Uykusuz geçen uzun bir geceden sonra sonunda güneş yine doğmuştu. Aslında doğup doğmadığından ben de pek emin değildim. Sonuçta burası yerin altındaydı ve -ne fayda sağlayacaksa- pencereleri yoktu. Saate bakarak öğrendim.
Eğer uyandıysak ve kendimize geldiysek şifremizin başına dönebilirdik. Dün geceden ilk cümleyi çözmüştüm. Burada yalnız değilsin diyordu. Peki ama bunun anlamı neydi? Burada görüldüğü gibi yalnızdım. Bunu yazan kişinin nesi vardı? Ayrıca, diyelim ki yalnız değildim; benim hakkımda bilgiye nereden erişmişti? Kafamda dönüp dolaşan sorular...
Kafamı toplamalıydım. Bunun ne demek olduğunu düşünmek için önümde zaten uzun bir zaman olacaktı. Geri kalan şifreyi çözmeliydim. Şifrede ne diyordu? Ah, evet
Zhj ih öyly üyocğk çcçzhjhojço. Zşlşl hbhl öycçaç rş öyüğüy hgshüağl uyo: 136908417
Yöntemimiz de iki ileri kaydırmaydı. İlk harfimiz "z"yi iki ileri kaydırıp "b"yi buldum. Güzel. İkinci harfimiz neydi? "h". İki ileri kaydırıp "i"yi buldum. Bir süre daha bunun üzerinde uğraştıktan sonra ikinci cümleyi de buldum:
"Bil ki sana yardım edebilirler."
Kim? Kim? Kim bana yardım edebilir? Gevezeliği bırakmalı ve bunu çözmeye devam etmeliyim. Belki de gerçekten bana yardım edeceklerdir.
Üçüncü cümle en uzun ve karışığı gibi görünüyordu. Son bölüme hoş geldin kurban. Ya çöz ya da öl. Üçüncü için ne kadar zaman harcadığımdan emin değildim ama sanırım iki üç saate yakın bir sürede bitirebilmiştim.
"Bunun için sadece şu sayıya ihtiyacın var: 136908417
Ne? Bu sayıya ne konuda ihtiyacım vardı? Sadece bir tanecik sayı mı kurtaracaktı beni? Çok saçma. Sonra düşününce aklıma geldi, saçma ama bir şekilde imkansız değil?
Belki beni yalnız bırakmayan "onlar", bu sayıyı söyleyince geleceklerdi. Denemeye değerdi.
Sayıları yavaşça söylemeye başladım:
"1"
Hafif bir esinti başladı.
"3"
Esinti az da olsa hızlandı.
"6"
Esinti daha çok hızlandı.
"9"
Esinti dediğimiz şey bildiğiniz sert rüzgara dönüştü.
"0"
Rüzgar gittikçe hızlanıyordu.
"8"
Artık rüzgardan çok,küçük bir kasırgaya dönüşmüştü.
"4"
Gözlerimi açamayacak kadar sert esmeye başlamıştı.
"1"
Artık gözlerimden yaşlar gelmeye başlamıştı. Ve işte son rakam:
"7"
Kasırga bir anda sona erdi. Parmaklıklar kırılmıştı. Yani normal bir şeydi. Böyle bir kasırgaya hangi demir dayanırdı ki? Ama buradan çıkmamın bu kadar kolay olması çok ironikti. Tam ayağa kalkacakken bir şey farkettim, toynaklarım gitmişti. Evet, gitmişti. Aynı şekilde sevimli işaretim de gitmişti. Karnım vahşice deşilmişti. Ne oluyordu burada? Sonra bir anda duvarda kanla yazılmış bir yazı belirdi. Beni ağlatmaya yetmişti:
"İlahi adalet"
...

ŞİMDİ OKUDUĞUN
prison ∇ my little pony
Fiksi Penggemarya pinkie, rainbow dash'i öldürmeye çalışırken yakalansaydı? ya tam onun kalbini yerinden sökecekken hapse atılsaydı? (Cupcakes Creepypasta'sının alternatif devamıdır.)