HBG / 2

97 7 5
                                    

Kafamdakidüşünceleri bi kenara bırakıp aşağıya indim. Teyzem beni kapıda bekliyodu.

''Hazır mısın?''

''Sanırım''

Kapıyı kapatıp bizi bekleyen arabaya bindik. Gidene kadar kimse konuşmadı zaten ne konuşulabilirdi ki?

Hastaneye gittiğimizde teyzem danışmandan odayı öğrendi. Asansörle 3. kata çıkıp sağdaki odaya girdik. Annem yatıyodu.Hemşirede yanındaydı. Hemen yanına koştum. ''Anne'' Ama beni fark etmedi.

''Sizi duyamaz''

''Neden?''

''Sakinleştirici iğne vücudunu ağır hissetmesine neden oldu sanırım uyuyo şuan''

Teyzem beni odanın kapısına çağırdı. ''Babanı hastanenin morgunda görmeni istiyolar. Annen uyuduğu için senin yapman gerek. Bi kaç imza işimi ne varmış.''

Neden beni morgta bekliyoduki babam? Neden herkesin babası gibi evde değilde morgta? Bu sefer asansörle -1. kata indik. Kocaman beyaz kapısı ve üzerinde büyük harflerle MORG yazan odanın önünde dikiliyodum şuan. İçeri giremezdim. Yapamazdım. Bunları yaşamak için çok küçük değilmiydim ben? Arkamızdan görevli geldi. Görevli adamın '' Buyrun'' demesine aldırış etmeden o harflere bakıyodum. Sırtımdan bi el ileriye doğru baskı yapınca derin ve hızlı bi nefes aldım. Arkamdaki teyzeme baktığımda gözlerini kapatarak gitmemi istedi. Kapı açıldığında yüzüme soğuk hava çarptı. Buası çok soğuktu. Görevli dolap gibi şeyi çektiğinde içinde babamı gördüm. Onu son kez görüyodum. Son kez bakıyodum. Doya doya baktım ona. Bembeyazdı suratı. Dokundum. Buz gibiydi. Hayat gibi. Akmak için gözlerime baskı yapan yaşları serbest bıraktım.

''Sinan Saygın değilmi?''

''Evet''

Bazı kağıtlara imza attıktan sonra dışarı çıktık. Koşarak teyzemin boynuna sarıldım. Hıçkırıklarımı tüm hastane duymuştur.

''Şşş ağlama sakın. Güçlü olucaksın tamam mı? Hem eminim babanda böyle isterdi.''

Kafamı kaldırıp gözümdeki yaşları sildikten sonra tekrar sordu.

''Söz mü?''

Kendimi toparlayarak cevap verdim.

''Söz.''

Tekrar annemin odasına geldiğimizde uyanmıştı. Annemin yanına gittim sıkıca sarıldım. Kokusunu içime çektim. Tuğra elinde sularla içeri girdi.

''Saol Tuğra oğlum. Hadi siz biraz Esin'le biraz bahçede hava alın'' dedi annem.

''Önemli değil Esma Teyze.''

Annemin yanağına küçük bü öpücük bıraktıktan sonra Tuğra'nın yanına gittim. Beraber bahçedeki banklardan birine oturduk.

''Aç mısın?''

''Hayır''

''Beraber tost yiyelim mi?''

''Hayır''

Kolunu omzuma attı bende onun göğsüne başımı koyup gözlerimi kapattım. Babamın morgtaki hali gözümün önünden gitmiyodu. Gözlerimi açtığımda saçlarımla oynuyodu. Kafamı kaldırırken birden irkildi sanırım dalmış. Bu beni istemsizce gülümsetti. Hastane kapısından çıkan annemleri görünce hemen kalktık yanlarına gittik.

''Hastane ile işimiz bitti yarın cenaze defnedilecek.'' Annem çok kötü haldeydi. Gözleri ağlamaktan kan içindeydi. Ayakta zor duruyodu ama hala ağlıyodu.

Aziz abi arabayı getirince hepimiz bindik. Eve geldiğimizde yemek hazırdı. Tabi kimse bişey yemedi. Yemekten sonra annemle teyzem yatak odasına bende kendi odama gittim. Tuğra'da salonda oturuyodu. Kendimi yatağımın üzerine bıraktığımda çalışma masasının üzerinde duran resmi almak için ayağa kalktım. Duran gözyaşlarım yeniden akmaya başladı. Annem babam ve ben. Acaba bi daha ne zaman bu resimdeki kadar mutlu olucam. Yada bi daha bu resimdeki kadar mutlu olucakmıydım? Hani derlerya kız çocukları babaya çok düşkün olur diye. Ben onlardandım. Odanın kapısı yavaşça açılıp içeri Tuğra girdi. Önce elimdeki resime sonrada bana bakıp yanıma geldi. Başımı omzuna gömerek ağlamaya başladım.

''Tuğra ben babamsız ne yapıcam?''

''Hey ağlama sakın. Hem sen yalnız değilsinki annen var teyzen var ben varım.''

Elimden tutarak beni cam kenarındaki ikili koltuğa çekiştirdi. Beraber bi süre dışarıyı izledik.

''İyiki varsın'

Yanağımı hafifçe sıkarak ''Sende iyiki varsın fıstık'' dedi.

Boynumun ağrısıyla kalktığımda uyuya kaldığımı fark ettim. Saate baktım 02.53. Yatağımın üzerindeki yastığı ve yorganı aldım. Yastığı başının altına yorganıda üstüne örttükten sonra bende kendi yatağıma geçtim. Yanımdaki çekmeceden fotoğraf albümünü alıp saatlerce ona bakarak ağladım. Gözlerimi açtığımda ikinci uyuya kalma şoku ile karşı karşıyaydım. Bu boynumun ağrısı 1 ay geçmez artık. Tuğra uyanmış aşağıya inmişti bile. Bende yataktan kalkıp aşağıya indim. Kahvaltı masası hazırdı. Yine hiç bişey yemiyerek açlık rekoru kırmıştım. Saatler ilerledikçe ev dahada çok kalabalıklaştı. Babamın iş arkadaşları, annemin arkadaşları, komşular. Artık zamanı gelmişti bile. Mezarlıktaydık. Çukur açılmıştı. Ama tabuttaki benim babam değildiki. Benim babam olamaz bırakmazdı o beni. Hem o sabah yine gazetesini almış okuyo olucak ben biliyorum. Şimdide arkamdan sarılıp şakaydı diycek. Olgun düşünemez hale gelmiştim. Annem krize girmiş arkada onu sakinleştirmeye çalışanlar vardı. Bense sadece bakıyodum. Sadece olanları izliyodum. Üzeri örtüldü babamın. Toprak oldu. Herkes tek tek başsağlığı dileyip gitti. Onlar için herşey bitti. Peki bizim için benim için herşey daha yeni başlıyodu. Mezar taşında yazan isme doya doya baktım SİNAN SAYGIN...

Bu bölümü tam 3 kez yazdım ve 3 kez silindi 4. kez yazıyorum. Sanırım bi problem var wattpadde. İnatla yazdım ve sonunda. Umarım beğenirsiniz gerçekten inanılmaz uğraştım. Yorum yapmayı unutmayın düşünce ve fikirleriniz önemli. Ve tabiki voteleriniz çok değerli. Lütfen esirgemeyin. Sizi seviyorum :)

Hayat Buz GibiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin