya olmasına mı yoksa benim çalışma masamda uyuya kalmama mı gıcık olsam bilemediğim için ikisine de lanet okudum. Sandalyeyi geri ittim. Bu gün üniversite hayatımın ilk günüydü ama içimde gıdım heyecan yoktu. Belim resmen kırılıyordu bu nasıl bir ağrıydı hayır yani üstümden tır falan da geçememişti yani sanırım. İçimden sabır dileye dileye lavoboya doğru yürüdüm. Aynadani yansımama bakmamla gördüğüm görüntü karşısında gözlerimin erimemesi için dua etmeye başlamıştım saçlarım karmakarışıktı. Gözlerimin altı mosmordu ve bir saniye o yanağımdaki benim ders notlarım değil miyidi?! Lanet,lanet,lanet olsun notlarımın üzerinde uyumuştumki o notları asetatlı kalemle yazmıştım. Hemen suyu açtım yanağımı tırnaklarımla kazımaya başladım ama nafile yazı resmen kene gibi yapışmıştı. 5, 10 , 15 dakika geçti ama yanağımdaki yazı hala çıkmamaya inat ediyordu. İçimden bildiğim tüm küfürleri ederek havluya yüzümü kuruladım odama giderken bir yandan da kendimi avutuyordum ne de olsa okulun ilk günü yüzünde yazıyla giden bir tek ben yoktum değil mi insanlık hali.. Saate bakmamla elim ayağıma dolandı resmen 7 olmak üzereydi ve benim evden çıkmak için sadece 15 dakikam kalmıştı dolabından hızlıca kot ve tişört çıkartıp üzerime geçirdim. Bir yandan saçımı tarayıp diğer yandan da çantama kalem defter gibi şeyler atıyordum, yani okulun ilk günü olabilirdi ama ne zaman neyin gerekeceği belli olmaz. Son umutla yanağımı tekrar yıkadım ama çıkmayacağını anlayınca pes ettim resmen ve ben bu halde otobüse binecekdim. Hızla aşağı kata inip ayakkabılarımı giydim ve fularımı yanağımı kapışacak şekilde bağlarken evden çıktım. Kapımda asılı duran ev arkadaşı aradığıma dair yazıyı gördüm. Iyiki sabaha bırakmamışım diye kendimi överken otobüs durağına doğru koşmaya başladım.
Otobüs takılabileceği her kırmızı ışığa takılıp her durakda durdu. Ve ben ilk günden geç kalmak üzereydim cidden Allahım neydi benim günahım. 9 Eyül durağına gelince adeta otobüsten uçup okula doğru koştum. Derslikler hastanenin çevresindeki binalardaydı. Bize ders programımızı kayıt için geldiğimizde veriyorlardı. Hızlıca dersliğime gittim ders başlamış olacaktı ki koridorlarda kimse yoktu. Kapıyı çalıp içeri girdim. Kürsüde enine gayet geniş ve BEST RÜKÜŞ IN THE WORLD ödülüne layık bir canavar -veya öğretmen her neyse- duruyordu. Beni baştan aşağıya süzdü. İç sesim oha kesin beni torununa beğendi diye haykırıyordu "Adın ne?" Ani gelen soruyla apıştım. Adımı düşüneceğim hiç aklıma gelmemişti ama öyle ani sormuştu ki ben bile kendi adımı bir saniyeliğine bile olsa unutmuştum. "Toprak Kara." Evet rötarlı da olsa doğru söylemiştim. Canavarımsıkadınella listede adımı buldu. Sonra koca göbeğinin üstünde minicik kalan kafasını bana doğru çevirdi "Birdaha olmasın Toprak Kara." İç sesim bir dihi ilmisin tiprik kiri diye dalga geçerken dışardan başımı salladım. Kadın ben yerime geçerken beni süzmeye devam ediyodu bir anda gözleri yanağıma doru dikkat kesildi "Yanağına ne yaptın?" Soruya bak bide doktor olack not aldım ben yanağıma zaten ben hep notlarımı yanağıma alırım. Malım çünkü ben. Görmezsen olmuyo deme göt karı. "Kitabın üstünde uyumuşum hocam biraz ders çalıştım da." Başını salladı ama yüzünde işte şimdi sıçtım ağzına der gibi bir surat ifadesi vardı."Boş bulduğun yere geç." Sonunda istediğim cümleyi söylemişti. Sınıfı Canavarımsıkadınellanın aynı beni süzdüğü gibi süzdüm. Kumral bir kızın yanı dışında boş bir yer yoktu. Amacım oraya doğru sakince gidip sessizce yerleşmekti ama benim ayağım tökezleyebileceği her basamakta tökezledi ve sıraya adeta çakıldım. Yani şaka yapmıyorum birdaha bu sıradan kalkabileceğimden emin değildim. Tüm sınıfın yaptığı gibi yanımdaki kız da bana bakıyordu. Canavarımsıkadınella yoklama almaya başladı. Yanımdaki kız da birşey söyleyecekmiş gibi ağzını açıp kapadı bunu birkaç daha yapınca eğer ona dönersem daha rahat söyleyebileceğini düşünüp ona döndüm. Ağzını açarken bu son açışı olsun diye dua ettim. Ve sanırım bı defa işe yaramıştı. "Sanırım sen de son dakikada ben tıp fakültesinde yanarım korkusuna kapılıp ders çalışanlardansın. Ama endişelenme yalnız değilsin." İçimden hah hamile kadın bebeği sonunda tortlatttı diye geçirdim veya siz buna ağzındaki baklayı çıkardı da diyebilirsiniz ama bebekli olan daha güzel. Kız yine konuşacakmış gibi ağzını açtı "Bu arada adım Esila. Esila Koç." İsmi çok güzeldi söyleyişinde bile cooluk vardı. Acaba Esila mı diye okunuyo yoksa Esilağğ diye mi okunuyo diye geçirdim. Benden cevap bekleyen gözlere bana baktığını görünce iç sesimi susturdum "Memnunun oldum. Şey benim adımı zaten öğrenmişsindir." Sınıftaki canavarın konuşmasıyla ikimizde sıçradık. Dikkatler ona döndü. Kadın yavaş yavaş dün benim çalıştığım konuları anlatmaya başladı. Esila bana doğru eğildi"Sanırım yanağında yazılı olanları anlatıyor." Gözlerimi devirdim ilk günden sanırım istemediğimden fazla dikkat çekmiştim. Ki bu benim en büyük uzmanlık alanımdı. Iyi yanınından bakıcak olursak dersi anlamıştım yanağım sağolsun.Zilin çalmasıyla Esila yüzümdeki yazıyı çıkarmak için uğraş vermeye başladı. "Ee anlat bakalım Toprak Kara, İzmirli misin?" Başımı olumsuz anlamda salladım. "Hayır ama 6 yıldır İzmirde yaşıyorum sen?" O yüzümü silmeye ara vermeden konuştu "Benim ilk yılım olcak." Elini yanağımdan çekti "Lanet olsun elim koptu. Verdiğim uğraş en az erkekler kadar gereksiz." Önce ona mal mal bakıp dediğini düşündüm sonra sanki seni kötü adamlar kaçırır sonra bir mekanizmaya bağlar ayaklarını çıplak bırakır sonra bir keçi gelir ve yalar ya işte aynen öyle gülmeye başladım. Esila anlamaz gözlerle beni izliyordu "Ö-hahahah-özür-hahaha-özürdilerim. Erkekler kadar gereksiz mi?" Ben gözümdeki yaşı silerken o başını salladı "Aynen öyle." Ben gülmeye devam edince o da güldü biz böyle gülerken zilin çalma sesiyle herkes yavaş yavaş sınıfa girdi. Bizde gülmekten ağrıyan karınlarımızı tutup susmaya karar verdik. Uzunca bir süre sesiz kaldık ben mal mal düşünürken ne düşündüğümü düşünmeye başladım başaladım. Sonra ne düşündüğümü anlayıp ne kadar zekice düşündüğümü düşümdüm. "Esila söylesene nerde kalıyosun." Kız uzun sesizlikten sonra anıden gelen soruyla yine şaşırmıştı ama bana alışmalıydı eryada geç. "Şu anlık yurtta ev bakıyorum. Neden sordun." Lanet olsun çok zekiydim. İçimden kendimi two points for Toprak diyerek övdüm." Sanırım artık ev aramana gerek kalmadı. Çünkü benim bir aslında iki ev arkadaşına ihtiyacım var." Esila hızla bana döndü "Cidden mi" başımı salladım. Belkide düşündüğüm kadar şansız değilimdir diye düşünürken içimdeki alkışları ve tebrikleri kabul ettim bu kafa hergün zekice kararlar vermiyodu.
Diğer dersler bazen ders işleyerek bazen de boş geçti okulun sonunda Esilanın kaldığı yurtdan eşyalarını aldık. Hava kararmaya başlamıştı. Gelen ilk otobüse binip evin az ötesindeki durakta indik. "Evde 4 tane oda var. İstediğini seçebilirsin odalar ve banyo üst katta salon mutfak ve tuvalet altda." Esila başını salldı. "Gelcek olan kişi erkek veya erkek düşkünü olmadığı sürece herşeye razıyım." Gülümsedim cidden bun kızın erkeklerle problemi vardı.
Çitin kapısını ittirmemle kapının girişindeki birbiriyle kavga eden iki kızı görmem bir oldu. Esilayla birbirimize baktık, korka korka eve doğru yaklaştık. Bizim geldiğimizi ilk kızıl saçlı olan fark etti. Hemen yanındaki kızı ittirip öne çıktı "Ah şey merhaba ben Alina. Harika yemek yaparım. Temizliği de çok severim. Bence çok iyi anlaşabiliriz. Lütfen beni seç." Balici misin gardaş adlı baş yapıtımı yüzümde sergilerken diğer siyah saçlı olan kalçasıyla kızılı itti. "Ben Nisan. Ben de yemek yapabilirim. Aslında ne istersen yaparım yeter ki beni seç." Onlara hala aynı bakışlarla bakarken arkadaki dün akşam kendi ellerimle astığım ilanı gördüm. Tabi ya ikisi de ev arkadaşı ilanına gelmişti. Kızlar gözlerini kocaman açmış çöldeki tek damla su benmişim gibi bana bakıyorlardı. Ellerimi teslim olur gibi kaldırdım ve Esilaya yardım isteyen bakışlar yolldadım. Esila bana baktıktan sonra gayet otoriter bir şekilde kızlarla döndü "Tükürdüğünü yalamak mı yoksa yeniden tükürmek mi?"
***
ŞİMDİ OKUDUĞUN
-TENA-
RandomYalnız olmak. Geldiği anlam kadar basit bir kelime aslında. Yalnız olmak kolaya kaçmaktır, yalnızlığın anlamı yoktur. Zaten bizim için anlamlı olan şeyler hep birilerini hatırlatmaz mı?Mesela ateş, su, hava ve toprak.. Tek başlarına basit birer ele...