GEVREK

77 5 3
                                    

-TOPRAK-
Okulun başından beri iki kişiye çarpmıştım -veya çarpmak üzereydim- ve ikiside bizim sınıftaydı. Esilaya göre ben cenabettim yada bir çatlak. Ki bana sorarsanız çatlak olmayı tercih ederim.

Esilayla yerimize geçerken zil de çalmıştı ve sınıf yavaş yavaş doluyordu. Pamir ve Uzay sınıfa en son girenler oldular ve hemen çaprazımızdaki yere yerleştiler.

Hoca yoklama kağıdını sınıfta dolaştırmaya başladı. Bana gelince durdu, kağıdı önüme koyarken diğer yandan da konuştu "Anlat bakalım Toprak Kara kolunun alçısını neye borçluyuz." hoca lafını bitirene kadar kağıdı imzalamış ve Esilaya uzatmıştım. " Önemli birşey değil genelde dikkatsizimdir." Esila kağıdı arkaya verirken hoca da "Daha dikkatli olmalısın." Dedi ve arkaya doğru yürüyüp devam etti "Terzi kendi söküğünü dikemez." Gözlerimi devirdim şu an Pamir'in bana baktığına yemin edebilirdim. Hoca en arka sıraya gidip yoklama kağıdını aldı. "Şimdi hepinizden bir kağıt boyunca temel sağlık materyallerini yazmanızı istiyorum." derken kürsüye doğru yürüyordu.

Kapıda birşeyler karalarken aklıma Alina geldi. Madem tıp okumak istiyordu o zaman neden mimarlık seçmişti. Ha tabi bir de bugün onun için araştırma yapmam gerekti. Elimi kaldırıp hocaya seslendim "Yanınza gelip birşey sorabilir miyim?" Adamın başını sallamasıyla yanına gittim. Lafı uzatmayacaktım "Ev arkadaşım şu an mimarlık okuyor 1. Sınıf. Ama buraya gelmek istiyor yani bölüm değiştirmek. Ne yapması lazım?" Hoca ciddi olup olmadığımı anlamak için bana baktı. "Bunu kendi Okulu'ya halledikten sonra buraya gelip konuşcak. Ama bizzat gelmesi lazım." Teşekkür ettikten sonra sırama doğru yürüdüm oturduğunda Esilaya herşeyi anlattım.

Zilin çalmasıyla kağıtlar toplandı. Sabah ağzıma sadece birkaç salatalık tıktığımdan acıkmıştım. Esilayı sınıfta bırakıp hastanenin kantinine gittim. Parayı kadına uzattım ve ağzını simit istediğimi söylemek için açtığımda yanımdaki kişi önce davrandı "Simit alabilir miyim?" Yanıma baktığımda Bu kişi Pamir'den başkası değildi kadının arkasından bağırdı "Iki tane olsun lütfen." sonra ona bakmayı kesip ben bağırdım "Üç. Üç tane." simitler geldiğinde kadın sadece iki tane getirmişti. Pamir ikisini de kadının elinden alıp birini bana uzattı sonra kadına dönüp "Bir tane daha lütfen." dedi. Açıkcası ben simitleri alıp gidiceğini sanmıştım ama o gitmediği gibi kibarlık da yapmıştı. Diğer simitin gelmesini bekledim bende kibar olabilirdim.
Sınıfa doğru sesizce yürüyorduk ama bu çok da uzun sürmedi. Sessizliği o bozmuştu "Gevrek demedin. Yani İzmirli değilsin." simitten kocaman bir ısırık aldım ve gelen soruyla yanağımda bekletmeye başladım "Hayır ama uzun zamandır burdayım." lokmamı çiğnerken bende sordum "Sende simit dedin?" Soru sorar gibi söylemiştim ama o sadece güldü. Bende tak kaşımı kaldırıp ona baktım. Sınıfın kapısına geldiğimizde durdu "Seninle kavga etmemek garip geldi." Deyince kızardığımdan emindim lanet olasıca açık ten rengim. "Soruma cevap vermedin." Bana tekrar gülümsedi bu gülümseme Edward'ın Bella yaptığı tiptendi ama gerçek şu ki Pamirinki daha tatlıydı "Soru eki kullanmadın sarı. Yani teknik olarak soru sormadın ve bende boş yere cevap vermem." dedikten sonra Esilaya sinsi sinsi bakmakta olan Uzayın yanına doğru gitti. Değişik mi demiştim bu çocuk değişik değil manyaktı. Tescilli psikopat. Yavaş yavaş sıraya gittim bilerek Uzayın görüş alanını kapattım . Zaten sırama oturmamla zil çaldı, Esila Uzayın ona baktığını. Farkında değildi farkında olsa keserdi çocuğu ama şu am telefonda konuşuyordu simitten koparıp ağzına tıkıtım. "Hoyor bok sokon o orkokloro ovo olmo." ne dediğini karşısındaki de anlamamış olcak ki ağzındakini yutup tekrar etti "Hayır diyorum Nisan. Ödev olamsı umurumda değil hadi Karyaya eyavllah dedik ama diğeri OL-MAZ. Bitmiştir." dedikten sonra telefonu kapattı ve elimdeki simiti alıp yemeye başladı "Yuh. Az ye az gören de yemek vermiyoruz sancak."

Sınıfa 20 dakikadır hoca girmiyodu bu da demek oluyorduki ders boş dememle hoca sınıfa girdi. Hay şom ağzım Uzay Pamir'in arkasından Esilaya bakıyordu o esnada çocuğa çok acıdım Esilaya aşık olamak gay olmak gibi bişey yani. Kafama atılan kağıtla dikkatim dağıldı. Arkama döndüğümde esmer bir çocuk özür diler gibi elini kaldırdı. Ana bu çocuk bana çok güzel bir fikir vermişti hemen Esila'nın defterinden sayfa kopardım. "Soru edatı kullandım farz et." kağıdı buruşturup attım. Ama kağıt Pamir'e gidiceğine arkasındaki kıza gitti kız bana imalı imalı bakınca bende kıza elime Pamir'i işaret ettim ve kız kağıdı alıp ona verdi. Pamir dikkatli bir şekilde okudu ve karşısına doğru hafifçe başını salladı ardından sırıttı. Allah kahretsin sanırım flörtleşiyorum sanmıştı. Bu yanlış anlaşılmanın olmaması için hızla bir kağıt daha hazırladım. Üstünde "yada aman be umurumda değil zaten." yazıyordu. kağıdı Pamir'e atmamla hocayla göz göze gelmem bir oldu. Esilada bu esnada heralde görmediğimi sandığından ölümüne beni dürtüyordu. Esilaya sinirli bir bakış attıktan sonra hocaya döndüm. Kafasını kitabına geri çevirdi ve eliyle kapıyı gösterdi. Yerimden kalkıp sandalyeme asılı duran çantayı kaptığım gibi kapıya doğru yürüdüm. Rezil olmuştum hemde o salak Pamzehir yüzünden. Sinirle telefonumu açtım Alinayı araken diğer taraftan kafeteryaya gidiyordum.

***
-ALİNA-

Telefondaki Toprağa bininci kez iyi olduğumu ve hastaneye gitmem gerekmediğni söylememe rağmen beni dinlememişti. Hem cidden birşeyim yoktu biraz üşütmüştüm o kadar. Toprak son kez "Alina eğer buraya gelmezsen kızıl saçların siyah olana kadar seni döverim." deyip kapattı oglayarak odamdan çıktım. Merdivenleri inerken diğer yandan da Nisan'a sesleniyordum. Son basamağa geldiğimde salonda oturan Karya ve yabancıyı görünce içimden küfürü savurdum çünkü şu an bir insan evde ne kadar rezil olabilirse öyleydim. Toprakla konuşurken geldiklerini duymamıştım. Nisan yerinden kalkıp yanıma geldi aynı zamanda gülmemek için yanağını ısırıyordu. Sinirle ona baktım"Gülmesene be! Hem insan bir haber verir." Nisan derin bir nefes alıp dudaklarını birleştirdi "Tamam tamam susuyorum." deyince hızla konuşmaya başladım görüş alanlarından ne kadar hızlı çıkarsam o kadar iyiydi " Toprak aradı muayne olmam konusunda ısrarcı hastaneye gidiceğim diycektim." Nisan başını salldı "Nasıl gidiceksin peki?" Deyince salondan tanıdık bir ses geldi "Ben bırakırım." bakışlarımı çevirine Karyanın konuştuğunu gördüm. Şu an yanaklarının kızardığına dair kalıbımı basardım. Karya yanımıza doğru gelirken konuşmak için ayrı bir çaba sarfettim "G..gerek yok ben başımın çaresine bakarım" yanımıza ulaştığında kalçasını merdivene dayadı "Olmaz öyle iş hasta hasta bırakmam. Hadi git hazırlan." derken direk gözlerime bakıyordu orda erimemiş olmam büyük şansdı başımı olumlu anlamda sallayıp merdivenleri ikişerli ikişerli çıktım. Üstümü değiştirirken iki şeyi düşünüp durdum. 1. Si o çocuk sanırım Asrındı yani erkekti ve çok yakışıklıydı 2. Si Toprağa borçlanmıştım.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Feb 01, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

-TENA-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin