Saat 5.45 gibi gözlerimi açtım. Odam soğuktu ve hava hala aydınlanmamıştı. Kalkar kalkmaz burnuma saçlarımdan gelen rutubet konusu çarptı, çenemdeki dayanılmaz acıda cabası. Pencerenin açıldığını farkettim. Onu kapatıp mutfağa geçtim. Sabah kahvaltımı bugün mısır gevreğiyle geçiştirmeyi planlıyorum. Bugün inanılmaz derece üzerimde bir yorgunluk var, oysa erken uyumuştum. Annem arkamdan sessizce gelip sarıldı. Sanırım olduğum yerden 2 metre yukarı fırlardım. Annem, benim hayatımda olan tek değerlim, tek ailem, tek yakınım. Uzun, kıvrıcık, siyah saçlarından çicekli şampuanının kokusu burnuma çarpıyordu. Bu en sevdiğim kokuydu. Babasız olsamda böyle bi anne yokluğunu hissettirmiyordu. Kahvaltıyı annemle yaptıktan sonra hemen hazırlanmaya koyuldum.
Hazırlanırken dün Alara'nın bakım konusunda söyledikleri aklıma geldi. Okul eteğimin altına ince çorabımı giydim, onun üzerine diz üstü siyah çoraplarımı giydim. Okul formamın üzerine kolları uzun kot ceketimi giydim. Yüzüme fazla makyaj yapmadım, dün ki makyaj yeterliydi ve bugünde aynısını yaptım. Saçlarını saldım. Dün ki dalgaların fazla tutmaması hemen düzleşmesini sağladı bu işimi dahada kolaylaştırdı. Taramam hemen yetti. Ayağıma siyah postallarımı giyip çıktım. Hava kapalıydı ama çok soğuk değildi. Okula doğru yürürken insanlardan uzak kaldığımı farkettim ve bi an içimi yalnızlık duygusu kapladı. Annesine gülümseyen çocuk, yaşlıya yok veren genç adam, pamuk şeker ve balon satan amcanın bağırışları. Hepsi birer mutluluktu ve ben şuana kadar farketmemiştim.
Okula vardığımda polislerin olduğunu gördüm. Bir veli, müdür ve bizim çocuklar vardı. Rüzgar, Sarp ve Poyraz polise ifade veriyordu. Bizim kızların yanına koştum. Aryalarda zaten bu konuyu konuşuyormuş. Alara, "12-C'den Koray kaybolmuş." dedi. Azra ve Arya kaçırılmış olabileceğini düşündü. Koray gayet iyi bir çocuktu. Tamam belki biraz serseri olabilirdi ama kimseye zararı yoktu. Kim Koray'ı kaçırmış olabilirdi ki? Olay kaçırılma olmasa bile ciddi bir şey olduğu belliydi.
Biz ne olduğunu tartışırken, Melis bize doğru geliyordu. Yanımıza geldiğine dün ki konuyu tekrar açtı. Kendisine yalan yanlış savunmalar uydurup, rezil olmayı kendisine yedirememiş. Azra Melis'in bağırışlarına dayanamayıp uzun sarı saçlarını eline doladı, anında tutup yere düşürdü. Azra'nin elindeki sarı saç topanını gördüğümde şok oldum. Resmen kızın saçı köklenmiş. Melis yerden kalkıp Azra'nın suratını tırmaladı. O an o görüntüye dayanamayıp kendime hakim olamadım. Bir an Melis'in üzerine atladım. O yere düştü bende onun üzerine. O altımda çırpınım beni iterken, ben onun boğazına yapıştım. Bunu yaparken suçluluk değilde, daha çok mutluluk hissettim. Ellerimin arasında kalan boynu ve yavas yavas kızaran, hatta moraran yüzü bana zevk veriyordu. Biz bir kaç saniye böyle kalırken, şoku atlatan kızlar bizi ayırdı. Melis aniden yerden kalkıp derin derin nefes alıp verdi. Biraz yalpaladıktan sonra parmaklarımın izi çıkan boynunu tutarak okul binasına doğru koştu. Onun o hali gerçekten komikti, biraz geçtikten sonra hepimiz gülmeye başladık. Melis'e olan uyuzluğum biraz da olsa geçmiş oldu.
Rüzgar,
Sabah beynime ok gibi saplanan Koray'ın kayboluşu beni hala taptaze etkisinde tutuyor. Koray ile çok samimi olmasamda ailelerimiz tanıdık, bir zamanlar holding ortaklığı yapıyorlardı. Koray'ı çocukluktan beri tanıyordum, o yüzden aramızda bir bağ vardı. Okula geldiğimde Sarp ve Poyraz da benim kadar sarsılmıştı ,zaten 10 dakika içerisinde tüm okul ögrenmiş oldu. Haber beni ne kadar yıksa da Harun amcanın oğlunun katilini öldüreceğine dair ettiği yeminler beni en derinden sarsmıştı. Katil mi? Koray artık kayıp değil, ölüydü. Polislerin verdiği bilgiye göre, el ve ayak parmakları kesilmiş biçimde alnında kurşun yarasıyla şehir dışına yakın bir yerde gömülü halde bulunmuş. Otopsite kesici aletin makas olduğu tespit edilmiş. Araştırmaya göre de katilin çok güçlü olduğu söyleniyor. Bir makas ile insan kemiklerinin kesilmesi çok büyük bir güç istediği tahmin ediliyor. Yani katil büyük ihtimal erkek. Kimsenin olmadığı boş sınıfların birinde başımı ellerimin arasına almış düşünürken içeri koşarak Melis girdi. Elleriyle boğazını tutuyordu ve rengi atmıştı. Çok yorulmuş gibi bir hali vardı. Kendini atarcasına yanıma oturduğunda, yavaşça başını omzuma yasladı ve hıçkırmaya başladı.
Melis'e aslında pek aldırış etmem ama şuan cidden berbat görünüyordu. Ne olduğunu sorduğumda, bana masum masum bakarak, "Dün ki kavgayı temize çıkarmak için Evaların yanına gittiğimde, Azra bir an saçlarımı tutup yoldu. Bende kendimi savunmak için onu iktirdiğimde, Eva birden üzerime atladı. Neredeyse beni öldürecekti. Bu kızın amacı ne? " diyerek boynunu gösterdi. Her kelimesinde hıçkıran Melis'in sesi boş sınıfta sessizliği dagıtıyordu. Cin gibi bir kızdı ve ona ilk defa acıyordum. Eva ve Azra'nın bu kadar acımasız olacağını düşünmemiştim. Aslında şuan bu konuya hiç kafa yormak istemiyorum. Koray'ın ölümü beni yeterince meşgul ediyor zaten. Ve daha kendimede gelmiş değilim, Melis'in ağırlığınıda zor kaldırıyorum şu durumda.
Herşey üst üste geliyor, bakalım daha neler olacak..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Saklı Ruh
Paranormalİronik bir kişilik, Eva. Hayatı normal, bizden birisi, hatta fazla masum, ama bazen olaylara karşı fazla acımasız. Çevresi buna alışkın, arkadaşlıkları sağlam. Peki ya Eva bu acımasızlığın sınırlarını bilinçsizce zorlarsa? Bu içindeki ironi büyü...