~ Başlangıçta ~

1.7K 73 34
                                    

Şöminenin başında cızırtayan, sıcak ateşin önünde sessiz ve usulca üstümde bir çift battaniye ile ağrıyan göz kapaklarımın kendini her ne kadar zorlayıcı bir şekilde kapanmaya itiraz etseler bile inadına uyumamaya çalışıyordum. Ki o sessizliği bozan şeyin cama bir baykuşun ağzında mektup ile gelmesiydi. Eğer mektubu açarsan sorun olacağını düşündüğüm için babama götürmeye karar verdim.
üst katta ki gıcırdayan merdivenlerden delicesine koşuyordum "ahh" takılıp düşmüştüm babam da o sırada sesimi duyup gelmişti bile.

-Hey! minik turtam iyi misin.
+Evet evet iyiyim bak ne geldi. (Yavaşça elimdeki kağıt parçasını babama verdim.)

O sırada babamın mutluluk çığlıklarına eşlik edemedim çünkü ne olduğunu anlamış değildim.

+Baba ney yazıyor orada bakabilir miyim?
+Sonunda Lia sonunda Hogwarts'a seçildin!
-N-ne! Ama nasıl olur, şimdi senin gibi bende mi büyü yapabileceğim. Hem bende mi Gryffindor'lu olacağım baba!
+Binan konusunda yamılabilirsin tatlım. Buna sen veya ben karar veremiyoruz maalesef ama sana inanıyorum ki nereye seçilirsen seçil harikalar yaratıcaksın. Uyusan iyi olur yarın erkenden eşyalarını almaya gideceğiz.

Babama bakıp başımı hızlıca aşağı yukarı salladım. Daha sonra koşa koşa odama çıkıp uyumaya başladım. O kadar heyecanlıydım ki babamın bana masal okumasını unutmuş kendimi en güzel ve yaratıcılığımın somutlaşmış olan yerine dalmaya yol aldım yani rüyalara daldım.

Ne ara sabah oldu gerçekten farkında dahi değildim yüzümde ki mutluluk pahabiçilemezdi. Babamın deyişi ile şuan bulunduğumuz yer Diagon Yolu  olduğunu söyledi.
+Vay canına burası çok güzel baba şimdi almamız gereken ne kaldı?
-Asanı alacağız. Gel bakalım.
+Baba ben senin asandan istiyorum onu alabilir miyiz.
-Asa, yine aynı şekilde seçmen şapka gibi kendin seçemiyorsun asalar da seni seçer ve seninde kendine has ve özel bir asan olacaktır merak etme.
+Peki asayı nereden alacağız?
-Ollivander'dan tabiki de.

Babam kolunda ki saatine baktı ve biraz acele etmemiz gerektiğini yoksa trene geç kalabileceğimizi söyledi. Ve o sırada Ollivander denilen yere gelmiştik.
Bana verilen asaların hepsini deniyordum ama hiçbiri beni istemiyordu üç dört belki beş tane asa denedim ama istemediler.

-Dur bakalım, bu al bunu dene şimdi de.

Elimde ki asayı yavaşça salladım ve diğerleri gibi değildi sanki bu bu beni istiyordu ve çok mutlu olmuştum.

-Ejderha kalp ipi çekirdekli, on dört inçlik ve hafif esnek esnekliğe sahip kızılcık ağacı. İşte bu tam sana göre değil mi.
+Evet öyle oldu.

Kapıdan içeri uzun beyazımsı sarı saçlı bir adam girdi yanında da kendisinin kopyası olan bir çocuk vardı. Adam ile babam birbirlerine sinirli sinirli bakıyordu, sanki birbirlerini sevmeyen hatta nefret eden düşman gibiydi. Adam bana doğru yaklaşıp şunları dedi;

-Merhaba Bayan Black sizi uzun zamandır görmüyordum. Görmeyeli baya büyümüşsün.

Olanları idrak etmeye çalışıyordum. Bu adam kim ve beni nereden tanıyor veya babamı bizi beynim allak bullak olmuştu bile. Adama hiçbir şey demedim yanında ki çocuk ukala ukala sırıtarak bana bakıyordu. Kaşlarımı hafif de olsa çattım bende ona sinirli bir biçimde bakmaya başladım. Babam adama;

-Lucius gel şuraya. (diyerek sağ eliyle kenera doğru çekti.)

Bende bu sarı ukala ile aynı yerde kalmıştım.

-Demek Lia sensin,Ben Malfoy Draco Malfoy.

elini uzattı ama sıkmak istemedim, biraz baktım ve elini çekmişti bile.

Riddle x BlackHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin