Kafka'yı Yaşamak

1.9K 65 19
                                    

Yalnızlık...

Hava çok soğuk ve ellerim üşüyor. Bu üşümenin sebebi soğuk hava mı? Yoksa hastalığımın daha da ilerlemiş olması mı? Tanrım, öksürmekten rahat nefes alamıyor, Milena'ya bir iki satır bile yazamıyorum. Güç ver bana lütfen...

Ne kadar da kötü görünüyorum. Babam şu an burada olsaydı bu halimi görse yine bana bir böcekmişim gibi bakardı. Ya Milena? Beni böyle görseydi yine de sever miydi? Beni bırakmayan bu düşünceler, her zamanki gibi aklımın bir yerlerinde gezip duruyorlar, tıpkı ateş böcekleri gibi bir yanıp bir sönüyor, kafamın içinde gürültü yapıyorlar...

Kar yağıyor yavaş yavaş, sanki her kar tanesi yere düştüğünde birbirine çarpıp bir melodi yaratıyor muşçasına. Buğulanmış camı parmaklarımla sildiğimde ne kadar da güzel görünüyorlar.

Günlerden Pazar. Old Town Meydanı, şu an bembeyazdır. Sevgililer astronomik saatin altında buluşuyorlar mıdır yine? Kuklaların hareket etmesi, ortalığın şenlik havasına bürünmesi için saatin bir an önce çabucak geçmesini sabırsızlıkla bekleyip ama aynı zamanda da zaman geçmesin, dursun, sevdiğim yanımda olsun düşüncesiyle bekliyorlar mıdır? Tıpkı benim de Milena'mın mektuplarını beklediğim gibi. Bir çocuk gibi sabırsızlıkla...

Ah Milena! Ne olurdu burada olsaydın! Neden Prag'ta değilsin, neden yanımda değilsin ve neden benim değilsin? Burası seninle bambaşka bir yer olurdu inan. Bu soğuk, can yakıcı soğuk hava, yerini sıcak bahar meltemlerine bırakırdı. Seninle birlikte Charles Köprüsü üzerinde kar yağışını izlerken en sevdiğin şiiri fısıldardım kulağına. Üşürsen paltomu çıkarıp bırakırım omuzlarına. İtiraz edersin biliyorum, sende beni düşünüyorsun ama Milena bu hastalık yüzünden sende çok hassassın. Hastalığının ilerlemesine dayanamam. Canının yanmasına dayanamam. Kendine iyi bakmalısın. Benim gibi dünyayı boş vermiş karamsar bir adam, gibi olmamalısın. Hem seni sevenler var. Başta ben ve kocan Ernest. Ama şu bir gerçek ki ,"kimse seni benim kadar sevemez" Milena... Keşke yanımda olsan, "Franz yine karamsarlığa kapılıp üzme kendini, böyle düşünme lütfen", desen kızsan bana. Sonra sıkıca sarılsan...

O da ne? Pencerenin pervazına bir kuş konmuş. Milena'nın kalbime yolladığı bir haberi getirmiş olabilir mi bana? Ah ne kadar bencilim, kuşun ne kadar üşümüş olduğunu görmüyor ondan Milena'nın haberini bekliyorum. Zavallı kuşçuk!
Üstelik acıkmıştır da. Bu havada nasıl yiyecek bulur ki? Pencereyi açsam kaçar mı? Ya da içeriye girip yoldaş olur mu yalnızlığıma? Ama kendi karanlığımda kaybolmasına izin vermemeliyim zavallı kuşun. Onun uçup çok uzaklara gitmesi,
özgürlüğünü doyasıya yasaması lazım. Önce karnını doyurmalıyım...

Olamaz gitti! Kaçtı, o da terk etti beni. Onunla henüz hiçbir şey paylaşamamıştım oysa ki. Dertleşirdik belki. Anlatacağım çok şey vardı. Belki de Milena'yı görür ona benden haber götürürdü. Günlerdir değil mektup, iki satır bile yazamıyorum ona. Gücüm yok! Postaneye bile gidebileceğimi sanmıyorum. Belki, pencereyi açtığımda yüzüme esen rüzgar, Milena'nın kulağına onu ne kadar sevdiğimi söyler.
Saçlarını okşayıp bıraktığı nefesi bana geri getirir belki de.

Yine üşüyorum. Bu öksürük nöbetleri ne zaman geçecek? Biraz uyusam, eğer uyuyabilirsem, geçer mi ki? Hiçbir şey düşünmeden uyumak sadece uyumak istiyorum. Günlerce uyumak istiyorum. Milena'dan başkası girmesin rüyama.
Kabuslarım olmasınlar!

Geçen gece bir kuş olduğumu görmüştüm rüyamda. Uzaklara, çok uzaklara uçuyordum. Yaşamak istediğim başka bir dünyaya. Birden sol kanadımda derin bir acı hissettim. Kanıyordu! Vurulmuş muydum? Neden yaralıydım? Sonra olduğum yerde yere çakıldım ve sıçrayarak uyandım yatağımdan. Nefesim kesilmiş ve kalbim deli gibi çarpıyordu uyandığımda. Soluğum kesilmişti. Yarım saat kadar hiç kıpırdamadan kaskatı kesilmiş bir şekilde kaldım olduğum yerde. Kendime gelmeye, tekrar düşünmeye başladığımda gidişin geldi aklıma Milena. Seni görmemle tekrar kaybetmem aynı anda olmuştu. Sonra nedendir bilmiyorum daha bebekken, henüz çok masum ve günahsızken ölen erkek kardeşlerim geldi aklıma ve daha sonra babam. Yine babam! Bana bu kadar otoriter davranmasaydı, ondan bu kadar nefret ediyor olmasaydım, bu kadar baskı görmeseydim içime kapanık biri mi olurdum yine? Şu an nerede, nasıl bir hayat yaşıyor olabilirdim? Sevdiğim kadınla mutlu bir evlilik yapıp belki de şu an parkta atlıkarıncaya binmek için yarışırken kavga eden çocuklarımı kandırmak için onlara pamuk şekeri alıyor olabilirdim. Ama şu an yalnız, uykusuz, yorgun, karamsar ve hasta Kafka var burada.

Keşke Ottla yanımda olsaydı... Ah sevgili kız kardeşim! Yine dertleşirdik ara ara da gülerdik seninle. Beni en iyi o anlıyor, bir de Milena! Dostlarım neredesiniz? Max eğer düşüncelerimi okuyabilseydi "Franz, sen düşünmeden bir dakika bile duramaz mısın dostum? Aklından bu kadar şey geçerken , onca romanı, hikayeyi yazmakta hiç zorlanmadın mı? İnsan nereden başlasam nasıl yazsam diye düşünür durur, önce hangisini yazacağını sıraya koymaya çalışırken aklı karışır azizim, sen bir dâhisin." , diyerek sigarasını yakar kahkaha atardı.
Şu uykusuzluk ve öksürük başımda şiddetli ağrılara yol açıyor...

Uyusam, bir uyuya bilsem sonra uyansam bambaşka bir Kafka olsam. Mutlu Kafka! Mutluluk ve ben yan yana bile gelemezken sevdiklerime nasıl mutluluk verebilirim?

Üşüyorum... Bu kez titriyorum da. Şuracıkta biraz uyusam! Öksürüğüm de bir nebze olsun diner hem. Evet uyumalıyım bu sefer! Ortalık ne kadar sessiz ama sessizliğin bile bir sesi var. Aldığım nefesin, dışarıda esen rüzgarın, saatin tik taklarının, sobada yanan odunun çıtırtısının sesi bu...

Aman tanrım! Orada, karşı koltukta bacak bacak üzerine atmış oturan ve bana doğru bakan babam mı? Olamaz hayal görüyor olmalıyım. Piposunun dumanını yavaş yavaş havaya doğru üflerken ne kadar sinirli ve kibirli görünüyor.

Ottla mı o? Kime gülüyorsun öyle sevgili kız kardeşim? Kim bilir aklından ne muzurluklar geçiyor yine.

Annecim, benim alçak gönüllü, tıpkı bir kuş gibi ürkek, çekingen annecim, yine çok huzursuz görünüyorsun. Sana sarılmayı öyle çok özledim ki.

Ah Milena! Milenam. Sevgili Milena, uzaktan sevdiğim, hayallerimde yaşadığım, güzeller güzeli yegane aşkım. En sevdiğim şarkı çalıyor bak, bu dansı bana lütfeder misin?

Sevdiklerim sizleri yanımda görmek beni öylesine mutlu etti ki! Ne olur uyursam uyandığımda yine yanı başımda olun. Beni yalnız bırakmayın sakın. İşte şimdi mutluyum çok mutluyum! Dostum Max, bir gün öldüğümde arkamdan "Kafka çok mutluydu..."diye yaz. Bugünü anlat herkese. Mutluluk içinde huzur dolu bir uykuya, uzun bir uykuya daldığımı söyle onlara...

Tanrım o şiddetli öksürük krizi yine geldi. Durun geçer şimdi, biliyorum hep aniden gelir birden bire kesilir. Gitmeyin lütfen! Neredesiniz?

Nereye gitti hayallerim, sevdiklerim, çocukluğum, umudum, yıllarım?
Kayboldum!
Kendi içimde kendi karanlığımla baş başayım yine?
Yoruldum, tükendim, kayboldum ben!

Burcu Yılmaz

KAFKA'YI YAŞAMAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin