Eveett sonunda ikinci bölüm geldiii. Hadi bakalım okuyuuun.
-
Annem ve babam bir saat önce yola çıktılar. İki gün boyunca evden çıkmayacağımı söylediğim için onlarla gelmememe izin verdiler. Evet 2 gün boyunca evden çıkmayacağım. Zaten normalde de çok dışarı çıkan biri değilim. Ama bu iki gün boyunca çıkmamak zorunluluğundayım. Hastalığım bir anda krize girerse yanımda kimse olmayacağı için çıkmayacağım. Gece grubumuza Can'ın ona bir savaş oyunundan bahsettiğini söyledi. Oyunu merak etmiş ve oynamaya başlamış. Yıldız'la oyunu bizim başımıza sarmaması için dua ediyoruz resmen. Gece bizden daha çok hırslı. Oyunu en fazla iki güne öğreneceğine adım kadar eminim. Öğrendikten sonra bize de indirmemizi söyleyecek buna da adım kadar eminim.
Bir gün sonra
Gece- “Ben oyunu öğrendiim. Çok zevkli bir oyunn. Siz de indirin lütfeenn. Birlikte oynayalıımmm.”
Ah işte bunu biliyordum. Böyle söyliyeceğini biliyordum...
“Hayır Gecee, ben savaş oyunu oynamayı sevmem.” yazdım ve ardından Yıldız'da cevap olarak; “eveet bende sevmem.”
Gece- “Hadi kızlar lütfeeenn. Birlikte oynayalıım.” birkaç kere daha böyle cümleler kurdu ve dayanamayıp indirmeye karar verdik.
“Eee nasıl oynanıyor bu” dedim ve aniden Telefonum çaldı. Arayan Gece'ydi. Yıldız, Gece ve benim grubumuzun görüntülü konuşma yazısını gördüm. Hemen açtım ve karşıma Gece ve sevgilisi ben ve Yıldız'ın görüntüleri çıktı. Can'ı görünce biraz utandım fakat pek te umrumda değildi. Bir daha “eee nasıl oynanıyor bu” dedim. Gece ve Can bize öğretmeye başladı. Nasıl silah bulacağımızı, nasıl adam vuracağımızı öğretti. Ve oynamaya başladık. Çok kötü gitmiyorduk ama takımımızda olan diğer dört kişiden daha kötü oynuyorduk. Evet dört kişi daha vardı. Muhtemelen bu kişiler Can'ın arkadaşlarıydı. İsimleri Doğuş ve Enes'ti. Uç tane takım oluşturduk. Gece ve Can, ben ve Doğuş, Yıldız ve Enes. Buralara pek takılmadım. Kimle oynadığım umrum dışıydı. Bu oyunu Gece için indirmiştik sonuçta. Yaklaşık 2 saat boyunca oyun oynadık. Gerçekten insanı sürükleyen bir oyundu. Gayet beğenmiştim. İki saatin sonunda Yıldız “Benim uykum geldi gençler. Güzel bir oyundu. İyi geceler.” demişti. Bizde ardından iyi geceler dedikten sonra oyundan çıktık. Saat 23.09'du. Fakat benim hiç uykum yok. Mutfağa gidip kendime bir sandviç hazırlayıp birde portakal suyu doldurdum. Odama geçtim. Ve yemeye başladım. Yemeğim bittiğinde saat tam olarak 00.00 oldu. Yaklaşık bir saat kitap okuduktan sonra bilgisayarımın başına geçtim. Şarkı açtım. Şarkıda “Hani ölene dek yanımdaydın, şimdi yarım kaldım” deniliyordu. Bu söz nedense çok hoşuma gitmişti. Hemen twitter hesabımı açıp bu sözü tweetledim. Uykumun geldiğini hissettiğimde bilgisayarımı kapatıp yatağıma yattım.
Fakat uyuyamadım. Belki de 15-20 dakikadır yatağımda yatıyorum fakat uyuyamıyorum. Kaltığım gibi mutfağa gidip bir bardak su içtim. Uykum gerçekten tam anlamıyla kaçmıştı. Bilgisayarımın başına geçtim. Ama ne yapsam karar veremedim. Sonra oyuna girmeye karar verdim. Saat 02.04'ü gösteriyordu. Kimse aktif değildir de tek oynarım diye düşündüm. Girdiğim an @doğuskose35 size bir oyun daveti gönderdi. diye bir bildirim geldi.
Tek oynamak istediğim için kabul etmedim. Fakat yeniden istek geldi. Bir daha kabul etmedim. Üçüncü kez istek attığında kabul edip konuşma yerine “Neden bu kadar oynamak istiyorsun?” yazdım. Anında Neden bu kadar oynamamak istiyorsun?” diye cevap geldi. Okuduğum an bu mesaj gülmeme sebep oldu. Minik bir kahkaha attıktan sonra. “Peki, hadi bakalım. Hünerlerini görelim.” yazdım. Hiç beklemeden “Birinci olacağız, izle ve gör.” yazdı. Biraz daha büyük bir kahkaha attığım sırada, “Çok emin konuşuyorsun.” yazdım. Doğuş'ta “Doğruları konuşuyorum.” yazdı. Cevap olarak, “Sahne sizin Doğuş bey.” yazdım. Ve oyunu başlattım.
Yaklaşık 1 saat boyunca hiç konuşmadan oyun oynadık. Ve gerçekten her oynadığımızda birinci olduk. Oyun oynamaktan sıkıldım ve “Gerçekten doğruları söylüyormuşsun:d” yazdım. “Yalan söylemeyi sevmem:)” diye cevap verdi. Doğuş “Bildiğim kadarıyla bir twitter hesabın varmış” yazdı. Bir an şaşırdım. Bunu nereden biliyordu? “Evet var. Peki senin var mı?” yazdım. “Evet var. Kullanıcı ismin nedir?” diye sordu. “@günesindogusu” yazdım. “Senin nedir?” “@dogusunbatisi” yazdı. Şaşırdım. İçimden; “İsimlerimiz gerçekten çok benziyor. Sanki birbirlerini tamamlıyorlarmış gibiler.” dedim. Doğuş içinden; “Bekle Doğuş'un Güneş'i, yakında senin Doğuşun olacağım. Güneş'in Doğuş'u...
Bir süre ikimizde birşey yazmadık. Anlık bir cesaretle Doğuş'a; “Doğuş beyciğim izninizle telefon numaranızı isteyebilir miyim? Oyundan konuşmak zor oluyor:)” yazdım. Asla böyle birşey demezdim aslında, şuan kendimden çok utanıyorum. Fakat evren beni ona çekiyor. Sormasaydım içimde kalıcaktı. Doğuş beklemeden; “056********, buyrun hanımefendi. İstediğiniz her an yazabilirsiniz.” yazdı. Ben bir süre birşey yazamadım. Sanırım utandığımı anladı ve İyi geceler, güneş doğmadan önce uyu, gündüzün sana ihtiyacı var.” Sahi ya saat kaçtı? Hemen telefonumun ekranından saate baktım. 03.27 idi. Gerçekten uyusam iyi olacaktı. “İyi geceler, güneş doğmadan önce uyu. Doğarken sana ihtiyacı olacak.” yazdım. Ardından, “Görevlerimiz var demek, yerine getirmemiz için uykuya ihtiyacımız var. Artık gerçekten uyumalıyız yoksa evren sihrini kaybedecek.” yazdı. Cevap olarak, “İyi uykular Doğuş” yazdım. Hemen sonra, “İyi uykular Güneş” yazdı. Oyundan çıktım, bilgisayarımı kapatıp yatağıma yattım. Uyumazsam evren sihrini kaybedecekti...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Senden 7 Metre Uzakta
Novela JuvenilKaçan kovalanır derler. Gerçekten kaçan kovalanırmış... Sen kaçarsın o kovalarmış, o kaçar sen kovalarmışsın. Ya da kovalayamaz, peşinden gidemezmişsin. Peki bir gün gidebilecek misin? Onun peşinden, onun yanından geçebilecek misin? Bu bir kaçan kov...