12- "sen benim ilk aşkımsın"

1.5K 134 92
                                    



(Jungkook)

Ellerine sıkı sıkı tutunurken, titreyen dizlerine yol olmuş, adımlarımızı sağlamlaştırırken gecenin karanlığına çektim onu. Liseli aşıklar gibi, gecenin bir yarısı onunla ara sokakları dolaşmak istedim. Üzerimizdeki takım elbise sanki okul üniformamızmış gibi, kravatlarımızı haylaz iki oğlan gibi gevşetmiş, bir aşkı gizli gizli yaşıyormuşuz gibi adımladım onunla izbe mahallelere doğru.

Bir elimde elleri, diğerinde bitmek üzere olan sigaram, soluyordum çiğ yağan geceye doğru. Öpmüştüm onu! Korkmadan, haykırarak sevdiğimi söylemiştim. Sevdiğim kadar sevildiğimi duyurmuştu bana. Yorulmuştu benimle savaşmaktan, kovalanmaktan. Onu en savunmasız anında yakalamıştım belki bilmiyorum ama beni kabul etmişti dünyasına..

Bu zamana kadar kapı eşiğine oturmuş, en azından kapısını açıp bir tebessüm etmesini beklerken, içeriye davet etmişti beni. Şimdi bir misafir değil, ev sahibiydim belki.. Bilmiyordum. Her şey hem çok hızlı gelişmişti, hem de çok bekletmişti.

Ona başından beri vurgundum. Ona öfkeliyken de, ne halt yediğimi anlamaya çalışırken de yüreğimdeki yangının kokusu burnumu sızlatıyordu. O sabah, onun güzelliğini fark ettiğim andan bu yana meftun olmuştum. Daha önce nerelerdeydim, böyle biriyle aynı evrende yaşamayı hak edecek kadar ne sevap işlemiştim, hep bunları sorguladım durdum. En nihayetinde sorularımın sebebini buldum, cevabımı aldım.

Onu sevecektim, öpecektim, ihtiyacı olsun olmasın hep saracak, değişmemesi uğruna yalvaracağım saçlarını okşayacaktım. Ona, başkalarının çok gördüklerini, hakettiklerini verecektim. Benimle beraber tamamlanan yanı, onunla beraber bir anlam kazanan yanım kavuşmuştu şimdi. Hiç kimseler ayıramazdı bizi.

Bizden başka..

Bu, düşünmek dahi istemediğim nihai sondu. Ancak şartlar değişmişti değil mi? Biz kabullenmiştik. Böyleyken bu sona razı gelmek aptallık olmaz mıydı? Sonuçta öpmüştüm onu! İnanabiliyor musunuz? Gerçekten öpmüştüm hem de! Seviyorum demişti! İnsan sevdiği insandan ayrılmak ister mi yolun sonuna geldik diye.. İstemezdi tabii.

Gitmez o benden... Hem bırakmam ki. Bırakamam. Bir kere değdi o göz gülümsemesi gözlerime, uykulu sesini işittim, gülüşünü öptüm, kokusunu çektim içime.. Bırakamam o son geldi diye...

Biziz bu hikayenin yazarı. Son yok bu yolun sonunda, uçsuz bucaksız bir yol serdim ayaklarının dibine. Hem de engebesiz, pürüzsüz bir yol bu. Yorulursa yaslanır, taşırım ben onu. Yeter ki durmak istemesin. Durursa anlar, sona geldik sanar..

Avuçlarımın arasında gevşeyen parmaklarını sıkı sıkı sardım zihnimdeki savaşa karşı gelir gibi. Acıyla inleyen sesini duyduğumda, gerçekliğime döndüm bir anda korkarak.

"Jimin,"

Telaşla ellerini ellerim arasına alıp, karşısına dikildim. Kaşlarını çatmış, meraklı, kızarıklığı geçmiş şişkin gözleriyle gözlerime bakarken yutkundum. Önce kaşlarının arasından öptüm, sonra yüzünü avuçlarım arasına alıp fısıldadım.

"Beni bırakmayacaksın değil mi? Oyundan değil, gerçekten öptün beni, gerçekten sevdiğini söyledin değil mi?"

"Jungkook.."

Fısıldadı dudaklarımın üzerine, sanki bir gerçeği saklamak ister gibi yumdu gözlerini, uzaklaşıyor muydu benden? Ne yapmalı, ne demeliydim şimdi?

las vegas • jikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin