Bu sabah fazla neşeliyim. Sınav haftası bitti ve dönem sonu olduğu için hocalar pekte ders işlemiyor. En azından kafa dinleyebilirim. Bunları düşünürken okul kapısında Melis ve Rüzgarı gördüm tabii bütün neşemde puf oldu uçtu. Şu kızdan 9. sınıftan beri nefret ediyorum 4 yıldır platonik olduğum çocuğu 2 saniye rahat bırakmadı tam bir sülük. Yanlarından geçerken Rüzgar gülümsedi bende ona yapmacık bir gülümseme gönderdim.
Anlaşıldı ki bugün başladığımız gibi neşeli devam etmiyicek. 3. Katta hemen Alarayı buldum koca bir güne bu tatsızlıktan sonra iyi geleceğine eminim. Alara, "Ne bu suratının hali? Herkese tiksinerek bakıyorsun. " dedi. "Yok birşey gene şu Melis sülüğünü gördüm, herzaman ki yerinde, neyse" diye kapattım konuyu. Kolumdan tuttuğu gibi kızlar tuvaletine kadar sürükledi beni hemde 2 kat yukarıya. Tuvalete öyle bir giriş yaptık ki makyaj yapan 2 kız sıçradı. Alara çantasından çıkardığı makyaj malzemelerini yada dağını diyeyim, lavabonun yanına koydu. Oda yetmezmiş gibi hanımefendi birde o küçüçük çantadan maşa çıkarttı. "Yok artık Alara! ".
-" Ne be kızım olması gerekenler bunlar her kızda var, bakımsız olan sensin. Sonrada Rüzgar o Meliste ne buluyor. Bakım be Eva bakım. "
Ona umrumda değilmiş gibi bakışlar fırlattım, ama umursamadan işine koyuldu. Önce uzun kumral saçlarımı salaş bir at kuyruğu yaptı. Ardından makyaja başladı, önce 1 ton açığım olan bb kremi yüzüme dağıttı. Ardından yanaklarıma allıkla çok hafif bir pembelik verdi, dudaklarıma şeftali tonlarında bir parlatıcı sürdü, gözlerime rimel ve hafif göz kalemi kondurdu. Sıra saçlarıma gelince at kuyruğunu bozmadan uçlarına ince, doğal dalgalar verdi. Aynaya baktığımda gerçekten fark ortadaydı, bakım. Sabah ki halimden daha iyi görünüyordum. Alaraya beğendiğime dair gülümsemeyle karşılık verdim. Saate baktığım an aceleyle eşyaları toplayıp Alara'ya fırlatmam bir oldu . Derse 7 dakika geç kalmıştık ve devamsızlıgım 8.5 günken! 3 kat aşağı nasıl indiğimizi anlamadan sınıf kapısına doğru koşmaya başladık neyse ki hoca kapıda öğrencilerin sorularına bakıyordu. Sıraya oturduğum an işkence başladı matematik hocası bugün ders işlemeye karar vermiş, ay iyi bok yedin. 8 dersi uyuyarak atlattım.
Ancak bahçeye indiğimde şok geçirdim Melis ve Alara deli gibi birbirlerine bağırıyorlardı. Buda yetmezmiş gibi meraklı kalabalık cevrelerine toplanmış fısıldaşıp kıkırdıyorlardı. 3-4 kişiyi iterek Alara'nın yanına gittim. "Ne bu bağırış? Herkes etrafınızda. " dediğimde Alara hemen savunmaya geçti, "Melis hanım anlatsın nede olsa durduk yere Burağın boynuna atlayan o!". Bu kız cidden tam bir yavşak okuldaki tüm kızların sevgilisine sarkmıştır, şimdide Alaranınkine. Melis tam ağzını açıcaktı ki bizim kızlar geldi ve lafları melisin ağzına tıkadı, Azra, "Sakın yalanlar üretmeye kalkma durduk yere çocuğun boynuna atladın Burak ittirdi gene durmayıp koluna girdin hepimiz biliyoruz Melis. " diye çıkıştı. Bu kavga devam ederken etkisiz eleman olarak izlemeyi tercih ettim neyse ki sonunda bizimkiler Melis'i haşlayıp konuyu kapattı. Sonunda eve geldiğimde kafam kazan gibiydi, kendimi direk yatağa bıraktım ve uykunun kollarında mayıştım. 3 saat sonra uyandığımda annem üstümü degiştirmiş beni yatağın içine yatırmıştı. Ve ben tekrar uykuya yenildim.
Koray,
Gece saat 1 gibiydi sigara almaya çıktım. Açık olan tek markette 6 sokak ötede falandı birazda uzaktı. Sigarayı yakıp kulaklığı taktım, karşıdan bir kız bana dogru geliyordu, biraz daha yaklaştı, gelen Eva'ydı. Okuldan çok tatlı bir kızdı ona uzaktan selam vericekken..
Gözlerimi açtığımda karanlık bir yerdeydim, heryeri ağır bir rutubet kokusu sarmıştı. Bileklerim yanıyordu. Çıkardığım iniltilerin dağılmasından büyük bir yerde olduğumu anladım. Işık yoktu sadece bir mum ışığı agzım bantlanmış, ellerim ve ayaklarım bağlanmış bir sandalyede oturuyordum. biraz daha kendime geldiğimde, karşımdaki sandalyede bacak bacak üstüne atmış tamamen siyah giyimli ve siyah mat bir çakıyla oynayan Eva'yı gördüm. Başı öne eğik ve bakışları keskindi, bana bakıyordu ayağa kalkıp "Merhaba Koray, sana sunucak seçeneklerimin olmasını çok isterdim. Ama malesef yok, ve olmıycakta işkenceni malesef ben seçicem, sense izliyiceksin. " dedi. Beynimden vurulmuşa döndüm. Eva? Bunu nasıl yapabilirdi? Işkenceyle bağdaştıramıyacağım tek isimdi Eva. Bana yaklaştı masadan makası aldı, önüme dizlerinin üzerine çöktü. Çenemden tutup yüzümü yüzüne yaklaştırdı ve dudaklarıma küçük bir öpücük kondurup gülümsedi. Makası tekrar alıp elime yöneldi hızlı bir şekilde baş parmağımı kesti. Acısına dayanamıyordum. Fışkıran kanlar beni dehşete düşürüyordu. Napıyordu bu böyle tek tek tüm parmaklarımı seri şekilde kesti. Ellerim, hızla kan boşalıyordu, dayanamıyordum. Heryeri ağır bir rutubet ve kan kokusu kaplamıştı. Çırpındım, durmadı. Ayak parmaklarımı kesti. Artık halsizleşiyordum, kan kaybım artıyordu. Çenesine ayağımla bir darbe vurdum dogruldu ve kalktı. Gariptir ki el parmaklarımı ve ayak parmaklarımı hissetmesemde hala hayattaydım. Ama bu uzun sürmedi. Asıl canımı yakan Eva'nın acımasız kahkahalarıydı. Silah. Silahı alnıma doğrulttu. Ve bana "Görüşürüz yakışıklı" dedikten sonra tetiği cekti. Ve o son kahkaha..
Not: Bağdaştırmadığınız bölümler olabilir. Eva bir yandan hayatına devam ediyor bir yandan geceleri bilinçsizce işkenceler yapıyor
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Saklı Ruh
Paranormalİronik bir kişilik, Eva. Hayatı normal, bizden birisi, hatta fazla masum, ama bazen olaylara karşı fazla acımasız. Çevresi buna alışkın, arkadaşlıkları sağlam. Peki ya Eva bu acımasızlığın sınırlarını bilinçsizce zorlarsa? Bu içindeki ironi büyü...