Tüm benliğiyle Taehyung, adeta kan için çıldırıyordu. Zihninde dönen kelimeleri susturmak çok güçtü onun için. Az kalmıştı, dakikalar sonra vakit gelecek ve Taehyung sanki mümkünmüş gibi daha fazla çileden çıkacaktı. Her yıl olduğu gibi bu yılda kendini bileklerinden bağlamıştı. Onu durduracağından değil, en azından kendi benliğine arada bir gelmesini sağlıyordu bu ipler. Ama bedeli de ağır oluyordu. Kanlar içinde kalıyordu bilekleri, ki şimdiden bembeyaz olan bilekleri morarmaya başlamıştı. Gözleri alevlenen bir ateşi andırıyordu resmen. Bileklerinden akan kanlar canını öylesine yakıyordu ki sivri ve keskin dişleriyle o lanet olası ipleri kesme isteğini uyandırıyordu. Uzun zamandır kan içmeyen ve kendine hakim olan Taehyung her an kendini dizginleme işine bir son verebilir durumdaydı. O da zevk ve arzu sahibi biriydi sonuçta.
Morarmış ve kanlar içinde olan bileklerine bakıyordu şimdi. Bunca acıyı neden çekiyordu? Ama yine de onca akan kana ve moraran bileğine rağmen isterse o aptal ipleri şimdi, tam şu esnada çözebilirdi. Ki çok geçmeden ipin yere düşme sesi karanlık olan odasında yankılandı. İşte şimdi başlayacaktı asıl tehlike. Eğer Taehyung bir şeyler yapmazsa, yani kendini dizginlemeyecek olursa, bu istediğini almadan durmayacağı anlamına geliyordu. Eline ne ara aldığını fark etmediği bardağı, ancak avucuna batan cam parçaları sayesinde sindirebilmişti. İşler gittikçe kötüleşiyordu. Kendini yatıştırmaya olanak sağlayan gücü, çoktan tükenmişti. Artık Taehyung, kendini tamamen kaybetmiş ava çıkan bir kaplan gibiydi, gözü çoktan dönmüştü bile. Tek farkı bir ava çıkması değil, bir kaplan olmasıydı. Taehyung vahşi ama kendini uysallaştırmış bir vampirdi. Şu vakite kadar bu hep böyleydi.
İpler artık her anlamda kopmuştu. Kan kırmızısı olan, delici irislerini ormanlık alanda gezdiriyordu. Kan, karşı koyamayacağı ve zaten şu anda da karşı koymayacağı bir nimetti Taehyung için.
Gecenin bu saatinde, kendini evine çokta uzak olmayan bir orman yerinde buldu. Kana susamışlığı son düzeyde olduğundan dolayı, kendini kontrol edemiyordu. Kendini ıslak otların arasına, yere bıraktı. Gözleri, kendini kaybettiği esnalarda kızıl kıvılcımları andırıyordu. Kendine hakim olmaya çalışan parmakları arasında, çamur, uzun otlar ve ellerinin kanlar içinde kalmasının sebebi olan kırık cam parçaları vardı. Daha ne kadar acı çekecekti, sırf arzuları için?Bir ses. Her kimse, çalılara usulca basmasına rağmen çıkan sesleri bastıramamıştı. Ve evet, kan kokusu. "H-hey! Sen iyi misin? Burada gecenin bu vakti ne yapıyorsun böyle?" Her şey bitmişti. Evrendeki tüm sesler bir anda kesildi. Kıvrımlı dudakları ve oldukça beyaz olan ten rengiyle, nefis görünüyordu. Taehyung omzunun üzerinden ateş saçan gözleriyle keskin bakışlarını, ondan çok daha kısa olan gence dikti, artık dürtülerine engel olmaktan vazgeçmişti. Elf, bir şeylerin yanlış gittiğini Taehyung'un gözlerine baktığında çoktan anlamıştı. "Üzgünüm, sanırım sizi rahatsız ettim." Alelacele arkasını dönüp hızla ilerledi. Kaçabileceğini sanıyordu. Arkasından gelen hızlı adım seslerini duyduğunda, korkuyu iliklerine kadar hissetti. Evine, annesinin yanına gitmek istiyordu. Ama olacaklardan habersiz bir şekilde gece yürüyüşü yapmak istemişti. Böyle olacağını nereden bilebilirdi ki?
Hızla çekilip bir ağacın gövdesine çarpan bedeni, sarsılmıştı. Elf korkudan ne zaman ağlamaya başladığını bile bilmiyordu. Her şey çok ani gerçekleşmişti. Hızla çekilen ve sertçe ağacın gövdesine çarptırılan bedeni, boynunda gezinen ince parmakların aksine sanki ona zarar vermek istiyordu. Taehyung bembeyaz ve yumuşacık olan ipeksi bedenin karşısında büyülenmişti. Bu sanki, kendini kaybetmesi üzerine kurulmuş bir tuzak gibiydi. Büyük bir arzuyla dudaklarını yumuşak dokuya sahip olan boyun bölgesinde gezdirdi. Elif'in sesi titriyordu.
"Lütfen, yapma." Taehyung bir eliyle, korkudan tüyleri diken diken olmuş ve ağlamasını dindiremeyen gencin göz yaşlarını sildi. "Üzgünüm." diyebilmişti yalnızca. Diğer eliyle gencin kıyafetini sıyırdı. Yaklaştı, ve dişlerini büyük bir istekle, yavaşça gencin boynuna geçirdi. Elf, acıdan titremişti. Kendini bağırmamak için tutmaya çalışıyor, bu esnada hissettiği inanılmaz acıdan dolayı da bir yandan gözlerinden yaşlar süzülüyordu. "Ç-Çok acıyor, lütfen...dur." Çaresizce yalvarmaktan başka yapabileceği bir şey yoktu. En ufak hareketinde boynundaki dişler canını daha çok yakıyordu. Taehyung sonunda arzuladığı şeye ulaşmanın verdiği hazla nerede duracağına bir türlü karar veremiyordu. Tek istediği, daha çok kandı. Elf'in yüzündeki elini yavaşça hareket ettiriyor, orada gezdiriyordu. Acıdan ne yapacağını bilemeyen elf buna izin vermeyerek, vampirin elini sinirle kavradı. "Yeter..." Taehyung durmuyordu, daha önce hiç böyle olmamıştı. Ne zaman nerede duracağını hep ayarlardı. Aksi takdirde hep kötü şeyler olurdu. Ama bu sefer kendini kaybetmişti. Taehyung, ancak elf bilincini kaybettiği esnada durabilmişti. Kolları arasında kalan bedeni sarmaladı. Aşırıya kaçmıştı. Oysa kendisini çok uyarmıştı. Korkusunu da hissetmişti, neden bunlara rağmen kendini durduramadı? Taehyung minnet duygusu üzerine yapılanmış biriydi. Minik, sivri kulakları ona çok sevimli gelmişti. Henüz şimdi yüzünü inceleme fırsatı yakalamıştı. Elf'in soğuk soğuk terlediğini fark ettiği esnada onu kendi evine götürmeye karar verdi. Halk tarafından dışlanan elfler bu tarz ormanlık yerlerde yaşamlarını sürdürmeye çalışırlardı. Taehyung ona karşı biraz kaba davrandığından ve borçlu hissettiğinden, gereğini yapacaktı. Onu neredeyse hiç zorlanmadan kolları arasına aldığında, zayıf bedeni dikkatini çekmişti. Neden bu kadar güzel ve ince bir beli vardı? Kana karşı olan açlığı kısa süreliğine de olsa geçmişti. İstediğini aldığına göre, artık kendine hakim olabilecekti. Kolları arasındaki bedeni çok sarsmamak için sabit bir hızla evine doğru yol aldı.
Evine ulaştığında onu kendi odasında uyuması için yatağına yavaş bir şekilde bıraktı. Yüzü gerçekten çok etkileyici bir çekicilikteydi. Onun için üzgündü, çünkü sınırlarını çok aşmıştı ve elf bu durumdan etkilenecek gibi gözüküyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝔂𝓾𝓪𝓷𝓯𝓮𝓷' 𝓽𝓪𝓮𝓰𝓲
Fanfiction"Onu gördünüz mü?" "Kimden bahsediyorsun sen?" "Prens Taehyung." 🔆