Süreyya, İstanbul Bakırköy’de uzak bir bağ evinde oturmaktadır. Böyle bir yerde oturmak onu sıkar. Sıkılmasını sebebi ise kız kardeşi Hacer’le eşinin, Süreyya ile aynı köşkte kalmalarıdır. Davranışlarına ve her fırsatta kendine sataşmaları onu sıkar ve üzer. Boğazda ya da adalardan birinde oturmayı ve sandallı, kotralı bir deniz yaşamı sürmeyi istemektedir.
Eşi Suad ile beş yıldır evlidir. Suad, eşini bu sıkıntılı yaşamdan kurtarmak, istediğini gerçekleştirmek için babasına gizlice mektup yazar ve para yollamasını sağlar. Böylelikle Boğaziçi’nin Yenimahalle semtinde bir yalı tutulur.
Necib, Süreyya’nın halazadesidir. Bütün kadınların erkekleri aldattığını düşündüğünden evlenmek istememektedir. Hatta çevresindekilerin onunla bu konuyu konuşmaları bile onu tedirgin etmektedir.
Necib Süreyya tarafından sıkça yalıya çağrılmaktadır. Necib köşkteyken Süreyya ve Suad’a manevi destek olmuş, Hacer’in ve eşinin sataşmaları sırasında onlardan taraf olmuştur.
Süreyya ve karısı Suad’ın aldıkları yalı denize yakın bir yerdedir. Süreyya ile Suad her gün ya yürüyüşe çıkarlar ya da sandala binmektedirler. Zaman geçtikçe Süreyya sandala binmeyi alışkanlık haline getirir. Artık Suad olmadan sandalla gezmeye başlar. Bu arada köşke sık sık gelen Necib, Suad’ı her yönden beğenmektedir. Süreyya’nın alışkanlığı yüzünden Necib ve Suad sık sık baş başa kalır. Bunun sonucunda da beğeni sevgiye dönüşür. Yine bir gün baş başa kaldıklarında “senin gibi biriyle evlenmek isterdim.” Sözleriyle ona olan beğenisini ortaya koyar.
Bir gün dadı köşkten haberler getirir. En önemli haber Hacer’in, necibin köşke bu sık sık gidip gelmelerine anlam verememesi ve Süreyya’nın vurdumduymazlığından bahsetmesidir.
Necib yalıya gittiği bir gün gizlice Suad’ın eldivenlerinden birini alır ve saklar. Sevgisini Suad’a söyleyemediği için acılı bir yaşama sahiptir. Necib bu hayata daha fazla dayanamaz ve yalıdan ayrılır. Köşke gider. Köşkte tifo hastalığına yakalanır. Bu olayı duyan Suad ve Süreyya hemen köşke giderler. Suad, Necib yastığının altında kaybolan eldivenini bulur.
Necib iyileşince ayrılığa son verir ve yalıya döner. Aslında yalıya değil Suad’a dönmüştür. Döndüğünde Suad, “eldiveni aldığımı görmemiştir” ; Necib ise “anlamamıştır” diye düşünür. Necib yine eski günleri yaşamaya, aynı acıları çekmeye başlar.
Günler, aylar su gibi akıp giderken Eylül ayı gelir. Bu ay Suad için kadınlığının sonbaharı gibidir. Evlilikte aradığı mutluluğu, seveceği erkeği bulamamış bir kadın olduğunu anlamıştır. Necib ise mutlu olabileceğini düşündüğü kadına erişememenin acıları içinde kıvranmaktadır. Necib yalıya gelmeyi seyrekleştirir. Süreyya aniden köşke dönmeye karar verir. Suad buna karşı çıkmış ancak gitmek zorunda kalmıştır.
Köşkte yaşamlarına devam ederken yangın çıkar. Suad’ı gören yoktur. Süreyya ile Necib Suad’ı bulmak için köşke girerler. Dumandan göz gözü görmemektedir. Necib hızlıca Suad’ın olduğu odaya girer. Süreyya da girmek ister fakat dehşetli bir çatırtı ile oda kapısının ateş içinde kaybolduğunu görerek deli gibi geri döner.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EYLÜL Bölüm 1
Novela JuvenilSalonda,bahçedekilerin kahkahaları işitiliyordu süreyya,canı sıkılanlara özgü bir sabırsızlıkla: Çılgın kız diye söylendi;Balkona açılan büyük kapıdan parmaklığa dayanmış dışarıya baktığı görülen eşi dönüp: "Ama bu gece hava ne güzel!" dediBu Nisan...