ÇIĞLIK

226 6 3
                                    

Selam minnos nutellalarim yeni bölümle karşınızdayım vote ve yorumlarını zi eksik etmeyin. 🖤

Beklmenin fiziksel olarak bir eylem gerektirmemesine rağmen bu kadar yorucu hissetirmesi tuhaf . Zamanin geçmediği tek yerdir beklemek . Yoran , hırpalayan, örseleyen , bitkin düşüren ,değersiz hissettiren zaman kavramını değiştiren, ruhu yaşlandıran bur eylemdir beklemek.
Ama bir kadın için tek bir karşılığı vardır beklemenin ; sevilmemek .
Benimde Okana sayısız mesajından sonununcusunu bırakırken tek hissettiğim şey ise sevilmediğimdi. 
"Tam , bir saat elli sekiz dakikadır seni bekliyorum okan ve bu bıraktığım dokuzuncu sesli mesajım! Umarım gerçekten ama gerçekten geçerli bir sebebin vardır.  Hemde böyle bir günde ... "
Dişlerimi sıktım kısa bir nefes alıp  devam ettim .
"Tamam sinirlenmoyorum... başına kötü bir şeyde gelmiş olabilir sonuçta.  Ama eğer gelmediyse, sen unuttuğun için yada bor başka sebebten dolayı ortalarda yoksan emin ol..."

Telefonum  kapandı!

"Allah kahretsin !"

Yazılı olmayan kurallara bağlı biriyimdir.  Yazılı olanlarada bağlıyımdır. Aslına bakarsanız, genel olarak bütün kurallar benim için uygulaması zorunludur.
Şuan avucumdaki metal cihazı öfkeyle sıkarken,kiz arkadaşını iki saat boyunca bekletmenin dünyanın bir yerinde var olduğuna inandığım sevgili kurallarına aykırı olduğunu biliyordum .
Burnumdan öfkeli bir nefes aldım. 
Her daim ütülü olan siyah kalem eteğini çekiştirdim. Öfkeli yumruklarını aşağı doğru sarkıtıp dişlerimi sıkarken gözlerimi sıkıca kapattım .
Bu iki saatlik süre boyunca Okana ulaşmak için aklıma gelen herkesi aramıştım. Ortak arkadaşlarımızı ,ortak olmayan arkadaşlarımızı,sporcusu olduğu kulübünü:kısacası O an ulaşabileceğim heryeri ...
Ama yoktu . Okan bey ortalarda yoktu.
Tanışma yıldönümümüzde ! Şehrin en yüksek gökdeleninin tepesinde bulsumaya söz vermişken ortalarda yoktu ! Evet bu kesinlikle kurallara aykırıydı. 
Dirseklerimi öfkeyle yasladigim çantamın içinde ona sürpriz olsun diye yaptığım ufak cupcake pastamın ezildigini hissettim.  Gergin kollarımı serbest bıraktım . Dağılmaya başlayan öfkemin yerini uzunlu bir soluk aldı . Sıkıca topladığım atkuyruğum sac diplerimi acıttı.  Avucumdaki karanlık ekrana baktım.  Artık bana istesede ulaşamayacaktı.  Yada gelse bile bu koca terasta birbirimize denk gelmemiz bir hayli ise olacaktı.  Dakikalar ince sesli mesaj bırakmış olmama rağmen terasın etrafında on ikinci turumu tamamladım. Iki yıllık sevgilisi tarafından ekilmeyi kendine yediremeyen biri kız arkadaş nasıl görünmesi gerekiyorsa öyle görünüyordum.  Üstünde şık bir kıyafet yanaklarında öfke kırmızısı....
Bunun için şirketten izin aldığıma inanamıyorum.
Son kez çevremdeki kalabalığa göz gezdirdim. Gözlerim hayal kırıklığıyla ıslanırken nefes kesici manzaraya baktım.
Umut ve Umutsuzluk içimdeki savaşına devam ederken tüm şehir gözlerimin önündeydi.  Gün ışığı güzel şehri nasıl da etkileyici gösteriyordu. Sevgilimle bu enfes görüntüyü seyredip etrafımızda bizi izleyen insan lara aldırmadan,yaptığım minik şirin pastamdaki mumu üfleyecek ve doyasıya kahkaha atacaktık pastamızı isırırken birbirimize romantik sözler söyleyip öpüşecek, belki de okan gecenin büyüsüyle gözlerimin içine bakarak bana evlenme teklifi edecekti.  Alkışlar arasında O an evet dedikten sonra alt kattaki lokantada kutlama yeme gi yiyecektik ve evlilik haberimize eminim en çok annem sevinecekti . Böyle planlamıştım.  Yani ,kafamda ... evlilik meraklısı değilim ama böylesi her şeye uygun olurdu .
Sessizce arkami döndüm kırılmış ayaklarına takıldı,topuklarını sürterek yürümeye başladım.  Asansörlerin önüne geldiğimde insanların inmesini bekledim . Yan yana sıralanmış kapıların önünde dururken çaresizce her acılan kapıdan onun çıkmasını  bekliyordum . Son kapı da açılıp  gitmek icn tekrar hazırlanırken çenem i yukarı kaldırdım saçımı savurdum, çantamın sapından güç alıp omuzlarını diklestirdim . Kendime saygım olmalıydı.  Kapanmak üzere olan kapının arasına düşünmeden elimi uzattım m kapı yeniden aralandı ve ben icerideki kalabalgin arasına karıştım.

Asansörün içi tıklım tıklım dı.  Terasın bir alt katında lüks restoranlar vard i çoğu turist işin kalabalığın büyük bir kısmı o kata geldiğimizde hareketlendi ve kapı açıldığında omzuma çarparak dışarı çıktılar.  Dişlerimi sıktım bir kaç kat sonra birileri daha indi inenler yine omzuma çarptılar   kapı sadece bir kat sonra yuen açıldı yuen biri omzuma dokunarak geçti ve ben terbiyemi bozmamak için kendimi zor tuttum .. asansör tamamen boşalmıştı.  Hzilica uzanıp kimse binemesin diye defalarca kapıları kapatma tuşuna bastım öyle sert basıp durdum ki sonunda tırnagik kırıldı.  Okanin aldığını düşündüğüm yüzük güzel görünsün diye bir saat boyunca özenle manikür yaptırdığım tirnağim;KIRILDI !!
Bardağı taşıran son damla düşen son zararsız damladır kapı kapandığı an derin bir soluk aldım ve avazın çıktığı kadar bağırdım
BAĞIRDIM
BAĞIRDIM
trk nefesin bu kadar uzun bir çığlığa bile dönüşeceğini tahmin edemezdim . Asansörün duvarlarına çarpıp kulağımı tırmalayan çığlık bana değilde bri yabancıya aitti sanki Nihayet sustuğumda nefes nefese kalmıştım ama garip bir şekilde rahatlamıştım tam başımı kaçıncı katta olduğuma bakmak için kaldırmıştım ki arkamdan bir ses geldi .
"Vay canına!"
Gelen erkek sesiyle gözlerim sonuna kadar açıldı alt dudağımi ısırdım  . Ölümüne utanmış bir şekilde arkamı döndüğüm sırada ışıklar söndü ve asansör durdu .

Satir arasi Yorumlariniz i eksik etmeyin.... görüşmek üzere

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Oct 18, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

DÜN BUGÜN YARIN VE SONSUZA KADAR Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin