Önceki gün başıma gelen fotoğraf olayını düşünmek bile istemiyordum. Bu sebeple o anları zihnimin kuytu köşelerine hapsetmiştim. Zaten Gökhan mesajıma cevap atmamış, beni rahatsız etmekten vazgeçmişti. Amacıma ulaşmıştım!
Telefonum çalmaya başladığında oflayarak masama uzandım.
Sadece numara çıkmıştı, kulağıma dayadıktan sonra ‘‘Alo?’’ dedim. ‘‘Eyleem!’’ diyerek ismimi uzata uzata söyleyen kadının sesini tanıyamamıştım.
‘‘Beni tanıdın mı?’’ deyince mecburen ‘‘Hayır, çıkaramadım…’’ diye kıvırmaya çalıştım.
‘‘Kız, ben senin annenin teyzesinin görümcesinin hala kızı, Sevim.’’
Yuh! Kadın uzaktan ikinci sülalemde, hala beni arıyor!
‘‘Tanıdım, Sevim tanıdım, ee nasılsın?’’
‘‘İyiyim de kız ben seni tebrik etmek için aradım. Dur, anne! Ay ben çayın altını kapatmamış mıyım? Kusura bakma gitmem lazım. Turnayı gözünden vurmuşsun, aferin!’’
Telefon kapandığında ailemizin delileri çektiğini resmen onaylamıştım. Sabahın dokuzunda arayıp bunu mu söylemişti şimdi? Ha, mükemmel.
‘‘Eylem.’’ dedi karşımdaki masada oturan Ceyda. ‘‘Hakan bey iş saatleri içinde telefonla konuşmayı onaylamıyor biliyorsun.’’
Hakan beyin özel sekreterleri olarak daima rekabet içindeydik Ceyda’yla. Bana imayla söylediği sözler karşısında gerildiğimi belli etmeme çalıştım. ‘‘Hakan bey iş saatleri içinde sigara molasını onaylamıyor, Ceyda. Ama sen her saat başı on dakikalık gidiyorsun.’’
İçimdekileri dökmenin verdiği keyifle koltukta geriye yaslandım. Öyle bakarsın! Burnunu havaya dikerek başını bilgisayarına çevirdi. Gözlerimi kısıp boydan süzme dürtümü engelledim, zaten istesem de yapamazdım. Çünkü bütün bedeni masanın arkasındaydı.
‘‘Şu telefonu sustur, aç konuş ama yeter ki sustur!’’ diye patladı üçüncü kez melodik ses huzurumuzu bozunca.
Teyzemin aradığını görünce annemle kavga etmemek adına açtım telefonu. ‘‘Alo?’’ derken sesim bezgin çıkmıştı. ‘‘Eylem, yavrum. Tebrik ederim, haberi aldım çok sevindim. Uzunca anlat bana, size geldiğimizde.’’
Neyi? Hayır, anlayamadım. Sabahtan beri herkes beni arıyor ve tebrik ediyor. Yeni işe girmedim, üniversiteyi bitireli iki sene oluyor. Sevgili de yapmadım -Gökhan’la ayrıldık-
‘‘Anlatırım teyze anlatırım.’’
Annengile, babaannengile, amcanlara, halanlara selam söyle derken kapatma faslı o kadar uzadı ki kafamı bilgisayara gömmek için delice bir ihtiyaç duydum. ‘‘Hadi görüşürüz.’’ diyerek kapatınca rahat nefes alabildim.
‘‘Tebrik ederim, Eylem. İyi yere kapak atmışsın.’’ dedi Ceyda suçlayıcı bir tonda. Allah’ım! Ceyda bile beni tebrik ediyorsa ya ben hafızamı kaybettim ya da piyango falan çıktı yanlışlıkla. Şansa bilet falan da almamıştım ki! ‘‘Ne diyorsun?’’ dedim sesimi düz tutmaya çalışarak.
‘‘Tolga Sağlam, ha. İyi parça.’’
O kim? Hakan beyin yeni ortakları arasında öyle bir isim görmediğime de eminim. Cidden neler oluyor?
‘‘Neden bahsettiğini bilmiyorum.’’
Bilgisayar ekranını bana çevirince gözlerimi kıstım. Ilgın olmadığından kemik çerçeveli gözlüklerim gözlerimdeydi. Milliyet gazetesinin magazin ekinde aynen şöyle bir başlık vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FOTOĞRAF GİRİŞ
ChickLit Dumanı tüten sıcak kahvemi dudaklarıma götürdüğüm sırada telefonumun ekranı yanıp sönmeye başladı. Oflayarak gelen mesajı açtım. Tam da tahmin ettiğim gibi eski sevgilim -Gökhan- onu unutamadığımı konu alan upuzun bir metin yollamış...