HBG / 1

131 11 6
                                    

Sabahları çok mutlu uyanırdım ben. O günde öyleydi. Çok mutluydum. Yataktan kalktım ve banyoya girdim. Önce yüzümü yıkadım sonra saçımı çabuk bi topuz yaparak alt kata indim. Annemle babam her zamanki gibi uyanmıştı. Babam her sabah gazetesini okuyanlardan gazetesini okumazsa o günü yeni bi gün olarak kabul etmezdi. Annemde elinde kumandayla sabah programlarına bakınıyodu. ''Günaydıın.'' diye yanlarına koştum. ''Günaydın benim prensesime'' diye sarıldı babam. Prensesime derdi. Makbule abla arkamızdan ''Kahvaltınız hazır.'' diye seslenince her zaman oturduğumuz yerlere oturduk babam baş köşeye ben yanına ve annem diğer yanına.

Babam bize gazetede okuduğu haberlerden bahsederdi. Çoğunu dinlemez dinler gibi yapardım. Yemeğimi yedikten sonra okul için hazırlanmaya odama çıktım. Saçlarım zaten düzdü. Biraz düzeltip açık bıraktım. Üstüme beyaz okul lacostunu altıma dar kot pantolonumu giyip tekrar aşağıya indim. Anneme ve babama kocaman öpücüklerimi bırakarak beni okula bırakması için Aziz Abi'nin yanına gidip arabaya bindim. Okul evimize 15 dakika kadar uzaktaydı. Okula gidene kadar kulaklığımla müzik dinledim. Araba durduğunda geldiğimizi anladım ve "İyi Günler Aziz Abi" diyerek arabadan indim.  Okulda fazla kişiyle takılmıyorum yani benim kafama göre değiller. Ben diğer kızlar gibi alışveriş hastası değilim mesela. Ben sporu çok seviyorum. Futbol izliyorum, oynuyorum. Okuldaki kızlar böyle değil haliyle bende daha çok erkeklerle takılıyorum. En yakın olduğum bi kişi var. Tuğra.. Benim çocukluğumdan beri yanımda olan tek o var. Beraber maç izliyoruz. Onunla zaman çok hızlı geçiyo. Sınıfa çıktım yerime çantamı bırakıp sınıftan çıkıyodum ki Tuğra yanıma yaklaştı.

"Gel kantinde biraz oturalım."

Beraber kantindeki boş masalardan birine oturduk elleri terlemişti bacaklarına siliyodu.

"Ne oldu?"

"Şeyy nasılsın?"

"Tuğra bişey olmuş anlat hadi."

"Tamam arkana bak."

Arkamda üç tane kız masada çay içiyodu. Tekrar önüme döndüm Eee dercesine baktım.

"Ortada oturan sarı saçlı ismi Ecrin ben onu seviyorum."

Biliyodum onu sevdiğini onu görünce kızarıyodu. Ama hiç sormadım utanmasını istemedim.

Önce ufak bi kahkaha attım "Biliyorum"

Şaşırdığı ağzının o haline geldiğinden belliydi. "Ne Nasıl? Nasıl biliyodun yada biliyodun neden söylemem için burda beni şekilden şekile sokuyosun"

"Ya kendin söyle istedim"

Yanımıza nöbetçi öğrenci geldi.

"Müdür seni çağırıyo"

Müdür neden beni çağırıyodu ki. İşin yoksa yürü. Kolumdaki saate baktım dersin başlamasına 10 dakika vardı masadan kalkıp müdürün odasına yürüdüm. Kapıyı çalıp olumlu bi ses gelmesini bekledim. Müdürün kalın "Gir" sesiyle içeri girdim.

"Beni çağırmışsınız"

"Evet otur"

Siyah deri koltuğa oturdum ve dinlemeye devam ettim.

"Bi haber aldık baban trafik kazası geçirmiş durumu fazla iyi değilmiş aslında bunu sana okulda haber vermezdik ama annen hastaneye gitmeni istedi. Sanırım teyzen almaya gelicekmiş."

Gözlerimde dolan yaşların akmasına izin verdim. Boğazıma bişey takıldı nefes alamadım. O an sanki herşey benim için bitmişti. Müdürün "Esin" diye seslenişi beynimde yankılanıyodu. Gözlerimin önü kararmaya başladı. Olamazdı babam bizi bırakamazdı. Babam yine yarın sabah kalkmış gazetesini okuyo olmalıydı. Vücuduma sanki iğneler batırıyolardı. En son hissettiğim acı bu olmuştu sonrasını hatırlamıyorum. Gözlerimi açtığımda acı hissettim her yerimde. Elimi tutan Tuğra'ya baktım. Ağlamıştı belli. Konuşmaya çalıştım ama yapamadım. Ağzımdan kelimeleri çıkaramadım. Tuğra uyandığımı görünce gözleri parladı. Odanın kapısına koştu "Uyandı" diye bağırdı. Hemen odaya teyzem geldi. Sarıldı sessizce "Canım benim" diyebilmişti. Babamı sorucaktım ama konuşamadım. Annem nerdeydi neden yoktu? Doktor geldi

"Evet Esin uyanmanı bekliyoduk bizi biraz endişelendirdin ama şimdi iyisin. Konuşmaya çalışıyosun biliyorum ama şoka girdiğin için hemen konuşamazsın. Annen iyi merak etme anneni hemşireye haber vericem iğnesini yaptıktan sonra taburcu olucak"

"Teşekkür ederiz" diyip odadan yolladılar.

Arkasından bi kız geldi. Hemşire olmalı. Koluma iğne yaptı ve koluma takılı olan kabloları çıkarttı. Teyzem kolumdan tutarak kalkmama yardım etti. Çıkışa doğru yürümeye başladık. Aziz abi kapıdaydı. Bizi görünce hemen kapıyı açtı ve şoför koltuğuna oturdu. Teyzem yanıma Tuğra öne oturdu. Gözlerimden yaşların aktığını biliyodum. Aziz abi arabayı sürmeye başladı. Eve gidene kadar kimse konuşmadı. Evin önüne geldiğimizde arabadan indik. Odama çıkarttılar beni. Yatağa yattım gözlerimi kapattım. Uyumuşum. Rüyamda babamı gördüm keşke rüya olmasaydı. Gözlerimi tekrar açtığımda teyzem telefonla konuşuyodu."Öldümü?" dediği anda bağırdım. "Babaaa"

Teyzem bana acır gibi baktı yanıma gelip sarıldı. Beraber ağladık. "Annem nerde" diye sorabilmiştim sadece.

"Hastanede babanın yanında"

Babama çok kızgındım. Nasıl bırakabilirdi beni.

"Gidelim mi?"

Kafasını sallayarak beni onayladı. Üstümü değiştirmek için kalktım dolabın kapağını açtım. Siyah dar pantolonla kırmızı kazağımı alıp üstüme geçirdim. Bu günü nasıl atlatıcaktım. Biliyorum anneme destek çıkmalıyım ama nasıl kendime destek çıkıcaktım. Bunu kaldırabilicekmiyim? Nasıl babamı unutucam. Yada unutmayıp nasıl varmış gibi yaşıycam. Eskisi gibi olucakmı tekrar hayat? Sabahları mutlu uyanıcakmıyım yine?
Yeni bi hikaye yazdım size. Umarım seversiniz çok uğraştım. Müthiş şeyler düşündüm ilerisi için. Sizde yorumlarınızla hikayeye yön verebilirsiniz. Yanlışlarım varsa uyarın. Düşüncelerinizi bilmeyi çok isterim.Votelerinizle bana destek çıkın lütfen. Sizi seviyoruum.

Hayat Buz GibiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin