Çok.. Çok kötü bir süreçten geçiyoruz. Neye sevinsem neye üzülsem bilemedim gerçekten. Durup durup ağlayasım geliyor. Neyse... Biraz kafam dağılsın dedim. İyi okumalar size de.
* * * *
-Annem çalıştığı için yıllarca Aera'nın annesi baktı bana.
-Yıllarca beraber oturduk beraber kalktık.
-Liseye kadar. Hatırlasana..
-İsterseniz sırayla gidelim. Yoongissi, Seoul'e geldiğinizde tanıdığınız ilk kişi de Aerassi olmuş oldu değil mi?
-Evet. Arkadaşlıklar kurdum ama Aera'dan öteye geçemedi kimse.
-Daha net hatırladığınız çocukluk anılarımız varsa onlardan alabilir miyim? Mesela 6 yaşlarında nasıldınız?
Ve Aera anlatmaya başladı.
* * * *
6 yaşında hayat iyice zorlaşmaya başlamıştı benim için. Artık net bir şekilde konuşabiliyorum, yine de anlaşılmıyordum.
-Onu giymek istemiyorum.
-Aera beni delirtme. Giy dedim.
Annem bana etek giydirmeye çalışıyordu. Neden kız olduğum için etek giymeliydim? Eminim bu soruyu anneme sorsam "Kız olduğun için değil ben istediğim için giymek zorundasın." derdi.
-Yooni benimle dalga geçiyor ama.
-Saçmalama Aera. Yoongi seninle niye dalga geçsin. Giy şunu.
-Banane.
-Şimdi çarpıcam ağzına bi tane. Kızım giy şunu. Belim koptu burda.
Annem beni dayakla tehdit ederdi. Fakat bir kere bile vurmamıştı bana. Bu yüzden umursamadım.
-Akşam babana söylemiyor muyum bak bakalım.
Işte şimdi beni yine zayıf noktamdan vurmuştu. Her kız çocuğu gibi, buna Yoongi de dahil, ben de babama düşkündüm.
-Tamam söyleme. Giycem.
Annem iğrenç bir renk olan pembe bir çorap ve sert bir kumaşı olan mavi bir etek giydirdi. Sonradan öğrendiğime göre o kumaşa kot diyorlarmış. Saçımı çeke çeke taradığında ki bence bilerek yapıyordu ağlamamak için kendimi zor tutmuştum. Annem eskiden böyle değildi. Belki de saçım uzadığı içindir. Hem sürekli "Saçın yemeğe giriyor Aera. Saçın önüne geliyor, öyle dolaşma Aera. Saçın kurumadan dışarı çıkamazsın Aera." diye beni azarlamıyor mu? Bence tüm sorun saçımda. Yoongi gibi kısa saçlı olmak istediğimi söylemem gerekti. Yoongi demişken, zile basılmıştı.
-Kalk geldiler.
Yoongi ile piano kursuna gitmeye başlamıştık. Tabi yine annem götürüyordu bizi. Yoongi'nin annesi gelir, Yoongi'yi bırakır daha sonra annem ikimizi birden alıp kursa götürürdü. Babam kursa gideceğimiz gün arabayı anneme bırakırdı. Hayatımın en adrenalinli dakikalarını yaşıyordum. Ardenalinin anlamı da heyecanlanmak gibi bir şeymiş. Bu kelime ile hava atmayı seviyordum.
-Aera nasılsın?
Yoongi bana sarılmayı severdi. Annesinin yanında bir şey yapamadığım için itmeyip, ben de sarıldım.
-İyiyim sen nasılsın?
-İyiyim.
Evet büyüklere özenip bu muhabbete girdiğimiz günü lanetliyordum. Birbirlerine nasıl olduklarını sormaları ve daha sonraki o sessizlik, buradan acınası görünüyordu. Büyüklere acıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
OUR TİME 🌟
Teen Fiction"Büyüyünce evlencez" Dediğimde belki 4 belki de 4 buçuk yaşındaydım. Yoongi ise: "Ben seninle evlenmem" Dediğinde, o da benimle aynı yaştaydı. Önce kafasına vurmuştum. O ağlarken kalkıp, yanından uzaklaşırken bir de tekme atmayı ihmal etmemiştim. Şi...