Karanlık

18 0 0
                                    

Karanlık. Gördüğüm tek şey karanlık. Zifiri bi karanlık. Elimden gelse güneş doğdurucam içime. Ama öylece ışıksız bir boşluğum. Boynumdan, bacaklarıma her tarafımda bi ağrı hissediyorum. Fena tutulmuşum. Ellerimi kaldırıp gözlerimi ovalamaya mecalim yok, ısrarla gözlerimi de açmıyorum. Neden bilmiyorum böyle daha iyi sanki ama gözlerimi açıp gün ışığını benliğime doldurmalıyım. Bir yandan içim hiç istemiyor aydınlığı.  Hem gözlerimi açsam ne içimdeki karanlık büyüyor alabildiğine. 

Ayaklarıma birşey sürtündüğünü hissediyorum , önce bi korkuyorum ama sonra Kartuş geliyor gözümün önüne. Ellerimi zor kaldırıyorum gözlerime, iyi bir ovuşturup açıyorum yavaş yavaş. Eve güneşliklerden az az ışık girmiş. Bu bile yetiyor gözlerimi acıtmaya. Bir kaç kırpıştırıp genleşiyorum yavaş yavaş. Ama öyle bir acı saplanıyor ki sırtıma bir tek "Siktir!" diyebilıyorum sadece.

Uzaktaki saat takıldı gözüme. Beynimin işe geç kaldığımı anlaması uzun zaman aldı. Bana göre yavaş, bedenime göre aşırı hızlı hareket ederek odama yürüdüm. Yürüdüm ama. Ama giremedim içeri.Görünmez duvarım hala önünde odanın. Adım atamadım, zorladım kendini ama adım atamadım. Yokluğuna alışamadım Aslı. Sen Gittikten sonra herkes, herşey öldü yavaş yavaş. Ne vardı beni böyle ortalıkta yapayalnız bırakacak. Ne? Ne? Ne? Bu acı ağzıma buruk bir tat bıraktı, bir de ruhuma  büyük bir acı. 

Bazen bir koku duyuyorum sanki, ama çok farklı bi koku. ne olduğunu açıklayamam ama rahatsız ediyor içimi. İlk günler sırf bu koku için saatlerce banyoda kaldım. Ama yok gitmiyo. Bende kaldı. Bu gerçek bir koku değil bu sensizliğin içimi çürütüşünün kokusu, sensizliğin delici kokusu bu. 

"Kapının ağzından içeri bakmayı kes korkak herif. Kalk. Kalksana lan." İç sesimle konuşmaya başlayalı baya oldu. Farklı biriymiş gibi ve varlığı beni mutlu ediyor.  Birilerine ihtiyacım var aslında ama birini hayatıma alacak yer yok. Acı büyün hayatımı kaplamış gibi. Gibisi fazla. Tam olarak öyle.Elllerim üşüdü. Yerler soğukmuş, aslında evin geneli soğuk. Soğuk acımı dindirecek gibi gelmişti bana oysa. Olmadı neyse artık birde sıcağı deneriz. 

Kalkmaya çalıştım, bir yandan da kalmaya... Ama kalktım. Aynanın karşısına geçip kendimi görmek istedim ama hazır değildim sanki. Neyse geçelim madem. Ayaklarımı sürüyerek banyoya yürüdüm. Aynanın karşısına geçtim. "Berbat berbat . Bune böyle? Saçlarımı ne zamandır taramıyorum acaba? Hele sakal bıyık, birbirine girmiş. İnsanların bakışlarına şaşmamak lazım, şu tip bak." en son o günden 1 gün sonra traş olmuştum. Sonrası malum zaten, gerekte duymadım hem. Tarak arayışına girdim. Dolabın kapağını açtım. Karşılaştığımsa felaketti. Onun tarağı ve üzerinde bir iki tel saçı. Elimi uzattım ama sanki günler sürdü. Elime aldım saç tellerini ve öylece baktım, kokladım bazen. Ağlamıyordum ama gözlerim bana ihanet etti sanki. Ağlıyordum aslında hemde sağanak gibi. Diyecek hiç birşey bırkamamıştı kader. Bana sadece ağlamak kaldı.

Gel MasalıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin