Te-telefonum... Elbette telefonum onda...
Tony, Stephen'a baktı ve hayatı boyunca bu adamın ne düşündüğünü anlayamadı. Tony'nin tek bildiği, düşünmesi gerektiğiydi -hayır!- hızlı davranmalıydı. Çakı hâlâ Stephen'ın elindeydi ve Tony, katili pusuya düşürmeye çalışırken pek rahat değildi. En azından henüz değil.
Tekrar çalmadan önce zil sesi kesildi. Stephen ekranı kontrol etmek için telefonu çekerken gülümsedi. "Bayan Potts. Cevaplamak ister misin?" Tony, bunun akıllıca bir hileli soru olup olmadığından emin olamadan yutkundu. Ne diyecekti ki? Pepper 911 ara komşum lanet bir katil ve kaçırıldım! Hayır kesinlikle öleceğim ve belki onu da öldürebilir. Tony hızlı bir düşünürdü, cehennem gibi stres altında daha hızlı düşünürdü ama bütün bunlar stresi çoktan geçmişti. "Sorun değil cevaplayacağım~" Tony itiraz etmek için ellerini havaya kaldırdı ama Stephen ondan önce yeşil düğmeye bastı. Tony, hoparlör açıldığında terlemeye başladı.
"Tony? Orada mısın? Merhaba Tony?"
"Hey Pepper, benim."
"Stephen?? Ben- Tony'nin telefonu sende ne arıyor?"
Tony, Stephen'ın ağzını açmadan önce ona göz kırpmasından hoşlanmadı. "Tony son zamanlarda üzgündü ve ben de onu tedavi edip aklını toplaması için küçük bir geziye çıkarmayı düşündüm. İş yükünü ve ayrılığı biliyorsun." Tony, Pepper'ın Stephen'ın söylediği yalana rahat bir şekilde iç çektiğini duyabildi.
"Bu gerçekten çok iyi, onun için endişelenmeye başlamıştım. Onunla iletişim halinde olduğun için teşekkürler, Stephen."
"Benim için zevk. Biliyorsun aslında bir saat uyudu, harika değil mi?"
"Gerçekten mi? Etkilendim Strange, eğer Tony'yi 20 dakikalık kestirmeye ikna edebilirsem şanslıyım."
Tony, konuşmada Pepper ve Stephen'ın gülüşmelerini dinlerken içinden akan duygu dalgasını hissetti. Stephen ve Pepper'ın arkadaş olduklarını biliyordu. Tony'nin de arkadaşıydı. Bir parçası, bu Stephen'ın bir sahtekar olup olmadığını merak ediyordu. Öyle olmalıydı. Elbette Stephen gibi konuşuyordu ama yüzünü ve kıyafetlerini kaplayan kan farklı şeyler söylüyordu. "Oh, Tony'den ihtiyacın olan bir şey mi var? Sanırım banyodan çıktığını duydum." Diye sordu Stephen ve Tony başını salladı. Şimdi konuşmalı cesaretini dışarı çıkarmalıydı.
"Oh! Eğer müsaitse, ama değilse sorun değil, eminim mesajı iletebilirsin."
"Şimdi çıktı. Hey Tony, Pepper telefonda!" Stephen, yüzünde bir gülümsemeyle telefonu Tony'nin eline itti. Tony, dikkati Stephen'ın ellerine odaklanırken dudağını çiğnedi.
"Hep Pep..."
"Merhaba Tony? Sesin yorgun geliyor, kötü bir zamanlama mı?"
Evet! Oldukça kötü bir zaman!
"Hayır, hiç de değil. Beni aradığına şaşırdım, her şey yolunda mı?"
"Evet- aslında haberlerde, sen ve Stephen'ın kaldığınız yerde bir araba hırsızlığı olduğunu duydum, iyi olduğunuzdan emin olmak istedim, eğer Stephen da sorarsa."
Tony dudağını daha sert çiğnedi, çoktan dilinin üzerindeki bakır tadı alıyordu. "K-kahretsin kulağa korkutucu geliyor. Kimse yaralanmış mı?" Tony sormak istemedi ama Stephen'ın dışarıdayken ne sikim yaptığını bilmeye ihtiyacı vardı.
"Soruşturma hala devam ediyor. Kan buldular ama hepsi bu. Sadece güvende kal, tamam mı?"
Tony şimdi kanayan dudağını yalarken bir "Evet." mırıldandı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
just take a out the trash | ironstrange
FanfictionBir ayrılık yaşadıktan sonra Tony, biraz temiz hava, belki de bir iki bira içmek için dışarı çıkarken kanlı komşusunun arabasına bir ceset sürüklediğini görmeyi beklemiyordu. Bu bir çeviridir.