Okulun Sırrı: Barış

529 20 0
                                    

Küçük Sırlar
(K)elebeğin ömrü bittiğinde,
(S)ırlar ortaya çıkacak.

"Elçin, beni niye bodruma sürükledin Allah aşkına?"
"Yushi (Yuşi) yaa şey burda..."
"Ney? Ceyhun mu yine?"
"Hı-hı. "
"Ayy şu çocuğun peşinden niye koşuyoruz anlamıyorumki. "
"Ya boşver. "
Biz böyle tartışırken bi ses duydum. Ne dediğini tam anlamamıştım ama ses sesti işte! Tekrar duydum. İmdat! Sesin geldiği yönü kestirememiştim ama Elçin benden önce davranıp odalara bakmaya başlamıştı.
Spor salonu. Soyunma odası. Diğer soyunma odası. Yemekhane. Diğer yemekhane. Vee-masa tenisi odası. Odanın kapısını açtığımda gördüğüm manzarayla çığlık atmamak için zor tuttum kendimi. Yerde bi çocuk vardı. Başında üç çocuk. Üç çocuğun arasından biri ikisinin ortasında duruyodu ve hiç bişey yapmayı, diğer ikisi yerdeki çocuğu döverken. Patrondu demekki.
"Napıyosunuz burda?!"
"Çık kızım dışarı. "
"Saçmalamayın. Öldürücek misiniz çocuğu?"
"Sanane!"
"Çık!"
"Yasemin..."
Elçin kolumdan tutup beni odadan çıkardı. Merdivenlere geldiğimizde elim ayağım titriyodu ve kendimi merdivenlere bırakıp oturdum. Elçin bi an endişelendi. İyiyim diyerek sakinleştirdim onu.
"Yushi napıcaz?"
"Oraya gidip durdurucaz. "
"Saçmalama! Çocuğa naptıklarını görmedin mi?"
"Napalım? Müdüre mi söyleyelim?"
"Daha iyi bi fikir bence. "
Elçin'e göz devirdim. Bu durumda bile göz devirmeyi ihmal etmiyodum yani.
"Elçin! Neyi kanıtlicaz? O salaklar da yalan söylerler. İnkar ederler. Güvenlik kamerası yok. 3'e 2 kaybederiz. "
"Ee napıcaz?"
"Ben oraya gidicem. Eğer çığlık attığımı duyarsan müdüre falan haber ver. "
Bişey söylemesine fırsat vermeden koşarak gittim çünkü eminim beni durdurmaya çalışırdı. Masa tenisi odasına girdim. Bana şaşkınca baktılar. Masanın üstünde gördüğüm cam şişeyi elime alıp duvara vurdum ve kırdım. Keskin kısmını koluma tuttum. Gülmeye başladılar.
"Kescen mi kendini?"
Evet anlamında başımı salladım.
"Hadi bakalım. " Daha çok gülmeye başladı.
Derin bi nefes alıp kırık camı koluma bastırmaya başladım. Patronlarının yüzü asılmaya başladı.
"Bak, şimdi giderim müdüre sizin burda neler yaptığınızı anlatırım, kolumu da kanıt olarak gösteririm. "
"Manyak mısın kızım!"
"Manyağım napcan!"
"Barış bu kız üstüme kalır. "
Demekki adı Barış.
"Tamam be. Çıkın dışarı beyler. "
Arkadaşları sışarı çıktı. Ama Barış hala çıkmamıştı. Onu umursamayıp yerde yatan çocuğa doğru yürümeye başladım. Tam yere eğilecekken Barış kolumdan tutup beni sertçe çekiştirmeye başladı ve duvara sertçe çarptım. Küçük bi inlemeyle gözlerimi sımsıkı yumdum.
"Sen şimdi bana kafa tutup ekibimin yanında beni küçük düşürdün ya, ben sana bunun hesabını sorarım küçük kız. "
Kolumu, tam da kesiğin üstünden sıkıyodu ve acıyla yüzümü buruşturmuştum. Kolumu sertçe ittirip odadan çıktı ve ayağa kalkıp yerde yatan çocuğun yanına gittim. Elçin kolarak odaya girdi.
"Kolun!"
"Yok bişey Elçin. Hey! Sen iyi misin?"
Çocuğu kaldırmaya çalıştım. Yere oturdu ve yaralarına gözüm takıldı. Alnının sağ tarafı kanıyodu. Dudağı ve kaşı patlamıştı. Yanağına yumruk attılar heralde, morarmış. Hayvan herifler dedim içimden.
"Adın ne senin?"
"Sanane!"
"Çok iyi teşekkür ediyosun. "
"Yardım isteyen olmadı. "
"Afedersin?"
"Barış'ı tanımıyosun! O bu okulun psikopatı. "
"Biz nasıl hiç duymadık?"
"Herkes bilmiyo. Bi kaç kişi biliyo. Arkadaşlarım buraya tenis oynamaya gelicekti, Barış buralarda sık sık takılıyo ve arkadaşlarıma zarar verir diye Barış'ı anlattım. O'da anlattım diye kızdı. "
"Ne?!"
"O ona anlatırsa o da ona anlatır en sonunda müdür duyar ve kızar dedi. "
"Müdüre söyleseniz zaten daha mantıklı değil mi?"
"Değil. Çünkü o bi psikopat. Şimdi ona kafa tuttuğun için sana çok sinirli ve mutlaka intikamını alıcaktır ve biliyo musun, sana yardım etmicem. "
"Ne?! Ben olmasam ölüyodun!"
"Ölmezdim! Biraz dövüp yollicaklardı. "
Yaralarını gösterdim. "Sence bu biraz mı?"
"Neyse ne. Hazırlıklı olsan iyi olur. Barış'tan kurtulmak kolay değil. "

Küçük SırlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin