Defne; zayıf,orta boylu, güzeller güzeli bir genç kızdı. Gözlerindeki bakış, yüzündeki duygular onun hayattan bezmiş olduğunu apaçık gösteriyordu.
Hayattaki en yakın arkadaşı Mert' ti. Defne' nin her türlü sırrını bilir, sıkıntısına yardım ederdi.
İkisi de şuan aşk acısı yaşıyorlardı. Defne hala Cem' den ayrılığının şokunu atlatamamıştı. Sanki Cem' den ayrılmamış, hala rüya görüyor gibi hissediyordu kendisini. Ama bunun rüya olmadığını zamanla kabulleniyordu. Defne çok üzgündü. Eskisi gibi kafelere, alışveriş merkezlerine çok sık gitmiyordu.
Mert birkaç dil biliyor ve İstanbul' a gelen turistlere rehberlik ediyordu. Turistlere İstanbul' un eşsiz güzelliklerini anlatıyordu. Mert'in günleri dolu dolu geçiyor, boş zamanlarında ise Defne ile dertleşiyor, sevinçlerini, üzüntülerini paylaşıyordu.
Mert' in can dostu, çok sevdiği Burak adında arkadaşı vardı. Burak ; çok komik, kibar ve aynı zamanda çok da yakışıklı 18-19 yaşlarında bir gençti.
Mert, Defne' yi rahatlatmak, Cem ile yaşadıklarını ona unutturmak için Defneyle Burak' ı tanıştırmaya karar verdi. Bu karar Defne' ye büyük bir sürpriz olacaktı. Mert, Defne ve Burak' ı Cumartesi günü saat 16.30' da İstanbul Cafe Restaurant' a çağırdı. Defne, Burak' ın, Burak' da Defne' nin bu kafeye geleceğini bilmiyordu.
Defne saate baktı. Saat 15.30' a yaklaşıyordu. Hemen üzerini güzelce giyerek, saçlarını düzelterek, o güzel yüzüne de hafif bir makyaj yapınca güzeller güzeli olmuştu. Zaten güzele ne yakışmazdı ki? Defne tramvaya binip İstanbul kafeye geldi.
kafeye geldiğinde Mert bir masaya oturmuş, Burak ve Defne' yi bekliyordu. Defne, Mert' in yanına oturdu ve hoş bir sohbete başladılar. Aradan çok fazla zaman geçmeden Burak da kafeye geldi.
Defne' nin şaşkınlığı, bakışlarında ve yüzünde gizliydi.
İlk tanışmada Defne' nin kanı sanki Burak' a ısınmaya başlamıştı. Mert bunu hissetmiş ve Defne' nin bu kadar kısa bir sürede, Burak' a bu kadar çabuk ısınacağını tahmin etmemişti. Ama Defne için çok sevinmişti, çünkü: Burak çok iyi bir insandı.
Sanki hayattan bezmiş, mutsuz kız gitmiş; yerine sevinçli, gözlerinin içi gülen, tebessümleriyle daha da güzelleşmiş, mutlu bir genç kız gelmişti.
Burak bütün kibarlığıyla;
- Merhabalar, diyerek Defne' ye elini uzattı.
Defne :
- Merhaba.
- Ben Burak.
- Ben de Defne.
- Tanıştığıma memnun oldum Defne.
- Ben de.
diyerek sohbete başladılar.
Bu arada Mert, tıpkı filmlerde olduğu gibi lavobaya gitme bahanesiyle Burak ile Defne' yi yalnız bıraktı. Ama ikisi de heyecanlarından, utançlarından bir kelime dahi söyleyemediler.
Masaya ilk Mert, daha sonra da garson geldi. Hepsi ilk önce kahve içmeyi tercih ettiler. Kahveleri gelene kadar nereli olduklarından falan bahsettiler, sanki yıllardır arkadaşlarmış gibi sohbet ettiler. Bu sohbet kahvenin verdiği lezzetle daha da hoş bir sohbet olmaya başladı.
Üçü de ne iş yaptıklarını, neyi sevdiklerini anlatmaya başladılar. Burak ve Defne' nin birçok ortak yönleri vardı. Mesela ikisi de dans etmeyi, müzik dinlemeyi, şarkı söylemeyi ve kitap okumayı çok seviyordu.
Bir ara nereden geldiğini bulamadıkları bir ses duydular. Bu ses Mert' in midesinden çıkmıştı. Aslında bu bir acıkma yani "guuuuurrrr " sesiydi.
Mert bu sesin üzerine garsonu çağırdı ve Burak ile Defne' ye ne yemek istediklerini sordu. Garson, üç arkadaşın istedikleri yemekleri not aldı.
Kısa bir süre daha hoş ve güzel sohbetlerine devam ettiler. Bu arada yemekleri gelmişti. Yemeklerini yerlerken ara ara konuştular. Birbirlerine duygularını, hissettiklerini anlattılar.
Zaman çok çabuk geçiyordu, saat 19.00 olmuştu, hemen yarım kalan çaylarını bitirdiler. Hala enerjileri bitmemişti.
Sinemaya da gitmek istediler. Ama saatin birazcık geç olduğunu düşünerek eve gitmelerine, birbirlerinden bir süre ayrılmaya karar verdiler.
Burak, zengin bir ailenin çocuğuydu ve üstelik iş adamıydı. Bu Cafeye arabasıyla gelmişti. Arkadaşlarının, özellikle de Defne'nin akşamın bu saatinde tek başına yürümesine razı olamazdı. Burak bu teklifi Defneyle Mert'e sundu. İkisi de kabul ettiler. Mert' in evi bulundukları yere yakındı ve Burak ilk olarak onu evine bıraktı. Ama Defne Mert kadar şanslı değildi. Çünkü; evi çok uzaktı.
Mert' i bıraktıktan sonra ikisi de birbirlerinin telefonlarını rehberlerine kaydettiler.
O kadar samimileşmişlerdi ki , birbirlerine soru sormadan olmuyordu. Şimdi de ailelerinden bahsettiler. Konuştukça birbirlerine daha çok ısınıyorlardı. Ama maalesef Defne' nin evinin önüne gelmişlerdi. Yani bu, ayrılma vaktinin geldiğinin göstergesiydi.
İkisi de mutlu olarak eve dönmüşlerdi.
MERHABALAR SEVGİLİ OKUYUCULARIMM;
BU BENİM İLK KİTABIM. YAZMAYA DAHA YENİ BAŞLADIM. BELKİ BU BÖLÜM SİZE SIKICI GELEBİLİR AMA EMİN OLUN Kİ DİĞER BÖLÜMLER DAHA HEYECANLI VE DAHA KOMİK OLACAK. DÜŞÜNCELERİNİZİ ÇOK MERAK EDİYORUM. BU YÜZDEN SİZDEN VOTE VE YORUMLARINIZI EKSİK ETMEMENİZİ RİCA EDİYORUM....
ÖPÜLDÜNÜZ. MUCKSS :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İSTANBUL GÜZELİ
RomanceKısa Tanıtım : Hayattan bezmiş bir kız düşünün. Tek tutunacağı şey aşk. Birde en yakın arkadaşı Mert. Mert sayesinde tanıştığı Burak, Defne'yi bu hayat çıkmazından kurtarabilecek mi?Yoksa daha fazla mı hayattan bezdirecek? Hepsinin cevabı heyecanlı...