1

285 10 4
                                    

Harry Potter yine dertliydi. Annesi ve babasını özlüyordu belki de... Onlar öleli 2 ay oluyordu. Sirius Black ile yaşıyordu. Ona iyi geliyordu. Sirius Black'le vakit geçirmek çok eğlenceliydi.

Babası James Potter, bir şirkette patrondu. Annesi Lily Potter, ise bir hastanede baş hekimdi. Bu yüzden oldukça tanınıyordu.

Sokakta müzik dinleyerek yürüyordu. Yağmur damlaları ona huzur veriyordu.

Draco Malfoy...
Yağmaya başlayınca kapşonunu kapattı. Yağmur damlalarını dinledi.

Draco Malfoy, bir dolandırıcıydı. Bundan vazgeçemiyordu. İnsanları kendine inandırıp, kandırıyordu. Sokakta yürümek için değil de daha çok yeni kurban bulmak için yürüyordu. Buna 16 yaşında başlamıştı. Ailevi sorunları yüzünden kötü kişilere bulaşmış, onlar tarafından yanlışa çekilmişti. Hâlâ o kişilerle arkadaştı çünkü onlardan bir çıkarı vardı...

Draco Malfoy, köşeyi döndü. Karşısında yeşil gözlü, siyah saçlı, buğday tenli bir adam duruyordu. Bu adam Harry Potter'dı. Kurbanımı buldum diye düşündü içinden. Sonrasında ise Harry Potter'ın dikkatini çekmek için omzuna çarptı.

"Hey dikkat etsene!"

"Kusura bakma. Göremedim."

"Önemli değil." derken Harry Potter ona içten bir gülümseme sundu.

"Draco Malfoy." dedi ve elini uzattı.

"Harry Potter." dedi ve o da elini sıktı.

"Hadi canım! Sen o musun?"

"O olmasam 'Harry Potter' demezdim?"

"Memnun oldum Harry. Okuyor musun?"

"Evet. Psikoloji."

"Bende! Hangi okuldasın?"

"Karşında duran yerde okuyorum."

"Bende orda okuyorum." Bu bir yalan değildi. Cidden orada okuyordu.

Birlikte muhabbeti ilerleterek okula girdiler. Onu kolay kandırabileceğini düşünüyordu Draco Malfoy. Hem daha yeni yaralanmış birisini bir daha yaralamak kolay olabilirdi.

Ayrı sınıfta oldukları için ayrıldılar ama Draco Malfoy hâlâ onu izliyordu. Sonuçta onunla daha çok vakit geçirecekti. Hakkında bilgi edinmeliydi.

Harry Potter, telefonuyla uğraşmayı bıraktığında kahverengi saçlı bir kız ve kızıl saçlı bir çocuk gitti. Harry Potter'a sarıldılar. Ardından kahverengi saçlı bir çocuk, bir de sarışın bir kız gitti. Hep beraber sarıldılar. Harry Potter'ın gözlerinin dolduğunu anlamak zor degildi.

"Dostum, aylardır okulda yoksun! Merak ettik!" dedi kızıl saçlı çocuk.

"Biliyorsun Ron. Dinlenmem gerekiyordu." dedi zoraki bir gülümsemeyle. Elbette dinlenmişti. Sirius Black'le dinlenmek ne kadar mümkünse.

"Özlettin kendini Harry." dedi sarı saçlı kız.

"Harry! Günlerdir yoksun." dedi kahverengi saçlı kız.

"Bende seni özledim Luna," dedi Harry "sende günlerdir yoksun Hermione." dedi Harry, Hermione'nin saçlarını karıştırarak. Hermione kıkırdadı.

"Dertleşmemiz gereken konular var." dedi Hermione.

"Dostum, uzun zamandır podyumlardan uzaksın. Acın taze biliyorum ama bu gün bir şeyler yapalım mı? Hem senin için de iyi olur. Kafan dağılmış olur." dedi kahverengi saçlı çocuk.

"Haklısın Neville. Gidelim." dedi Harry.

Draco Malfoy, artık Harry Potter'ın arkadaşlarını tanıyordu. Sadece isimleri kalmıştı. Onun için bir adımdı bu. İlk önce Hary Potter'ı etkileyecek sonra ortalıktan kaybolacaktı. Elbette bunu en yakın arkadaşları Blaise ve Pansy'den gizli yapmak zorundaydı...

LİE| DrarryHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin