WİLL'DEN..
20 dakikadır D&D oynuyoruz demeyi çok isterdim fakat oynamıyoruz, Mike'lar jane ve Max bodrumdan çıkar çıkmaz masadan kalkıp her zamanki gibi ilişkileri hakkında konuşmaya başladılar.
Neymiş Suzie Dustine trip atıyormuş muş, peh.
Onlar koltukta oturmuş sohbete çoktan dalmışlardı bile, bende sandalyede oturuyordum ve zarları fırlatıp duruyordum. Kafamı çevirip onlara baktım, onları tanımayan biri şu anda çok ciddi bişey konuştuklarını sanardı muhtemelen. Ama hayır, konuştukları şeylerin ciddiyet ile uzaktan yakından alakası yok.
Mike'a takıldı gözlerim, her zamanki yüz ifadesi vardı yüzünde. Kaşlarını hafif çatmış laftan lafa atlıyordu, çok net görüyorum şu an gözlerini.
Gözlerinin içi gülüyordu resmen, mavi gökyüzünden daha parlaktı şu an gözleri. Jane'i düşündüğü kesindi. Suzie'yi konuşurken bile onu düşünüyordu.
Gülümsedim, o kadar çok yakışıyorlar ki.. birbirleri için yaratılmışlar.. ve bu beni gerçekten çok mutlu ediyor..
Birden gözlerim kararmaya başladı, her yer simsiyah olmaya başladı. Sandalyeler,masa, koltuk, oyuncaklar.. her şey toz olup gitti, geriye sadece simsiyah bomboş bir alan kaldı. Burası baş aşağı dünya değildi, peki o zaman neresiydi?
Gözlerimin önüne bir görüntü geldi, Jane ve Max.. yolda yürüyorlardı ve, ve starcourtun oralardaydılar.
Mx. Anneni bulunca ne yapıcaz? Ne diyicez ona?
E. Ona her şeyi anlatıcaz
Mx. Anladım
Sessizce yürümeye devam ediyorlardı, ve bir anda o görüntü de silindi gözlerimin önünden. Başka bir görüntü geldi.
Bir kadın vardı, güzel bir kadındı. Jane'e benziyordu, hemde fazlasıyla benziyordu. Tabi ya! Bu kadın jane'in annesi!
Elindeki kalem ile masanın üstünde duran deftere bişeyler yazıyordu ve bir yandan da kendi kendine mırıldanıyordu, şöyle diyordu kendi kendine; taş, yanan kağıt, ıslak makas.
Bu gerçekten çok acayipti, önce brenner sonra terry ıves.. ne değişik..
"W. TAŞ! YANAN KAĞIT! ISLAK MAKAS!"
Kafamı masadan kaldırdığımda her şeyin rüya olduğunu anladım, tekrar görmüştüm o rüyaları..
Mike'lara döndüm, şaşkın bir şekilde bana bakıyorlardı.
M. İyi misin Will?
W. Evet, iyiyim..
M. Yine rüya mı gördün..?
İçimden bir ses bu sefer söylememem gerektiğini söylüyordu, zaten her şeyi Brenner'ın yaptığını düşünerek büyük bir hata yapıyorlardı. Bir hata daha yapmalarını sağlamaya gerek yoktu.
W. Hayır, ben kızlara bakayım..
M. Peki
Mike bişey demeden önüne döndü
M. Nerde kalmıştık?
D. Hediye tavsiyelerinde
M. Heh, doğru. Bak şimdi; kızlar genelde onları he..
Daha fazla katlanamayacağımı anladım ve hemen bodrumdan çıktım, salonda baktım. Kızlar yoktu, Nancy'nin odası hariç her odaya girdim. Hiçbir yerde yoklardı.
"İşte şimdi yandık"
Diye geçirdim içimden, ve hemen bodrumun kapısını sertçe açıp merdivenlerden indim.