Olanların üzerinden 1 hafta geçmişti. Dile kolay. Sahi hayatımın en kötü günlerini mi geçirdim yoksa bunlar daha başlangıç mı emin değilim. Ama kendime çok büyük bir söz verdim. Güçlü olucam. Ne olursa olsun yıkılmıycam. Akacak bir damla göz yaşım kalmadı hepsi bu hafta tükendi.
Bir haftanın sonunda tekrar okul kapısının önündeyim. Müdürün odasında aldığım haber kulaklarımda yankılanıyordu. Derin bir nefesle beraber okula girdim. Beni tanıyan herkes yanıma geldi.
Dersleri dinlemediğim için sıkılmamıştımda. Ders zilleri, tenefüs zilleri ard arda çalıyordu sanki.
Beynimde yankılanan "Esin kalk artık. Esin kalksana" sesleri uykumu kesmeye çalışsada uyumakta ısrarcıydım.
Kolumun dürtülmesiyle beraber gözlerimi açıp yanımdaki Tuğra'ya sana hayırdır bakışımı attıktan sonra içimden küçük bi küfür savurdum.
"Kızım bi saattir seni çağırıyorum ne uykucuymuşsun."
"Ne var Tuğra ne" Çokta kibarımdır.
"Öğle arasındaydık ama sayende yarısı bitti hadi kantine inelim."
Merdivenlerden zıplayarak inen Tuğra'yı gördükçe kimlere kaldık Yarabbim diye yakındım.
Ben bişeyler alıyım sen otur diyince kantindeki her zamanki yerimize oturdum. Karşı masadaki tiplere gözüm takılmıştı. Okulda daha önce onları hiç görmemiştim. Bu hafta gelmiş olmalılar. Ortada oturan siyah deri ceketli çocuk birden bana doğru döndü. Gözgöze gelince hemen kafamı çevirdim. Çirkin şey.
"İşte tostun ve çayın."
"Teşekkür ederim. Tuğra şu karşıdakiler kim?"
"Onlar okula yeni geldiler. 2 tanesi bizim sınıfta kafanı hiç kaldırmadığın için görmedin."
Aman neyse ne ya. Banane. Tostumu yemeye başladım. Zil çalınca tostun kalanını ağzıma tıkarak ayağa kalktım. Tuğranın sessizce çüş demesini duymadım değil tabi. Sınıfa girince o çocuğu gördüm. İnanmıyorum bu mu bizim sınıfta olan. Yerime oturup başımı sıraya koyunca arkamdan bi ses duydum.
"Çok büyükmüş"
Kime dedi acaba. Büyük olan ne? Banamı dedin demek için arkamı döndüm.
"Pardon" Tek kaşımı kaldırarak aynen böyle dedim.
"Ağzın diyorum çok büyükmüş."
Oha ya oha. Benimi izliyodu bu hayvan. Bide sırıtıyo. Boşuna hayvan demiyorum öküz gibi vücudu var.
Hoca içeri girince önüme döndüm. Ders Tarihmi yok bunu kendime yapamam. Çantamı sıraya koyup yattım.
Omzumdaki acıyı hissetmemle kafamı çevirdim.
"Yuh delseydin o nasıl dürtmek ya."
"Kalk hadi kimse kalmadı sınıfta."
Çantamı omzuma takıp sınıftan çıktım.
"Esin"
"Hıı"
"Eve gitme seni bi yere götürücem"
"Olmaz"
"Olur olur anneni aradım ben zaten."
Bi sarı civcive bindik. Tuğra şoföre yolu tarif etti.
"Nereye gidiyoruz?"
"Bekle"
Bi parkın önünde inmiştik. Burası çok güzeldi. Daha önce hiç görmedim. Süs havuzları çocuk parkları ve mükemmel çiçek kokusuyla tek kelimeyle büyüleyici. Banklardan birine oturup sadece parka bakıyodum. Babamda beni böyle sallardı. Gözlerimin dolmasına izin vermemeliydim. Ben daha fazla ağlamıycam. Tuğranın omzuna başımı koyup öylece çocuklara baktım.
"Ben pamukşeker alıp geliyorum." diyince kafamı tekrar yukarı kaldırdım. Gözlerimi kapattım ve çiçek kokusunu içime çekmeye başladım. Rahatlatıyodu beni. Buraya daha sık gelmeliyim. Burnuma sigara kokusu gelene kadar gayet mutluydum. Kaşlarımı çatarak karşımdaki hayvana baktım.
Bu hayvan o hayvan. Hayvana bak ya ağzında sigara bide suratıma üflüyo terbiyesiz. Arkadan birisi "Kaan hadi gel abi" diyince hayvanımızın adını öğrenmiş oldum.
"Vay vay vay ayı prensesimizde burdaymış" diyip gitti.
O bana ne dedi? Bana sadece babam prenses derdi. Sen kimsin bana prenses diyosun ki. Ayı prensesmiş. Yok ya. Hayvan. Tuğra pamukşekeri önüme uzatınca yerimden kalktım.
"Gidelim."
"Noldu ya daha gez..."
"Gidelim dedim sanaaa!" bağırdım. Ben Tuğraya ilk kez bağırdım. Sinirlerim bozuldu. Başım dönüyodu. Tuğra bi sarı civciv çevirince bindik. Sustum. Sadece sustum ve kendime kızdım. Ona neden cevap verememiştim. Sakin ol sakin ol. 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10. Hay bune ya. Sakinleştiriyomuş. Beni sinir ediyo. Eve gelince Tuğraya teşekkür edip indim. Eve gelmek istesede tek kalmak istediğimi söyleyerek yolladım. Kapıya vurmadan açmışlardı zaten. Odama çıkıp üstüme rahat bişeyler giydim. Yatağıma uzanıp uyumaya çalıştım. Ama nafile zaten okulda yeteri kadar uyumuştum.
O hayvanın yüzünden sinirlerim bozuldu. Tamam kaslı saçları çok güzel gözlerinin mavisini gökyüzü kıskanıcak şekilde bile olsa o bi hayvandı. Ama o beklesin. Bana bulaşmamalıydı. Babamla olan fotoğrafımı alıp sıkıca sarıldım. Sinan Saygın'ın kızıyım ben. Biliyorum onun kalbi hep benimle.
Ne Kaan nede bi başkası beni düşüremiycek. Ben hep kafam dik olucam. Telefonumu alıp biraz müzik dinlemeye başladım.
Fotoğrafı öpüp tekrar yerine bıraktım. Dahada güçlüyüm ben. Çok daha fazla.
Kısa bi geri dönüş bölümü. İlgi kesilmediyse eğer düzenli uzun bölümler gelicek. Vote ve yorumlarla destek verin. Teşekkürler.
