"Ben geldim Mike.. yine dayanamadım geldim.. O gün, gerçekten çok üzülmüştüm Mike.. gerçekten çok üzmüştün beni.. çok acıttın be wheeler.. hâlâ da acıtıyorsun.. yaşamıyor olmana rağmen hâlâ beni üzmeyi başarıyorsun..
Tebrikler Michael wheeler.. Hatırladın mı ilk tanışmamızı? 12 yaşımızdaydık daha.. keşke diyorum kendi kendime, keşke hiç tanışmasaydık. O zaman ne ben yanardım ne de sen.. ölümünün üstünden 2 yıl geçti Mike.. koskoca 2 yıl.. ve ben hâlâ inanamıyorum öldüğüne, inanmak istemiyorum.. saçlarını özledim wheeler.. kıvırcık yumuşacık saçların ile oynamayı özledim.. birbirimize korku hikayeleri anlattığımız o günleri özledim.. sen korkardın genelde, ben sana sarılırdım hep korkma diye.. Mike, çok korkuyorum.. hadi sarıl bana da geçsin tüm korkularım.. ölmenin vakti değildi Mike, sana gerçekten ihtiyacım var.. bari bir kere sarılsaydık.. neden beni kurtarmak için önüme geçtin..? Neden yaptın böyle bir şey..? Cevap versen keşke.. ama bu imkansız..
Seni seviyorum Mike.. keşke yanımda olsan.."Jane elindeki papatyaları Mike'ın mezarının üstüne yavaşça koyar.. ve Mike'ın mezarını eli ile yavaşça okşar.. gözlerinden akan yaşları silmek için elini çeker ve gözyaşlarını siler.. yavaşça kalkar genç kız, wheeler'ın mezarına bakar. Hafifçe gülümser, ve gözlerini kapatır. Artık güçlerini kullanınca göremiyordur ne yaptığını Mike'ın.. çantasını yerden alır ve arkasını döner, yavaş adımlar ile mezarlığın çıkış kapısına doğru yürür.
"Böyle olmamalıydı.."
Der kendi kendine Jane.
"Böyle olmamalıydık.."
Diye devam ettirir cümlesini.
"Siktiğim güçleri! Bi boka yaramazsınız!"
Der tekrardan kendi kendine.
Mezarlıktan çıkıp evine doğru yürümeye başlar genç kız, her bir adımında hatırlamaya başlar anılarını.. Mike ile el ele tutuşup bu kaldırımda yürüdüğü günleri.. bir bir hatırlamaya başlar her şeyi.
"Hayır.. yapma bunu bana.. yalvarırım.. tanrım lütfen.."
Genç kız hıçkırarak ağlamaya başlar, ayakları artık kendisini taşıyamaz hale gelir ve dizlerinin üstüne yere çöker.
Ellerini yere koyup ağlamaya başlar jane, her bir gözyaşında boğulmak istiyordur şu an. Ölmek veya her şeyi unutmak, ona iyi gelecek tek şey bu ikisinden biridir." ÖLMENİN ZAMANI MIYDI WHEELER! DEĞİLDİ! DEĞİLDİ MİKE! DEĞİLİDİ!"
Ağlamaktan gözleri kıpkırmızı olan genç kız bu seferde üvey demek istemediği babası Jim hopper için ağlamaya başlar.
Hayat genç kıza sevdiklerini kaybetmekten başka hiçbir şey vermemiştir.. önce annesini kaybetmişti jane, hayatında sadece bir kere gördüğü anesini kaybetti.. sonra da ona öz kızı gibi bakan, canından çok sevdiği babası hopper'ı kaybetti ve çok sevdiği sevgilisi Mike wheelerı kaybetti..
Herkes teker teker gitmişti..
Yanında sadece Max ve Will kalmıştı..
Jane koskoca dünyada kendini o kadar çok yalnız hissetmişti ki.. anlatamazdı.. değil kelimeler günler bile yetmezdi anlatmaya derdini, anlat anlat bitmezdi derdi..
"Dayanamıyorum artık.. yapamıyorum.. neden ölmedim ben! Neden! Neden onların yerine ben ölmedim..! Sadece.. neden.."
Tüm dünya durdu sanki bir anda, gökyüzü mü karardı yoksa gözleri mi anlayamadı genç kız. Başının dönmesi ile dengesini kaybedip oturduğu yerden düştü, burnundan akan kanları silmek istiyordu ama kolunu bile kaldıracak gücü yoktu. Tükenmişti, tüketmiştiler.
"Seni seviyorum Mike wheeler.."
Son cümlesini de söyledikten sonra gözleri yavaşça kapanmıştı genç kızın, ve gerisi karanlıktı. Tıpkı hayatı gibi kapkaranlıktı..
Ama bişey fark etti genç kız, hayatı daha da karanlıktı..
UZUN ZAMAN SONRA YENİDEN GELDİM, KİTAPLARI SİLDİĞİM İÇİN ÇOK ÜZGÜNÜM NEDEN SİLDİĞİMİ BENDE BİLMİYORUM.
BU KİTABI HEP YANIMDA OLAN
angel_mills'e ithafen yazıyorum🖤HEPİNİZİ SEVİYORUM
💜💜💜💜💜💜💜💜💜GÖRÜŞÜRÜZ..
BU ARADA SÖYLEMEYİ UNUTTUM MİKE ÖLMEDİ, Bİ SONRAKİ BÖLÜMDE ANLARSINIZ. GÖRÜŞÜRÜZ💗