Sadece yaşamaya çalışıyordum. Ve tabi ki okumaya.
Hayatım anormal derecede normaldi. Her gün aynı monotonluk vs vs. Ama ben korkuyordum. Aslında hic bir şey değildi. Alt tarafı üniversite sınavları tüm hayatımı alt üst etmek için geliyordu. Değil mi ama korkulacak hiç bir şey yok! Hele ki benim gibi hayatı sınavlar yüzünden alt üst olmuş birisi için hic de korkulacak bir şey değildi. Bi kere ben hep sınavlar yüzünden kaybettim. Ama bundan kime ne?
3 aylık yaz tatilinin son haftasına girmiştik. Artık okula dönüş hazırlıkları yapılıyordu. Hem de fazlasıyla. Her sene rutin bir şekilde yeni sene içinde yapılacak işler düzenleniyordu. Bu sene çok çalışıp takdir getireceğim. Yıllarını çoktan geçmiştim. Yaşımın büyümesiyle artik ailemin benden istediği şeyler de büyümüştü: Üniversite. Aslında bende istiyordum. Biraz özgürlük benim de hakkımdı sonuçta. Okulda hocaların dediği gibi olmadığını da biliyorum. Liseyi kazanın gerisi kolay. Üniversiteye kapağı at rahatsın. Senden iyisi olmaz vallahi. Zaten bunca sene o şekilde kandırıldık değil mi?
Herkesin kendince hedefleri vardır. Benim de var elbette. Benim en büyük hedefim aslında hayalim psikolog olmaktı. Ama içten içe yazar olmak istiyordum. Bunu kimse bilmiyor ama. Hatta bunu yazmaya başlayana kadar ben de bilmiyordum.
Bu kadar düşünmek yeter diyerek camın kenarından kalktım. Elimdeki ısınmış olan kolayı lavaboya döktüm. Sanırım tahminimden fazla cam kenarında oturup kendimle konuşmuşum. Asosyal olma nedenimde budur işte. Kendimle gereğinden fazla başbaşa kalıyorum. Ailemin beni zorla dışarı çıkarma çalışmaları her zaman sonuçsuz kalmıştır. Oturduğumuz yerde yaşıtım olan kimse yoktu. Sadece ben vardım o yüzden de fazla dışarı çıkmam. Ama en iyi arkadaşlarım kitaplarımdır. Hayatımı kitap okuyarak devam ettiriyorum desem yeridir. Hayatta en sevdiğim iki şey kitap okumak ve uyumaktır. Yani görüldüğü gibi fazlasıyla asosyal ve normal biriyim.
Ablamın bana seslenmesiyle dalgın halimden uzaklaştım. "Lily?"
Hafifçe başımı sallayıp ablama cevap verdim. "Efendim?"
"Film izlemek ister misin?" Ah nasıl unuturum bir de film ve dizileri çok seviyorum. Özellikle aşk filmleri. Onlara bayılıyorum. "Harika bir aşk filmi buldum. Bence kesinlikle izlemeliyiz." Ablamın bunu söylemesiyle hemen onun yanına gittim. Filmin özetini ve oyuncu kadrosunu inceledikten sonra filmi izlemeye başladık. Gerçekten çok etkileyici bir filmdi. En sevdiğim filmler arasına girecek türdendi. Film bittiğinde aksam olmak üzereydi. Ablamla beraber yemek hazırlamaya başladık annem ve babam işten gelmek üzereydiler. Kardeşimin acıktım nidalarını dinlerken annem ve babam işten geldiler. Sonunda sofraya geçip tüm gün yaptıklarımızdan falan bahsetmiştik. Ailenin asosyal üyesi olarak bu konuşmalarda hep sessiz kalırdım. Diğer zamanlarda beni sessiz göremezsiniz. Ablam ile aramızda 4 yaş vardı. Biz onunla arkadaş gibiydik. Ancak onun arkadaşları zaten vardı. Onlarla gezer,eğlenirdi. Benim de bir kaç arkadaşım vardı. Ancak ben gezip eğlenmeyi fazla sevmem.
Ablamla biz birbirimizin tam tersiydik. Ama ne derler bilirsiniz zıt kutuplar birbirini çeker. Biz de öyleydik. Her ne kadar kavga etsek te yine de küs kalamazdık.
Sanırım kendimle ilgili yeterince bilgi verdim. Yine de hikayemi anlatırken beni daha iyi tanıyacaksınız. Beni daha iyi anlayacaksınız.
Yepyeni bir hikaye ile karşınızdayım. Bu hikayem Aşkzede'ye göre biraz daha eğlenceli bir konuya sahip. Aşkzede biraz daha depresif bir hikaye ancak bu hikayem onun kadar depresif olmayacak :) Umarım beğenirsiniz :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Görücü Usulü Aşk
Teen FictionDaha önce kimsenin başına gelmemiş olduğuna yemin edebilirim. Eminim ki sizin de başınıza gelmemiştir. Sadece bir tek söz ile tüm aşk hayatım değişti. Sonuç olarak buradayım. İşte benim hikayem.