"Tanrım! Sen de benim gördüğümü gördün mü Rose!" Liza ve Rose'un şaşkın bakışlarına doğru onlara yaklaşırken elim ayağım titriyordu. Ben ki ben Henry Cavill ile tanışmıştım. Ve tanışmakla kalmamış üstüne Henry Cavill'le birlikte hastaneye kadar yürümüştük. Kızların yanına ulaştığımda ardı ardına bir sürü soru cümleleriyle karşılaştım.
"Nasıl oldu bu kızım, mektubu evinde mi okudun ne yaptın serenat mı yaptın adamı dakika da yanına çekmişsin" Rose'un esprisine kahkaha patlattığımda Lisa kolumu cimcikleyerek " Her şeyi anlatıyorsun hemen!" Dedi ve beni hemşire odasına soktu. Kimsenin olmadığından emin olduğumda her şeyi birbir anlattım. Tüm hislerimle beraber.
"Ee nasıl bitirdiniz konuşmayı, girişe yakınlaşalım dedim Lisa'ya ama kızdı bana anın büyüsünü bozma dedi" sitem ederek söyleyen Rosa'yı Lisa koluyla itekledi.
"Numarasını aldın mı?" Lisa'nın sorduğu mantıklı soruyla kafamdan aşağı kaynar sular döküldü. Numaralarımızı almamıştık.
"Ay! Hayır. Almadım tabiki... bilmiyorum ama sanki almadığım daha iyi oldu gibime geliyor kızlar." Soru sorar gözlerle bana baktıklarında konuşmama devam ettim. "Ne bileyim hem aklıma bile gelmedi. Ben o an bütün odağımı kaybetmiştim ki. Ondan başkasını göremiyordum o an. Ondan başkasını düşünemedim." Derin bir iç çektim. "O gözleri gözlerime değdi. Kokusunu uzakta olsa kokladım. İçime çektim. Kızlar adam mükemmeldi. Ve çok nazikti." Derin bir üzüntüyle kızlara baktım. Sadece sustular. Devam etmemi istiyorlarmış gibilerdi. "Bir daha görüşür müyüz bilmiyorum ama onunda benimle görüşmek isteyeceğinden eminim. Kendim mi kuruyorum anlayamıyorum ama bir çekim vardı birbirimize karşı." Rose araya atıldı. "Kendin kurmuyorsun çünkü biz gözlerimizle gördük. Çok yakışıyordunuz bu bir ve gerçekten ikinizin arasında bir çekim vardı bunu bizde hissettik bu 2" lisaya karşı beni onayla dermişcesine onu dürttüğünde lisa kafasını salladı. "Peki ne dedi yani konuşmayı nasıl sonlandırdınız." Lisa meraklı bir ses tonuyla sorusunu yönelttiğinde derin bir iç çektim. "Teşekkür ettim bana eşlik ettiği için. O da önemli değil dedi. Köpeğinin kafasını okşarken Henry tekrar görüşürüz umarım dedi. Ben de umarım dedim. Ve sadece tebessümümü koyup hastaneye girdim." Gözlerim o kadar dolmuştu ki ağlamamak için kendimi zor tutuyordum. Yaşadıklarım bir rüya olmalıydı. "Bir daha tekrar nerede karşılaşacağız ki seninle..." sonlara doğru sesim titredi. Ve gözlerimden yaşlar aktı. Ve o sırada odaya sorumlumuz girdi. Gözlerimi bir hışımla hiçbir şey olmamış gibi sildim. Ve hepimiz ayağı kalktık.
"Kızlar! Hastalarınız sizleri bekliyor hadi hadi!" Hepimiz onaylarcasına kafamızı salladık. Hemen geliyoruz dedik. Kızlar üniformalarını giyinmişlerdi. Ben daha kıyafetlerimleydim. "Kızlar ben giyinip geliyorum siz gidin" dedim. Kızlar omzumu sırayla sıvazlayıp odadan dışarı çıktılar. Dolabımı açtım. Ve karşımdaki aynaya bakakaldım.*********
Henry Cavill ile tanışmamızın üzerinden 3 gün geçmişti. Ve ben tekrar hastanedeydim. Aklımdan onunla olan her bir sahneyi hatırlıyor dalıp dalıp gidiyordum. İlk gün bu hatırlamalarım tebessümlü bir şekilde oluyordu. Fakat son 2 gündür aklımdan çıkaramadığım her saniye boyunca üzgün bir şekilde duruyordum. Önümdeki hasta dosyasına bilgiler yazarken yine dalmış olmalıyım ki neşeli doktorumun beni dürtmesiyle kendime geldim. Kendisi benden birkaç yaş büyük asistan doktordu.
"Kusura bakmayın Bay Anthony" ne kusuru dercesine bir bakış attığında yüzüme o klasik tebessümlerimden kondurdum. Bir masa sandalyesi seçip yanıma geldi ve oturdu. "Son birkaç gündür çok dalgınsın Alisa" dedi. Ve önümdeki dosyayı alıp göz gezdirmeye başladı. Yine kusura bakmayınlı bir cümleye başlayacakken konuşmama izin vermeden devam etti. "Yoksa 2-3 ay sonra gideceksin beni bir daha göremeyecek misin diye mi üzülüyorsun?" Cümlesini bitirdi ve önce kafasını döndürdü sonra gözleriyle bana baktı. Tek kaşını havaya kaldırmıştı. Kalbimde ve aklımda inanın birisi olmasa bu harekete çoktan düşmüştüm. Ama dediği şeyin şokunu da yaşıyordum. Hayır seni değil onu bir daha göremeyeceğim için üzülüyordum. "Ne?" Dedim ve güldüm. "Hayır efendim yani evet efendim" dediğim şeyin saçmalığıyla ikimizde kahkaha attık. "Yani elbette stajım bittiği zaman burdaki çalıştığım bütün iyi insanları özleyeceğim. Hepiniz çok iyisiniz" deyiverdim. Güldü. Ama gözlerinde bir kırgınlık hissettim. Anthony doktor gerçekten işinin ehli olan bir asistandı. Onunla çalıştığım süre boyunca çok keyif aldım. Ayrıca çokta iyi bir arkadaştı. Yaşça yakın olmamız arkadaşlık kurmamıza yardım etmişti. Ve tabii meslek sebebiyle de yakınlığımız olmuştu. İngiltereyi gezmemi, öğrenmemi, geceleri eğlenmemi sağlayan birisiydi. Bir arkadaşlığımız olsa da resmiyetten kurtulamadığımız bir ilişkimiz vardı. Dalgınlığımı ve içimdeki sıkıntıyı anlamış olmalıydı ki nasıl olduğumu böyle sorarak öğrenmek istemişti. Dosyalara bakmaya devam eden Anthony'e "Anthony ben iyiyim teşekkür ederim." Dedim ve omzuna dokunarak oturduğum yerden kalktım. Yüzüme tebessüm kondurarak yapacağım işe koyulmak üzere hareket etmeye başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
hypnotized // henry cavill
Fiksi Penggemarbir rüyanın canlanışı gibisin, aklımda sürekli çalan bir senfoni... bana ne yaptığını anlatmanın bir yolu yok. ben çoktan senin kaderinle hipnotizeyim.