5. BOLUM: ONUN OGRETMESI

33 3 0
                                    

Onun öğretmesi yaklaşanı ulaştırmak, kaynaştırmaktır yürekte. Hasretleriyle kuruln hikâyeye taşıdı, buruk tebessümleriyle kaynaştırdı beni.            Annem, geçtiği şehirlerin peçesini indirir benim hiç fark etmediğim güzelliklerinden müstesna hatıralar taşırdı yüreğine.            Yeni mekânlar görmeye hem arzulu, hem de o mekânlara duyacağı bağlılığın vedalarla incineceğinden mustarip. Hem yeni dostlar, yeni muhabbetlerle hemhal olmaya gönüllü, hem gönlünün ayrılıklarla yaralanmasından gamzede olurdu. Ben vedalardan annem gibi incinmeyi, annem gibi hasretten inlemeyi bilmezdim.            Derken dört yıl kaldığımız ‘Ağlasun’, ömrümün hüzünlerine hasretlerine açılan bir tünel; kalbimi annemin kalbiyle donatan bir el oldu. O şehre girerken babama demiştim ki, “Ayrılırken dile gelse bize ne der bu şehir?” Annemi göstererek eklemiştim, “İlişmeyin ‘ağlasun’ der herhalde. Annem buruk bir gülümsemeyle katılmıştı babamla benim kaygısız gülüşümüze. Sonra babam, “Bize öyle der de, annene ne der acaba?” diyerek annemin çok sevdiği bir türküyü mırıldanmıştı: “Mihrican mı değdi gülün mü soldu- Gel ağlama, garip bülbül ağlama…” Ağlasun’da liseyi bitirmiştim. Bir dosta gönül bağlamanın, bir muhabbetten yara almanın, kanayıp da yaranın yerini bulamamanın, bir şehre ait olduğunu hissetmenin ne demek olduğunu Ağlasun’da öğrenmiştim.

KIRIK AYNALARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin