DAVETSİZ.

56 2 0
                                        

Gece boyu küçük evimin penceresinde oturmuştum.Uykuya ihitiyacımda yoktu zaten.Ölümsüz hayatımda,sonsuz düşüncelerle boğuşuyordum. Tüm kanatlılar benim peşimdeydi çok güçlüydüm, bu evrendeki herşeyden daha güçlü.İyi kanatlılar ve kötü kanatlılar arasındaki savaşta,benim bir tanecik ailem iyilerin tarafındaydı.Tarafında olmaktan çok onların kral ve kraliçesiydi.Bu durumda bende onların bir tanecik prensesleri. Kehanete göre ben kurtuluştum,benim sevgili ailem bu savaşta sadece kendi yanlarında olup kötü kanatlıların canına okumamı istiyordu.Ben her zaman normal bi hayat istemiştim doğup,büyüyüp,ölen fani insanlar gibi olmak istemiştim.Sonunda kaçtım.Biliyordum ki heryerde beni arıyorlardı.Gücümü hiçbirşekilde kolay kolay kullanmıyordum normal bi liseye gitmeye bile başlamıştım kimseyle konuşmuyor görünmez olmaya çabalıyordum.Ancak görünmez olmaktan çok dahada ilgi çekmiştim.
İnsanların aklında ''Kim bu kız'' sorusunu uyandırmıştım sanırım yada farklı şeyler. 

Daha fazla düşünmeyi bir kenara bırakıp dolabımın karşısına geçtim.Güneş doğmuştu hazırlanıp okula gitmeliydim.üstümdekileri çıkarıp aynanın karşısına geçtim.Devasa kanatlarımı açtım.GRİ OLMUŞLARDI. Kanatlar varlığın tarafına göre renk değiştirirdi iyilerin siyah,kötülerin ise bir kar kadar beyaz olurdu.BEN İSE SADECE BİR KAÇAKTIM. Kanatların bile bunu anlamış gibi görünüyordu. Diğer kanatlılara göre kanatlarım devasa büyüklükteydi.Daha fazla incelemeyi bırakıp kanatlarımı geri kapattım.Gardrobumdan çıkardığım siyah pantolon ve siyah gömleği giydim.Gömleği pantolonun içine soktum. Siyah hırkamı giydikten sonra aynanın karşısına geçtim yüzüm diğer insanlara göre kat ve kat daha beyazdı tıpkı bir porselen bebek gibi.Savaşta kullanılacak bi oyuncak.Sarı-kumral arası saçlarım vardı mavi gözlerimle uyumluydular.Aynayı daha fazla bakmak istemediğimden siyah botlarımı giyip hızla evden çıktım ve okula doğru yürümeye başladım.

****
Okula geldiğimde her zamanki olduğu gibi hiç birşeyden haberi olmayan ergenlerle doluydu hiçbirini umursamadan donuk,hiçbir duygu göstermeyen yüz ifademle sınıfıma doğru ilerledim.Sınıfa girdiğimde kapının kenarındaki en öndeki sıraya oturdum arkalarda saklanma gibi takıntılarım yoktu;Kimse umrumda değildi.Sınıftan içeri giren bütün öğrencilerin gözü üstümdeydi hepsine boş bakışlar ile karşılık veriyordum.En sonunda derin bir 'Offf' çekip kafamı sıraya koydum sınıfta sesimi duymayanlar bile vardı.Ne kadar öyle olsada kimse yanıma yaklaşmıyordu yada yaklaşamıyordu.Öğretmenin içeri girdiğini duymuştum ancak yerimden kıpırdama tenezzülünü göstermemiştim. Öğretmenin bir an ismimi söylemesiyle kafamı kaldırıp alışkın olduğum boş bakışlarımdan gönderdim,gözlerinde siniri görüyordum.
''İçeriye öğretmen girdiğinin farkındasın değilmi,Mady?'' dedi.Sesindeki kinayeyi en aptal insan bile anlardı.Gözlerinin içine baktım ve çarpık bir şekilde güldüm
''Pardon,sanırım pek umrumda olmadı'' dedikten sonra kafamı tekrar sıraya koydum.Kadın hala konuşuyordu en sonunda zihninin içine girip ''SUS'' diye fısıldadım ilk önce şaşırdı sonra sınıfa geri döndü bende yarım kalan şekerlememe devam ettim.

Hissediyordum.Burdaydılar.Siyah kanatlılar... Öğle arasındaydık sınıf neredeyse boştu.Düşünmekten bu kadar zamanın ne ara geçtiğini anlamamıştım.Hızla sınıftan çıktım,koşar adımlarla bahçeye indim.Onlardan gelen enerjiyi alıyordum.Etrafıma baktım işte ordaydı.Yeşil gözleri,kumral saçları,tüm yakışıklılığıyla ordaydı. Tanrım ne düşünüyordum ben.Göz göze geldiğimizde dalga geçercesine gülümsedi.Gözlerine baktım çok ifadesizdi ancak yakıcı derecede yakışıklıydı.Aramızda neredeyse 30 Metre kadar vardı , bi ağaca yaslanmıştı.Kendimden emin bi şekilde yanına gittim.Tam gözlerine bakarak konuştum;
''Ne istiyorsun Marcus?''
Cevabım tam tahmin ettiğim gibiydi
''Benim güzel Mady'm seni almaya geldim.''
Eğer beni burdan götürmeye gelmişse,içimde biriktirdiğim tüm gücü kullanmaktan çekinmeyecektim.


Multimedia Mady :)

SİYAH KANATLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin