the unknown : yoruldum, louis.
the unknown : delirdim.
the unknown : korkuyla yaşadığım bu bir ay sonsuzluk gibi geçti ve ben...
the unknown : tüm yaşamımı bu şekilde geçiremem.
the unknown : yanımda olsaydın her şey daha katlanılır olurdu ama değilsin, lou, dayanma gücüm bitti.
the unknown : iyice paranoyak hâle geldim. nefes alırken bile tereddüt ediyorum, arkamı kontrol etmeden yürüyemiyorum, gündüzleri ortaya çıkmadıklarını bilmeme rağmen sanki gölgelerin birinden fırlayabilirlermiş gibi geliyor.
the unknown : annem solduğumu söylüyor.
the unknown : yemek yemek bir işkenceye dönüştü. sadece bir dilim ekmek yesem bile kusuyorum. midem herhangi bir şeyi kabul etmiyor.
the unknown : bedenim bile pes etmişken ben dirensem ne olur, louis?
the unknown : kendimi o canavarlara teslim etsem, her şey bitecek sonuçta, değil mi? tüm işkencelerim sonlanacak, cennette bir yerde olacağım, korkmak zorunda kalmadığım bir yerde olacağım.
the unknown : her şey bitecek.
the unknown : umarım... umarım cidden biter.
the unknown : seni seviyorum, lou.
the unknown : eğer cenazeme gelirsen, ve bu mesajları ben öldükten sonra okursan,
the unknown : sana son sözüm bu.
the unknown : seni seviyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
monsters in the dark | mouis
Fanfictionkaranlıktan mı korkuyorsun, küçük kız? ne diye bu göz yaşları? [ texting | short, horror story ] [ millie bobby brown, louis partridge ]
