unexpected things

328 31 53
                                    

Jaemin'le anlaştığımız gibi konuştuğumuz günün ertesi günü bu sefer parktan daha uzak yerlere gidip takılmış, geç olmadan dönmüştük. Zaten sınav haftasının sonlarında olduğumuz için diğerleriyle de sadece aynı okulda olduğumuz için birbirimizi görür olmuştuk çünkü hepimiz kalmamak için çabalıyorduk.

Daha doğrusu birkaçımız zaten yüksek olan ortalamasını yükseltmeye uğraşırken bazılarımız sadece bir dersten kalmamaya çalışıyordu. Donghyuck ve umutsuzca ona yardım etmeye çalışan Jeno gibi..

Aramızda fiziği en yüksek olan Luna, fizik sınavından önce herkese yetişmeye çalışmış, sonra hepimize umutsuz vakaymışız gibi bakıp kendi çalışmaya devam etmişti.

Bütün iletişimimiz sınav öncesi birbirimize küçük yardımlar olduğu için onlara sevgili olduğumuzu söyleyememiştik ve bu durum ikimizi de geriyordu. Neredeyse bir hafta olacaktı ve öğrenmelerini, odak noktamızı bozmamak için ertelemiştik.

Son sınavımızdan çıktıktan sonra, hepimiz koridorun farklı köşelerinde karşılaşmış, Donghyuck'un hepimizi yıllar sonra görüyormuş gibi yapması eşliğinde bahçeye çıkmıştık. Her zaman ki gibi arka bahçede bir çardağa geçerken zerre hoşlanmadığım insanların anlık bakışlarını görebiliyordum. Belki de artık söyledikleri ve ima ettiği şeyler gerçekliğe kavuştu diye kuruntu yapıyordum ama diken üstünde olmaktan da kendimi alamıyordum.

 Öğle teneffüsü olması ve sınavların bitmiş, sömestr tatilinin yaklaşmış olması bütün kötü düşüncelerim ve endişelerimden üstün geliyordu şimdilik. Gerçekten konuştuğumuz konu fazlasıyla sarmışken, sınavları tartışanları dışlamıştık. Bir süre sonra birkaç kişi kantine giderken ben de Jeno'yla sınıfa dönmeye karar verdim.

 Tahmin ettiğim gibi içeride iki-üç kişi vardı. Diğerlerinin yemeğini bitirmesini beklerken oyalanacak şeyler arıyordum. Çok değil on dakika sonra koridordan gelen gürültüler daldığım yerden gözlerimi ayırmama sebep olmuştu. Jeno kulaklıkları yüzünden duymuyordu. Önümde sohbet eden iki kişi de ne olduğunu anlamak için dışarı çıktığında ben de yerimden kalkıp kapıya gittim.

 Kafamı uzatıp sol tarafa baktığımda küçük bir kalabalığın oluşturduğu çemberde Luna ve ismini bilmediğim birinin konuştuğunu gördüm. Açıkça tartıştıkları belli oluyordu ve Luna'nın yanında veya çevresinde bizden biri görünmüyordu. Elimde kitapla hızla oraya doğru yürürken kitabın saçma durduğunu fark ederek önünden geçtiğim sınıfın kapısında duran birinin eline tutuşturdum. Kim olduğu umurumda değildi çünkü o an tek odağım Luna'nın yanına gitmekti.

 Birkaç kişiyi iterek yanlarına gittiğimde ikisinin de gözleri bir an bana döndü. Luna'nın gerçekten ciddi bir şey olmadıkça biriyle tartışmaya girmeyeceğinden adım kadar emindim. Bu yüzden tanımadığım kıza döndüğümde o da orada değilmişim gibi bana bakmamaya devam ediyordu. Olayın ne olduğunu bilmememe rağmen kızın davranışlarıyla sinirlenmeye başlıyordum.

 "Sorun ne?"

 "Önemli bir şey değil. Yaptığım bir şeyi üstüne alınmış sadece." 

 "Üstüme mi alınmışım? Direkt bana söyledin nasıl alınmayabilirim?" 

 Olayın uzayacağını seziyordum ve her an biri nöbetçi öğretmene ispiyonlayabilirdi. Bunlar olmadan ayrılsak iyi olacak gibiydi. İleride neler olduğunu anlamaya çalışan Renjun ve Hyemin'i görebiliyordum zaten.

 "Kafes dövüşü mü izliyorsunuz arkadaşlar?" Arkama dönüp genel konuştuğumda  ne yaptıklarının farkına vararak dağıldılar. Kimileri sınıflarına girerken bazıları da aralarında konuşarak aşağı iniyordu. 

 "Neyse ne. Yanlış anlamışsın kısaca." Luna son kez konuştuktan sonra bana döndü. Gitmemiz gerektiğini anlayarak arkamı döndüğümde o da arkamdan geliyordu. Onun arkasından da Renjun ve Hyemin'in geleceğini biliyordum.

 Kapının önündeki Jeno'da bizimle beraber geri sınıfa girdiğinde diğerlerinin de gelmesini bekleyip kapıyı arkamızdan kapattım. Sınıfın boşalmış olması gerçekten büyük bir şanstı çünkü oturup fısıltıyla konuşmak istemiyordum.

 "Ne yaşandı az önce?" Öğretmenler masasına oturmuş olan Jeno tereddütlü bir şekilde sorduğunda hepimiz Luna'ya bakıyorduk.

 "Of saçma sapan bir şey işte. Kendi kendine kurmuş bir şeyler. Hyemin, o yanımızdan geçerken konuşuyorduk hatırlıyor musun?" Hyemin sessizce başını salladığında devam etti.

 "Sana söylediğim bir şeyi üstüne alınmış işte. Onunla ilgili konuşmak için bir sebebim yok. Ne diye boş yapıyor ki?" O sırada sınıfa giren Donghyuck'la hepimiz ona döndük. 

 "Neler oldu yine? Koridorda herkes bir şey söyleyip duruyor. Anlamadım ama olayın Luna'yla ilgisi olduğu zaten belli."

 Zaten gergin olan Luna'nın bu sözleri yanlış anlayacağını veya tam tersi sinirini ondan çıkaracağını tahmin ederek bekledim. Tam da tahmin ettiğim gibi başını kaldırıp ona baktığında sınıftaki gerginlik hissedilebiliyordu. Donghyuck'un ne anlamda söylediğini ben de anlamamıştım. O da neler olacağını tahmin etmiş olmalı ki gözlerini devirip konuşmaya başladı.

 "Of, ne anlamda söylediğimi biliyorsun işte. Koridorda konuşulanlardan duydum ismini, boşa bir de benimle polemiğe girme istersen."  Söyledikleriyle cidden yangına körükle gitti desem yeriydi. Gözlerimi ondan çekip odada gezdirdiğimde diğerlerinin de aynı şekilde olduğunu görebiliyordum. Olayın nereye varacağını kestirememiş gibilerdi.

 "Zaten öyle bir amacım yoktu. Ne demek istediğini de anlayabiliyorum, açıklaman gereksizdi."

 "Şaşırtıcı.. " Etrafa bakarak konuştuktan sonra gözlerini Luna'ya çevirmişti.

 "Bak, her sinirlendiğinde sinirini böyle çıkaramazsın tamam mı? Tabii ki senin yanında olacağım ama bu şekilde davranırken değil. Ters cevaplar vermene gerek yok. Sadece ne olduğunu sordum."

 "İyi de neden şu an bir olay varmış gibi konuşuyorsun? Ne söylediysen cevap verdim işte."

 "Tamam Luna." 

 Bir sıra bulup oturduğumda başımı elime yasladım. Günümüz kesinlikle güzel bitmeyecekti. Hiçbir zaman grup içi tartışmalardan hoşlanmamıştım ama kısa sürede kendi aralarında halledeceklerini umuyordum. Her zaman tartışıp barışanlar oluyordu. Bu kadar kişinin içinde olmaması tuhaf olurdu zaten. 

 Öylece gözlerimi yere dikmiş düşünürken zilin çalmasıyla başımı kaldırdım. Beklemeden sınıftan çıkan Donghyuck'u izlerken mecburen onun arkasından Renjun'de çıkmıştı. Jeno'nun yanından kalkıp kapıya yönelen Jaemin'e el salladığımda, aynı şekilde o da kendi sınıfına gitmişti. Oturduğum sıradan kalkıp kendi sırama geçerken hiçbirimiz konuşmuyorduk ve ben bu gerginliğin bir an önce geçmesini istiyordum.

arcade [na jaemin]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin