› yakınlaşma

57.7K 3.6K 4.4K
                                    

Başımı sıkıntıyla elime yasladım ve bana bakmakta olan garsona çevirdim bakışlarımı. Herkes siparişini vermişti, ben ise kararsızdım. Ama artık bir karar vermem gerektiğinin bilincinde "Çikolatalı pasta alayım ben o zaman." dedim. Benim yaşlarımdaki garson kız dediğimi elindeki ufak not defterine yazdı ve gülümseyip uzaklaştı.


Tüm takım ve antrenör ilk defa sahalardan uzakta bir araya gelmiştik ama herkes kendi kafasındaydı. Ortam eğlenceliydi fakat ben ikide bir etrafa bakıyor ayağına antrenöre bakmaktan kendimi alamıyordum. Yine gömlek giymişti, tahminimce sportif giyimi sadece antrenman yaptırırken tercih ediyordu. Saçlarını hafif düzene sokmuştu ve bu hâli ona çok yakışmıştı. Hepimiz masada karşı karşıya oturmuştuk, o ise masanın başındaki sandalyeye oturmuştu.

Geldiğimiz mekân güzel bir yerdi. Ferah kafenin içi açık mavi ve beyaz renklerden oluşuyordu. Yer ve tavan bunun aksine griydi, duvarlarda kocaman camlar vardı. Yapay ağaçlar konulduğundan dolayı manzara güzel gözüküyordu.

Siparişlerimiz geldiğinde iştahım da açılmıştı. Çikolataya bayılırdım, çikolatalı pastaya da bayılırdım. Dudaklarımı iştahla yalayıp çatalımı kullanarak büyük bir lokma koydum ağzıma. Sağ tarafımda hissettiğim ağırlıkla anında oraya bakarken bana bakan birisini göremedim. Antrenör, sipariş ettiği filtre kahveyi içiyor ve ifadesiz gözlerle etrafa bakıyordu.

Bir iç çekip önümdeki pastaya döndüm. Lezzetli pastadan çikolataya bulanmış bir lokma daha aldım. Dudağıma bulaşan çikolatayı dilimle temizlediğim sırada yine aynı ağırlığı hissediyordum, lakin bu sefer de bakarsam dikkat çekebilir düşüncesiyle başımı pastamdan kaldırmadım.

Yarım saatin sonunda ettiğimiz siparişlerimizi yemiş, ortalıktaki eğlence havası biraz olsun dinmişti. Bu yüzden antrenör masada biraz öne eğilip "Bugün neden toplandık biliyorsunuz. Ligdeki çerez takımları yendik ama asıl zorluk yeni başlıyor. Yakında art arda yapacağımız maçlar küçük takımlarla olmayacak ve bir eksiklik var takımımızda. Bir yanlış." dedi ciddiyetle. Herkes çıt çıkarmadan onu dinliyordu.

"Celal sen defans oyuncususun ama topa şut atışların gayet iyi. Takımda zaten defans var ama golcümüz az. Yarınki antrenmanda seni golcü olarak deneyeceğim."

Celal başını sallarken üstümüzde göz gezdirdi yavaşça. "Sinan seni de sağ bek olarak deneyelim bir. Arda'yla arada değişim yapıp sola da geçebilirsin, ona karar veririz." İkisi de başıyla onaylarken birkaç değiliklikten daha bahsetti. Ardından "Bu ara biraz daha sıkı çalışacağız, formunuzu tam oturtmamız gerek. Unutmayın, futbol hata kabul etmez." dedi. Herkesin gözü onda olduğu için rahatça bakabiliyordum ve şu an öylesine çekici gözüküyordu ki, dikkat çekmeyeceğini bilsem ağzımdan salya akmasına izin verecektim. Disiplinli ve ciddi tavrına her zaman sinir olduğumu düşünsem de içten içe etkileyici bulduğum bir gerçekti.

"Kaptan, yarın seninle bunları ayarlayacağız. İkinci bir fikir her zaman iyi olur." dedi bana yönelik. Anında işime gelen teklifi başımla onayladım. Bana bir bakış daha atıp önüne döndü. "İstediğinizi yapabilirsiniz." dedi sonunda, sınıfını serbest bırakan bir öğretmen gibi. Herkes kafasına göre takılırken o da geriye yaslandı ve gömleğinin yakalarını düzeltti. Ardından sıcak gelmiş olacak ki mekân, kollarını da birkaç kere katladı. Özensiz olmasına rağmen çok güzel durmuştu.

Ona bakarken hissettiğim şeylerin varlığıyla yutkundum. Aramızda bir çekim vardı, buna emindim. Buna yemin dahi edebilirdim ama tekrar ona bağlanıp aynı şeyleri yaşamak istemiyordum. Elbette o zamanla şu an bir değildi, durumlar bir değildi bir kere fakat umut çok zehirliydi. Çok tehlikeliydi.

Antrenör [b×b]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin