BEĞENDIYSENIZ LÜTFEN OY VERIN KI BENDE YAZMAYA DEVAM EDIYIM DAHA ÇOK YENI O YÜZDEN DESTEĞE IHTIYACIM VAR. IYI OKUMLAR 💋💋
***
"Tükürdüğünü yalamak mı yoksa yeniden tükürmek mi?" Eveet işin gücün yoksa gel de bu cümleyi anla hayır yani anlamadığım şey ben düşünürken bile ne düşündüğünü sonradan anlayan bir tipim. Bu biraz ayıp yani. Diğer kızlar denileni anlamaya çalışırken bende Esila'nın cümlesini hafızama kazıyordum. Bir gün biryerde söylerdim hiçkimsede anlamazdı ama vay be ne kadar zeki kız hadi anlamış gibi yapalım da zeki gözükelim diye düşünseler ben de açıklama yapmak zorunda kalmazdım. Ne de olsa beyin bedava. Kimseden ses çıkmayınca Esilaya döndüm onun yüzünde de az önce ne dedim lan ben der gibi bir ifade vardı. Alina kafasını kaşımaya başladı aklı karışmıştı ama cevap vermesi lazımdı. "Şimdi eğer Nora tükürdüğünü yalamayıp Patchi affetmeseydi o zaman ortada ne aşk nede Hush Hush kalmazdı. O zamaaan... tükürdüğünü yalamak!" Hadi bakalım Toprak kızım gün içinde kim bilir daha kaç deliyle karşılaşacaksın. Nisan ağzını konuşmak için açtığında içimden nolur mantıklı bir cevap versin diye geçiriyordum elalem deliye hasret biz akıllıya resmen. " Sana küçük gelen bir kıyafeti tutmak yerine ihtiyacı olana verir gider yenisini alırsın. Hem bir işe yaramış olursun. Bence yeniden tükürmek." olmayacak duaya büyük bir ümitle amin demiştim resmen evet açık arttırma yok mu saçmalık seviyesini arttıran. Esila ellerini ovuşturdu "Ben oyumu esmer olandan kullanıyorum. Nisandı deme?" Nisan kafasını öyle hızlı salladı ki biran yerinden çıkcak sandım. Alina ise son umut bana bakıyordu. Hadi kızım Toprak göster zekiliğini "Ya şey, aslında hava çok soğuk değil mi ya? İçerde mi konuşsak napsak?" Kimse beni takmamıştı ortamda sessizliği belli eden cırcır böceği sesi bile yoktu yani siz düşünün." Hmm anlıyorum bencede haklısınız ya hadi eve girelim." kızları yarıp kapının kilidini açtım onlarda arkamdan geldiler. Önden geçmelerine izin verdim, her ne kadar onlar beni takmayıp kendi soruma kendimincevap vermesine neden olsalarda. İçeri girerken kapıdaki ilanı da yırtıp girişteki çöpe attım. Kızlar valizlerini girişte bırakıp salona geçmişti. Ve ben hala ne karar vereceğimi bilmiyordum. Kimse özellikle de bir kız tek başına sokakta kalmamalıydı hem evde ne de olsa 4 yatak vardı ssında beni bekleyen aç 3 tane ayı vardı ve balı yani bendenizi yemek için bekliyorlardı. cebimdeki telefonu çıkarıp salona doğru yürüdüm. "Eveet kızlar ben Toprak. 9 Eylül Tıp Fakültesi 1. Sınıf öğrencisiyim." Kendimi 18-25 yaş aralığında zengin koca adaylarını bekliyorum dememek için zor tuttum. Benim hakkındaki bilgileri zaten ilerleyen zamanlarda öğrenirsiniz yani öğrenirsiniz heralde." derin bir nefes aldım telefonumdan bu günün tarihine baktım. "18 Ocak. Kızlar size tam 3 gün veriyorum. Ayın 21'inde deneme süreniz bitecek ve ben kararımı size söyleyeceğim bu arada sizde her ihtimale karşı kalcak yer arayın." Alina bana minetle bakıyodu. İşte aranan kan bulundu. Zeki konuşan tarafın ben olması da ayrı bir ilginçlikti. Esila hızlıca yerinden kalktı merdivenleri üçer üçer tırmanırken bir yandan da bağırıyordu. "En güzel oda benim olcak hiç kusura bakmayın." Arkasından Alina koşturdu "Tuvalete yakın olan benimdir!" Nisan bana son kez bakıp güldü. "Duvarı fazla olan oda benim." Duvarı fazla oda olan mı? Ha yani duvarı az olsa - ne saçma bir cümle bu ya- kalmayacak. Karnımın guruldumasıyla evdekilerin aşağıda neler oluyo diye endişelendiğinden emindim ama insanların özellikle durun durun takmayın da göt olsun diye özellikle beni takmadıkları tezimi utanmasam bizim üniversitede sunardım. Telefondan pizza siparişi verdim hadi yine düşünen taraf ben olayım. Telefon konuşmam bittiğinde kızlar üstlerini değiştirmiş bir şekilde aşağı indi. Kızlara kapı çalarsa pizzaları teslim almalarını tembihleyip üst kata çıktım. Daha sabah boş olan odaların şimdi dolu olduğunu görmek hem güzel hemde ilginç bir histi. Işin garibi hepside odalarına yerleşmişti. Yavaş yavaş odama gidip hızlıca üzerimdekilerden kurtuldum. Saçlarımı toplarken çalan zilin sesini duydum. Ayağıma pandüflerimi geçirip aşağı indim. Vestiyerdeki çantamdan kitaplarımı çıkarıp salonunun masasına koydum. Kızlar televizyonu açmış yemeye başlamışlardı bile. Yerime geçerken bulunduğum ortama baktım hiç tanımadığım insanlarla aynı evdeydim ve beni hiç rahat bırakmayan iç sesim bile sesini çıkarmıyordu. Bu iyiye işaretti. Ama şuda kesindi eğer darda kalmasalar onlar da tanımadığı birinin evinde kalmak istemezlerdi. Yemek boyunca konuşmuştuk. Alina mimarlık Nisan hukuk öğrencisi olduğunu gururla anlatırken ben tıkınıp başımı sallamakla yetiniyordum. Onlar konuşmaya devam ederken ben masaya koyduğum kitaplarımı aldım. "Kızlar ben biraz çalışsam iyi olur sonra uyurum uykumu tam almadım da dün." Bu söylediğimden sonra Nisan sırıtarak bana baktı. "Gece nerde uyuyakaldığını kontrol etmemi ister misin Yanağındaki yazının nedeni analamak çok da zor değil." Esila ağzındaki kolayı fışkırtarak gülmeye başladı. Ona seni öldürürdüm mesajı veren bakışımı attım. " Gerek yok, iyi geceler."
Yaklaşık yarım saat kadar çalıştıktan sonra kitabı yatağımın yanına koydum. Yatağımdan kalkıp dişlerimi fırçalamam için tuvalete gittiğimde kızlar hala aşağıda film izliyorlardı. İşimi bitirip odama dönerken kapımı da ardımdan kitledim ve sıcacık yatağıma kendimi attım. Gözlerimi kaparken Tom Cruiseu öpmek için adeta tutuşuyordum.
Odamdaki bomba sesleriyle yataktan sıçradım. "TOPRAAAK!! Kızım napıyon içerde ya. Bak erkek falan atmadın deme?." Tamam belki biraz abartmış olabilirdim yani bomba konusunda ama öyle kapı mı çarpılır be kızım. Esila ısrarla kapıma vuruyodu "Uyansanaa!" boğazımı temizledim "UAYANDIIIIMM!" Yatağımdan kalkıp kilitli olan kapımı açtım. Karşındaki hazır ve bir o kadarda kızgın olan Esila bana öfkesini kusmak üzereydi. "Birdaha bu evde kapılar kitlenmiyor anladın mı." biranda karşımda Esilayı görünce korktum hem ölcülü kadından daha korkunç bakıyodu. Başımı evet anlamında salladım. "Esilaa, Toprak hadi kahvaltı hazır. Hala uyuyo musunuz ya?" Sıkıla sıkıla dolabımın önüne geçtim. yine giycek hiçbirşeyim kalmamıştı. Esila bana doğru gelirken tuvaletin kapısı açıldı "Tuvaleti boşaltım girebilirsiniz." Nisan çıktığına dair haver veriyordu. Bağırarak. Cidden neden bu kadar sorunluyuz? Nisan tuvaletten çıktığına göre ben girebilirdim zaten neyi bekliyosam mesanem patlayacak o olcak. "Esila bana giyecek birşeyler ayarla ben geliyorum." Koşarak tuvalete girdim hızlıca Nirvana'ya ulaştıktan sonra ellerimi yıkayıp diş fırçalama faslına geçtim. En son hızlıca saçımı toplayıp tuvaletten çıktım. Üst katta kimse kalmamıştı ve aşağıdan çatal bıçak sesleri geliyodu. Odama doğru ağır ağır ilerledim yatağımın üstünde Esila'nın bana hazırladığı şeyleri bir çırpıda giyip eşyalarımı ve kitaplarımı kol çantama attım. Merdivenleri ikişerli inerek aşağı ulaştığımda masadan kalkıyorlardı. Hızlıca ağzıma birkaç zeytin tıkıp ayakkabılarımı giydim. Esilayla herkese görüşürüz dedikten sonra koşarak otobüs durağına yetiştik. Otobüs boyunca tabikide Erkekfatma hazretlerimiz daha ne kadar konuşulabilir rekoru kırmaya yemin etmişti neymiş geç kalmışız, bu ne uykuculukmuş, hayır erken de yatmıştım nasıl kalkamıyorsammış... Otobüs durakta durunca gelen geçen arabalara bakmadan karşıya geçip okula doğru koştuk. Üst kata çıktığımızda zil çalmaktaydı ve bizim dersliğe öğretmen girmek üzereydi ben de yetişmek için nereye gittiğime dikkat etmeden koşmaya başladım. Taki karşıma türünün son örneği olan Mega Dinazor çıkana kadar. öyşe bir çarptım ki iç organlarım resmen 360 derece dönmüştü. Öyle ki midemin yerinde kalbim olduğuna yemin edebilirdim. Aynı hızla yere tamda sol kolum altta kalkcak şekilde düşünce yer değiştiren tek şeyin organlarımın değil kemikleriminde olduğunu anladım. Acıdan öyle bir bağırdım ki ülkede deprem meydana getirmiş bile olabilirim. Esila hemen yanıma diz çöktü " Kıpırdama!" Sesi öyle otoriter çıktı ki kendisinin bile ona karşı çıkacağından şüpheliydim. Çarptığım dinazor da diğer yanına çöktü "Insan gittiği yere bakar. Çocuk musun sen koridorlarda koşturuyorsun?" Bu dinazora haddini bildirmek vardı şimdi ama o kadar canım yamıyordu ki ağzımı sadece bağırmak için açıyodum. Yanıma birkaç hoca gelip kolumu incelediler. "Siz onu röntgene götürün buranın öğrencisi olduğunuzu da söyleyin biz haber vercez zaten şimdi de sonra acile gelin." Esila hocaları onaylarken canavar diğer koluma girdi, ulan oğlum canım o kadar acımasaydı ben sana bilirdim de hadi gene iyisin. Ağrılar içersinde beni röntgene götürmelerine izin verdim
ŞİMDİ OKUDUĞUN
-TENA-
RandomYalnız olmak. Geldiği anlam kadar basit bir kelime aslında. Yalnız olmak kolaya kaçmaktır, yalnızlığın anlamı yoktur. Zaten bizim için anlamlı olan şeyler hep birilerini hatırlatmaz mı?Mesela ateş, su, hava ve toprak.. Tek başlarına basit birer ele...