1

425 19 3
                                    

  İngiltere'de yapmış olduğum stajım beni her yönden zorlamış olsa da artık alışmıştım. Her zaman ki gibi o kasvetli güne uyanış, homurdanarak hazırlanma, geceden hazırlanan sandviçi çantaya atma ve hastaneye yola çıkış... rutin, sıkıntılı ve bolca stresli aynı günler. Oysa ne hayallerle gelmiştim buraya. Geldiğim zaman -sadece ilk aylarda yaptığım- sürekli gezeceğimi sanıp, yakışıklı İngiliz beyefendileriyle harika günler geçiririm zannediyordum. Bu günlerim çok uzun sürmedi. Çünkü yine aynı yüzleri görüp geldiğim bu farklı ülkeden çok bir şey göremeden gidecektim. Gerçi gitmekte istemiyordum ya orası ayrı bir konu. Hastanenin dönen kapısından içeri geçip yaklaşık 5 aydır düzenli kullandığım hemşire giyinme odasına ulaştım. Temiz üniformalarımı üzerime geçirip bu hafta çalışacağım kadın doğum katına geçtim.



...





Öğle arasında buradaki arkadaşlarımla gülerek yemek yerken ben de ayrıca yenidoğan güzeller güzeli bir bebekten bahsediyordum. Gerçekten o kadar güzeldi ki büyülenmiştim.'' insan böyle gördükçe anne olma hevesi daha da katlanıyor.'' deyip ağzıma yemeğimi aldım. Birbirine bakışan iki arkadaşım tebessümle bana dönüp, '' Alisa biz de geçenlerde bunu düşünmüştük. Anne olmak sana ne güzel yakışır. O güzel kıvrımlı kıçınla bebeğini taşıdığını hayal ettik'' deyiverdi. hepimiz kahkahalara gömülürken ben hafif utanır bir şekilde ''kıvrımlı bir kıçımla ha?'' diyerek arkadaşımı şakayla karışık ittim.'' ne ama gerçekten çok harikalar onlara sahip olmak için estetikçilere para bayılabilirim'' dediğinde gözümle abartma dercesine baktım. Telsiz dekimden gelen çağrıya gözlerimi devirip bakarken ağzıma son olacak olan lokmamı alıp ayağı kalktım. Arkadaşlarıma akşam görüşürüz deyip koşarak çağrı yerine gittim.



İşlerim bittiğinde bitkin bir şekilde giyinme odasına gittim. bahsetmiş olduğum o iki arkadaşım çoktan giyinmiş beni bekliyorlardı. '' Rose ve Liza ne hızlısınız öyle'' diye sitem ederken üzerime boğazlı kazağımı giyindim. İkisi de omuzlarını silktiğinde pantolonumu zıplayarak kalçamdan geçirmeye çalıştım. Üçümüzün de aklına öğlenki konuşma gelmiş olacak ki bu hareketimle birlikte kahkahalar içindeydik.

Sonunda gülüşmelerimiz bitince Rose bu akşam nereye gidiyoruz diye sorusunu yöneltti. Bilmem dercesine kafamı büktüm. Öyle yorgundum ki bir yere gitmek istemiyordum. Liza ben bugün gelemeyeceğim dediğinde ondan aldığım güçle ben de! Diye hemen söyledim. Çantalarımızı kollarımıza takıp hep birlikte odadan dışarı çıktık, hastane çıkışına doğru yöneldik. Rose peki demekle yetindi. Yorgun olduğumuzun empatisini kurarak üstelememişti. Görüşürüz deyip yanlarından ayrıldım. Hastaneye iki sokak arkasında kiraladığım evime doğru yürümeye başladım.



Akşam ne yiyeceğimi planlarken gözüme kestirdiğim markete girdim. Dolabımdaki eksiklerimi tamamlamayı düşünürken et reyonuna gidip istediğim etleri sipariş ettim. Markette garip bir telaş hakimdi. Etlerimi hazırlayan adama bunun sebebini sordum.''ah! hanımefendi az önce Henry Cavill buradaydı. Onun etkisini yaşıyor olmalılar.'' dedi ete keserini saplarken. Duyduğum isimle içimde fırtınalar koparken adama sadece öyle mi dercesine tebessüm etmekle kaldım. Fazla tepki vermemeliydim. Adam etimi bana uzattı. Eti sepetime atarken markette diğer reyonlara karıştım. İnsanların onunla ilgili fısıldaştıklarını duyabiliyordum. İçime sebepsizce dolan pişmanlıkla birlikte sepetime içecek birkaç abur cubur atarak kasaya ilerledim. Buraya gelme sebebim olan kişiyle az önce aynı yerde bulunmuştuk. Onun bastığı yerlere şimdi ben ayaklarımı basıyordum. Paramı ödeyip marketten dışarıya adımlarımı attığımda gökyüzüne doğru derin bir nefes alarak kendimi bastırmaya çalıştım. İlk defa onu görmeye bu kadar yaklaşmıştım. Onunla aynı ortamda bulunmamıza bu kadar heyecanlanmışsam görünce ne yapardım bilemiyordum. İçimdeki düşünceleri hiç geçirmemişim gibi evime doğru yol aldım. Evimi görünce içimi bir huzur kaplamıştı. Koltuğuma kendimi atıp ayaklarımı uzatmak o kadar istiyordum ki o aceleyle merdivenleri çıkıp evime girdim. Ama direk koltuğa atamamıştım kendimi maalesef. Aldıklarımı buzdolabına yerleştirdim. Geceliklerimi giyinmek için yatak odama doğru yol aldım telefonuma gelen bildirim sesiyle elime alıp ne olduğuna baktım.



hypnotized  // henry cavillHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin