sorry pinkie

1.5K 118 95
                                    

Rainbow Dash, gözlerini loş bir odada açtı. Garip bir şekilde kan ve hayvan leşi kokuyordu. Büyük bir süpriz değildi aslında. Yerler kan olmuş, üstelik kan yarı kuru yarı sıvı olduğu için iğrenç görünüyordu. Rainbow, bütün bunları görünce panikledi. Kaçmaya çalıştı, ama nafile; bacakları metal halkalarla büyük bir metale bağlanmıştı. Gerçekten korkmuştu.

Sonra vıcık vıcık sesler duydu. Burada başka birisi de mi vardı? Görünüşe göre öyleydi. Evet bir pony ona doğru geliyordu. Kimdi bu? Pony biraz daha yaklaştı. Sonunda suratı göründü. Bu Pinkie Pie'dı. Rainbow Dash sakinleşmişti. Konuşmaya başladı:

-Ohh şükürler olsun bu sensin Pinkie. Beni burdan çıkarır mısın?

Pinkie Pie gülümsedi. Dostça değildi bu, biraz psikopatçaydı. En az yüzü kadar delirmiş sesiyle:

-Sen neden bahsediyorsun Dashie? Daha başlamadık bile.

Rainbow Dash yine panikledi:

-N-n-ne di-di-diyorsun s-s-sen Pinkie? Lütfen beni bu-bu-buradan kurtar. Bu şaka hiç k-ko-komik de-değil.

-Şaka yapan kim Dashie?

Pinkie, ölmüş bir hayvanın kafasındaki bıçağı çekip çıkardı. Dash'e yaklaştı ve sevimli işaretini herhangi bir acıma ya da iğrenme duygusu göstermeden kesti ve onu aldı. İşareti inceledi ve bir çeşit sevinç dansı yapmaya başladı. Hem dans ediyor hem de "İşte benim, işte beniiim!" diye bağırıyordu. O böyle keyifliydi ama Dash ağlıyordu. Kuşkusuz, canı çok yanıyordu ayrıca sevimli işaretini kaybetmişti. Pinkie, bıçağı yere fırlattı ve odanın diğer tarafına koşmaya başladı. Oda normalden daha uzundu, aynı bir koridor gibi ayrıca orada ışık yoktu. Bu yüzden Pinkie'nin gittiği yer görünmüyordu. Birkaç dakika geçti ve Pinkie elinde şurup gibi bir şeyle geri döndü. Şurubun kapağını açtı, bir şırınga alıp şurubu şırınganın içine çekti. Şırıngayı Dash'in bacağına batırdı ve şurubu enjekte etti. Dash'in gözleri yavaş yavaş kapandı.

Dash gözlerini açtığında karın bölgesi inanılmaz yanıyordu. Karnına baktı, olamaz! Karnındaki güzel mavi deri aşınmıştı iç organları görünüyordu. Acıyla bağırmaya başladı:

-Pinkie! Tamam kabul ediyorum bu muhteşem bir şakaydı, şimdi lütfen beni serbest bırak! Artık yeter!

-Ah Dashie, artık rüyadan uyan; bunlar şaka değil. Ayrıca prelüdº daha yeni bitti. Artık gerçek filme başlayabiliriz.

Pinkie, bu sefer dev gibi bir bıçak aldı ve Dash'e yaklaştı. Son yaklaşıyordu. Kaçış yoktu. Pinkie bıçağı Dash'in boynuna yerleştirdiği anda odanın kapısı kırıldı. Applejack'in sesi duyuldu:

-Kızlar, Pinkie burada!

Pinkie sinirli bir şekilde homurdandı:

-Davetsiz misafirler...

Yönünü kapıya doğru çevirdi. Aynı anda elindeki bıçağı sağa sola savurarak Applejack'in gözünü korkutmaya çalışıyordu. Applejack bağırdı:

-Kızlar, gidip yardım çağırın ben onu oyalarım!

Dışardakı toynak seslerinden de belli oluyordu, kızlar gidiyorlardı.

Applejack, Pinkie'yle biraz boğuştuktan sonra kızlar başka ponylerle dönmüşlerdi. Ponyler içeri akın etti ve Pinkie'yi yakaladılar. Onu dışarı çıkardılar. Ama hala bir eksik vardı, Dash ortada değildi. Sonra odanın öteki tarafından bir ses duyuldu:

-Bana yardım edin! Pinkie beni öldürmeye çalışıyor!

Ponyler sesin geldiği yere gittiler. İşte Dash oradaydı. Yelesi kan içinde, sevimli işareti kesilmiş, karnı yarılmış, yarı ayık yarı baygın bir halde.

Kilidin anahtarını buldular ve Dash'i kurtardılar. Ona sakinleştirici verdiler ve hastaneye kaldırıldı. Pinkie'ye gelince onun önce akıl sağlığı kontrol edilecek sonra da hapse atılacaktı. Bunun için ona deli kazağı giydirip hastaneye götürdüler.

Bütün bu hareketli saatlerden sonra Dash nihayet kendine gelebilmişti. Hala biraz baygın gibiydi. Olduğu yerde öylece yatarken ağzından birkaç sözcük döküldü:

-Üzgünüm Pinkie, başına bütün bu dertleri açtığım için üzgünüm...

Prelüd: Ses veya çalgı ile ilgili bir kompozisyona girişi sağlayan yazılı veya doğaçtan olan müzik parçası

prison ∇ my little ponyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin