Pencereden sızan gün ışığı gözlerini rahatsız ettiğinde, Light Yagami zaten uyanmış, tavana bakarak düşünüyordu.
Dört gün önce okul bahçesinde bulduğu defterin sıradan bir defter olmadığını ve kendi elleri ile öldürdüğü iki kişinin olduğu anılar hala gözlerinin önünde bir perde gibi asılı duruyordu ve bunları düşündükçe midesi kalkıyordu.Düşüncelerini, annesinin alt kattaki mutfaktan gelen sesi bozarken doğruldu ve saçlarını düzeltti.
"Light! Uyandın mı?"
Yataktan kalkıp pijaması'nı çıkarırken, gözü masadaki siyah kaplı deftere takıldı ve son 3 gündür aklında olan o soruyu yine kendisine sordu:
"Eğer bu güce başka birisi sahip olsaydı, benim yapacağımı mı yapardı?"
Fısıldayarak sorduğu bu sorunun cevabı ise on yedi yaşındaki bir onur öğrencisi olan Light Yagami için tam bir muamma idi.
Kız kardeşi Sayu'nun seslenişi, düşüncelerini tekrar yarıda kesti ve okula geç kalacağını anlayarak acele ile okul üniformasını giyip, çantasını alarak mutfağa gitti.
"Günaydın anne. Günaydın Sayu."
Bir iskemle çekip kardeşinin yanına oturdu ve masadaki bir ekmeğe uzandı'
"Günaydın abi"
Kardeşinin ona karşı her zamanki şen şakrak sesi ile konuştuğunu duyunca Light ın içini nedensiz bir mutluluk sardı. Ama bu mutluluğu öldürdüğü o iki kişinin gözleri önüne gelen anıları bozdu
Sertçe omzunu dürten el olmasa midesi yine kalkabileceğini düşünüp rahatlayarak kız kardeşine baktı.
- "Abi! Beni dinliyor musun?"
- "Pardon, Sayu. Ne diyordun?"
- "Okula giderken beraber yürüyelim mi?"
- "Senin okulunun başlamasına daha bir saat yok muydu?" Kalkıp tabağını lavaboya koyar
- "Olsun. Zaten bugün erken gideceğim"
On beş dakika sonra kız kardeşi ile okul yolunu tutarken, içini nedensiz yere kaplayan mutluluğun bedenini tekrar esir aldığını hissetti Light.
- "Hey? Abi?"
Başını eğip okul üniforması ile yürüyen kız kardeşine baktı. Bu forma ona çok yakışıyordu.
- "Efendim Sayu?"
Sayu'nun sesi garip çıkmıştı. Sanki bir şey söyleyecek ama söylerse yanlış bir şey yapacakmış gibi çıkmıştı.
- "Geçen gün...sanırım üç gün önce, eve geldiğinde bir tuhaf'dın da. ve şey..."
Abi-kardeşin bakışmaları ve yollarını ayıran kavşağa gelmeleri bir oldu
- "Şey...acaba...İyimisin?"
Ligth Bu tek cümlelik soru karşısında diyecek hiç bir şey bulamadı
- "Bu da nerden çıktı Sayu? Şaka mı yapıyorsun?"
Kız kardeşinin yüzünde şaka yapar bir ifade'den çok endişeli bir ifade
vardı oysa
- "Hayır abi. Gayet ciddiyim. Üç gün önce, eve geldiğinde bir tuhaf'dın.
annem fark etmemiş olabilir ama ben ettim!"
Cümlenin sonunda sesini hafif yükseltene kadar, kız kardeşinin şaka
yaptığını sanan Light gülümsemeden edemedi
- "Benim için endişelenmen çok hoş. O gün yanıma şemsiye almadığım için
yağmura yakalandım. Sanırım bundan dolayı yüzümde garip bir ifade falan vardı"
Gerektiğinde yalan söylemek, başarılı olduğu bir çok şeyden yalnızca biriydi
- "Öyle mi diyorsun. O zaman boş yere endişelenmişim, kusura bakma"
Cümlesini abisine sarılarak bitirdi ve vedalaşıp, kendi okulunun yolunu tuttu
Nerdeyse 10 dakikadır yürüyen Light ın düşünceleri onu yine esir aldı
"Üç gün önce, Ölüm Defterini bulduğum zaman bu. Demek kendimi Sayu'ya bile açık etmişim o zaman"Bir kaç tanıdığına selam verirken okul bahçesine girdi
"Bu defteri kullandığım sürece, kendimi bu şekilde açık etmemeliyim. Yoksa
olmaması gereken bir şeylerin olduğunu anlarlar"
Durup çimenliğe, Ölüm Defterini ilk kez gördüğü yere baktı ve son üç gündür
kendisine sorduğu soruyu tekrar sordu:
"Eğer bu güce başka birisi sahip olsaydı, benim yapacağımı mı yapardı?"
Sınıfına girerken, ilk defa bir sorunun cevabını bilmek istemediğini anladı
***Bir gün...Bir gün bile değil...
Light hayatında bir çok değişik Japon efsanesi dinlemiş, ve bir sürü de doğa üstü yaratık duymuştu. Bunların arasında, boyama kitaplarından gördüğü
Totoro denen yaratık ve tapınak da ki heykellerde gördüğü Kitsune yani tilki
Tanrılar/Tanrıçalar da vardı. Büyüdükçe, bu yaratıklara olan inancı git gide yok olmuştu tabi ki de.
Ama on üç numaralı Tarot kartında gördüğü Shinigami denen yaratığın var olup olmadığını, bu on yedi yıllık ömründe, aklının ucundan dahi geçirmemişti.
Az önce yaşadığı şoku atlattıktan sonra, yatağında oturmuş, kapı komşularının
getirdiği elmalar dan yiyen, büyük siyah kanatlı Shinigami ye döndü
- "Gerçekten, elma yemeği bu kadar mı çok seviyorsun?"
Ses tonunun sert çıkıp çıkmadığı pek umrunda değildi. Gürültüyle elma yiyen Shinigami, sinirini bozmaya başlamıştı
Yatağında oturan Shinigami Light a döndü ve deforme olmuş vücuduna kıyasla gayet sakin ve temiz bir ses ile cevap verdi:
- "Benim için elma, sizin içkiniz ve sigaranız gibi. Hem insan dünyasının elmaları Shinigami dünyasının elmalarından çok daha...Ne deniyordu ona..."
Shinigami karşısındaki duvara bakıp düşünürken Light, masasının üstünde ki hasır kaseyi alıp mutfağa götürdü ve aynı hızla odasına girip kapıyı kapattı
Shinigami, ağzının kenarındaki elma suyunu silerken cümlesini bitirdi
- "Sulu! Sanırım sulu deniyordu. İnsan dünyasında kullanılan kelimeleri pek bilmiyorum ama sulu olması lazım herhalde"
Light televizyonu kapatıp, yarın ki okul için kitaplarını hazırlar iken,
Shinigami ye bir soru yöneltti
- "Shinigami- yani Ryuk?"
Söylediğine göre, bu Shinigami'nin kendi ismiydi. Shinigamilerin kendi isimlerinin olmasına az çok şaşırsa da bunu çok düşünmedi. Sonuçta her gün elma seven ve ömrünü almayacağını söyleyen bir Shinigami ile karşılaşmıyordu.
- "Benim bu defteri almak için seçilmediğimi söylemiştin. Yani eğer bu defteri başka biri bulsaydı, ne yaparsa yapsın, defterin onda kalmasına izin mi verecektin?"
- "Ben bu defteri söylediğim gibi, insan dünyasına bilerek ve canım sıkıldığı için düşürdüm. Yani beni eğlendireceği sürece, yapacağı şeye karışmazdım"
Cümlesini yataktan inerek bitiren Ryuk Light a baktı
- "Neden sordun ki?"
Kitaplarını toplayan Light, pijaması'nı giyerken, Ryuk a döndü
- "Yani eğer amacına ulaşmaz isen, defteri alacak kişiye ne yaparsın?"
Soruya soru ile cevap vermenin kaba olduğunu biliyordu ama o an Light ın hiç umurunda değildi. Bilmek istediği şeyler vardı.
- "Amacıma ulaşamaz isem den kastım, eğer sinirimi bozuyor ise-"
Ryuk sakine elini kemerinde ki deftere götürdü ve cümlesini bitirdi
- "Öldürürdüm"
Duyduğu şeyin etkisi ile Light aniden durdu ve Ryuk a bakmadan odasının
ışığını kapattı
- "Öldürürdün demek Ryuk"
Yatağına yatıp, gözlerini kapattı. Sadece o an için hiç bir şey düşünmek istemedi***
|Kısa bir 1. bölüm oldu biliyorum ;-;|
|Bu ilk bölümde olayların gidişatını falan anlattım yani bir çeşit
açıklama bölümü gibi bir şey oldu|
|İkinci bölümün daha hızlı gelmesi için oy verirsen çok sevinirim
bu arada ^^|~Sayonora!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
||Citrus|| LawLight Fanfiction
General FictionMerhaba! İlk önce bir kaç uyarı vermek istiyorum. Eğer başlık için bu yazıyı okuyorsan, zaten bu serinin ait olduğu animeyi ve konusunu biliyorsundur. İlk olarak daha çok animeye bağlı kalacağımı ve çok fazla olmasa da izlemeyenler için spoiler barı...