one

816 54 3
                                    


Her kes işini gücünü bırakmış şirket çıkışının tam önünde duran kravatını sonuna kadar gevşetmiş saçı başı dağınık halde orta parmağını havada savurarak boğazını yırtacak duruma gelene kadar bin bir türlü karanlık fantaziyi kendinde birleştiren, daha önce asla duyulmamış, insanın en uzak akrabalarını bile alakadar eden küfürleri peşi sıra saydıran genci izliyordu.

Genç çocuğun (Anılın) artık yüzüncü iş görüşmesi ola bilirdi ve her birinden redd cevabı alınca sonunda delirmişdi. İki koluna giren iki güvenlik görevlisi ile birlikte sonunda dışarı atılmıştı. Yüzünde hastalıklı bir gülüş uyanarak gözlerini yumup kafasını yavaş çekimde yukarı kaldırdı. Ciğerlerine güzel bir nefes çekip gözlerini yeniden araladı. Onun için güneş artık daha parlaktı, kış olmasına rağmen etrafta kuşlar ötüyordu, her yer yemyeşildi. Gülümsemesi daha da genişledi. O içindeki tüm öfkeyi az önce kusmuştu ve mutluydu. Kesinlikle psikologlara para vermek yerine insanlar bu metodu denemeliydiler.

Aniden arkadan birinin ona hızla çarpmasıyla yere devrildi. İlk önce araba olduğunu sandığı koşarak gelen adam onu uçurarak yere fırlatmıştı. Gözlerini araladığında etrafındaki her şey yeniden eski haline dönmüştü. Soğuk bedenine nüfuz ediyor, insanlar bir birine çarparak soğuk yüz ifadesiyle yürüyor ve en önemlisi güneş falan da yoktu. Ona çarpan salak terapisini sikip atmıştı.

Öfkeyle ayağa kalkarak yanındaki bedene uzanmaya çalıştığında karşısındaki beden ondan önce davranarak son hız koşmaya başladı. Anıl yine öfkesine yenik düşerek onun arkasından son sürat koşmaya başladı. Eğer önde elinde valizle koşan garip adamı yakalayıp dövmeseydi, az önce şirkette yaptığı şov boşa gidecekti.

Tam önünde ışık hızına ulaşmış beden aniden yüzünü ona çevirince ilk kez gördü yakışıklı suratı. Karşısındaki adam kendisi de bilmeden en hileli tekniği kullanmıştı. Yunan tanrılarına taş çıkaracak suratı arkasındaki adamı yavaşlatmayı başarmıştı bile. Hızlı ve valizli aniden binanın arasında gözden kaybolmasıyla Anıl ellerini dizlerine dayayarak soluklanmaya çalıştı.

Aniden kafasını arkaya çevirdiğinde en az kendisi kadar öfkeli onlarla insanın ona doğru koştuğunu anladı. "Hassiktir" çekerek yeniden koşmaya başladı. Ona çarpan çocuğun neden bu kadar hızla koştuğunu geç de olsa anlamıştı. Aynı onun gibi takım elbiseli olduğu gerçeğinin de dank etmesiyle artık neden hedefin değiştiğini de anladı.

Binalardan birinin arasına girecekken biri tarafından içeriye çekildi. Daracık alanda ağzını kapatmış olan hem kahramanı, hem de potansiyel tacizcisi ile aynı ortamda kalmıştı. Karanlık alanda sadece nefes sesleri duyuluyordu. Gözlerini araladığında zorlukla yakışıklı valiz sahibini seçe bildi. Aniden gelen kalabalık koşma sesinin uzaklaşmasıyla tehlikenin geçtiğini ikisi de anlamıştı. Zorlukla girdikleri fare deliği kadar alandan çıkmayı başardıklarında hızlı ve valizli geniş bir gülümsemeyle karşısındaki bedene elini uzattı.

"Ben Çağın" dedi ve beklemeye koyuldu. Karşıdan gelen tek tepki ise yakışıklı surata geçirilen okkalı bir yumruk oldu. Savrularak yere düşen beden üstünü temizleyerek saniyeler içinde ayağa kalkıp "pek arkadaş canlısı değiliz ha?" Dedi ve umursamadan arkasını dönerek binalardan birine sokuldu.

Küfürbaz ve öfkeli oğlan (Anıl) ne olduğunu yerine oturtmaya çalışıyordu. Karşısındaki beden kendisine hiç bir tepki vermemişti ve bu zaten had safhada olan sinirini daha da bozmuştu. Arkasından girdiği binaya doğru ilerledi.

Çağın valizi binanın girişinde yere koyarak ağzını açtı. Anılı gözleri sonuna kadar açıldı. Valizin içinde envayi çeşit kıyafet vardı. Çağın düşünür gibi yaparak içinden birini havaya kaldırdı, beğenmeyerek yeniden yerine koydu ve başka birini seçti. Bunu bile oyuna çevirmişti orospu çocuğu. Seçtiği siyah bol pantolon üstüne yine siyah bol bir kapüşonlu sweatshirt'ü kapı tutacağına asarak aniden soyunmaya başladı.

Anıl bugün hayatında görmediği kadar garipliği bir arada görmüştü. Ağzı beş karış açık bir şekilde manzarayı izlemeye ve mana aramaya koyuldu. Karşısındaki adam sadece boxer'ı kalana kadar soyundu ve kıyafetleri üzerine geçirdi. Sanki şimdi görmüş gibi Anıla dönerek şaşırdı ve yeniden valizine yönelerek bir kaç parça çıkarıp Anılın üstüne tuttu. Sonunda beğendiğini bildiren mırıltılar yükseldi ve kıyafetleri ona uzattı.

"Giy şunları. Dinime imanıma leşin çıkar buradan" diyerek kahkaha attı.

"Yemin ederim kendimin bile dövülmesini göze alarak seni o adamlara teslim ederim. Hemen burada neler olup bittiğini anlat" dedi Anıl büyük sinirle parmağını havada sallayarak.

Karşısındaki adam yine arsızlığından ödün vermeden kahkaha attı ve alayla "yüzümü kimse görmedi. Buradaki tek şüpheli sadece sensin" dedi boydan boya kıyafetlerini işaret ederek. "Ama yine de sıkılıyorum anlatmak isterim." Diye devam etti. "Ben namı diğer Alaaddinin maymunu Çağın." Elini havada sallayarak "çalgı çengi ile uğraşıyorum. İstanbul'un neredeyse hepsi tanır beni ama sadece birkaç kişi bilir suratımı. Arkamdan gelenler de ağızları beş karış havada sihirbazlık izleyen bir grup insan. Lanetlerin ceplerinle fareler geziyordu zaten. Meşaleyle kovalıyorlar işte cadıyı" diye kendi alıntısına komikmiş gibi anırarak gülmeye devam etti. Aniden suratı ciddi bir ifadeye bürünerek soğuk ses tonu ile "Şimdi ya giyersin ya da dövülüp hapsi boylarsın. Kendin bilirsin" dedi.

Anıl sinirle uzanıp elindeki kıyafetleri çekip aldı. Daha hapis için çok gençti ve tek suçu öfkesine yenik düşüp bu salağı takip etmekten ibaretti. Krem rengi pantolonu ve beyaz bol bir sweatshirt'ü eline alarak baktı. 'en azından zevki iyi' diye düşünerek aynı Çağın gibi girişe astı ve soyunmaya başladı.

Çağın arsızlığından ödün vermeyerek "senin mal da baya iyiymiş" dedi bir kalçasına, bir aletine bakışlar atarak. Anıl dayanamayıp dişlerini sıkıp boğazından kavrayarak onu duvara dayadı. Boğulacağını anladığı zaman ise aniden bıraktı. Çağın öksürerek düştüğü yerden kalkıp "iyice alıştın ha sen de" dedi boğazını ovarak.

O an Anıl daha pantolonunu üzerine geçiremeden merdivenlerden inen ayak sesleri duyuldu. İkisinin aynı anda gözleri inen yaşlı kadını bulduğunda Anıl ne yapacağını şaşırdı. Kadın onları pis bir mahlukata bakar gibi süzerek tükürür gibi ağzının altından bir şeyler mırıldandı. Çağın aniden Anılın kalçasına şaplak atarak sıktı ve kadına orta parmağını kaldırdı. Anıl ise olanları artık gerçekten takip edemiyordu.

Kadın dehşetle onlara bakarak "kafirler" deyip kapıdan çıktı.

Kadın çıktığı anda Anıl sinirle Çağının kolunu arkasına doğru büktü. Arsız adam "Bizi nonoş sandı, yaşlı buruşuk" dedi ıkınır gibi. Anıl artık bu arsız herifin yaptıklarına şaşırmayı bırakmıştı. Hızla kıyafetleri üzerine geçirip çıkışa yöneldi.

Medya : kurguyu yazarken esinlendiğim şarkı. Okuduğun için teşekkürler. 😊

Arsız (Gay)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin