Jinwoo korkudan iğneyi kendisine batırmakta güçlük çekiyordu. Odaklanmak için gözlerini kapatıp bir süre rahatlamaya çalıştı. Bunun tek kurtuluş yolu olduğunu düşünerek kendini avutuyordu. En büyükleri olarak bunu denemek onun zorunluluğuydu.
Ama korkuyordu. Fikirlerinin ters tepmesinden korkuyordu.
Derin derin nefesler almaya başladı. Yapacaktı. Gözlerini açıp iğneyi tutan elini titrememesi için sıkarken laboratuvarın kapısı açıldı ve meslektaşı, yanında bir çocuk ile içeri girdi.
" Minho? "
Meslektaşı gözlüğünü düzeltip yanındaki korkmuş çocuğu Jinwoo'nun önüne itekledi.
" B-bu kim? "
Jinwoo oldukça genç görünen çocuğu incelerken Minho neşeli bir sesle yanıtladı.
" Yarım saat önce iki çocukla beraber gönderildi. Sanırım denek tarzı bir şey olarak. "
" De-denek mi? "
Jinwoo şaşkınlıkla önündeki çocuğa bakarken bir hata olduğunu sezmişti.. Denek yollamazlardı.. Kendileri zaten birer denekti.
" Kim söyledi? "
Jinwoo gözlerini kendisine boş boş bakan çocuktan ayırmadan sorunca Minho iç geçirdi.
" Bilmiyorum. Yarım saat önce kapının önünde bulduk. Hafıza kaybı gibi bir şey geçirmiş olmalılar. Hiçbir şey hatırlamıyorlar. Bu onların birer denek olduklarını kanıtlamaz mı? "
Jinwoo onaylar gibi başını salladı ama kafası karışmıştı.
" Minho-ah.. Onunla yalnız kalabilir miyiz? "
Minho tereddüt ederek meslektaşına baktı. Onu o çocukla yalnız bırakmak istemiyordu..
" Minho-ah. "
Jinwoo gözleriyle ona gitmesini işaret ederken Minho istemeyerek de olsa uzaklaştı. Yalnız kaldıklarında Jinwoo tişörtünün kenarlarıyla uğraşan çocuğu süzdü. Nedense Minho'nun dedikleri içine sinmemişti.
" Adın ne? "
Jinwoo eğilip sorduğunda çocuğun gözlerinden bir anlık perde geçtiğini gördü. Çocuk boş boş duvara bakarak düşündükten sonra başını eğdi.
" Hatırlamıyorum.. "
Jinwoo iç geçirip çocuğun tişörtünün yakalarının içlerini ve bileklerini incelemeye başladı. Bileğindeki künyeyi bulunca gülümseyerek okudu.
" Hanbin. Tanıştığımıza memnun oldum Hanbin. Ben de Jinwoo. "
Jinwoo küçüğünün omzunu patpatlarken Hanbin geri çekildi. Jinwoo bunu pek umursamadan az önce kendine vurmak üzere olduğu iğneyi Hanbin'e doğrulttu.
" Gerçekten hiç içime sinmiyor ama yapmak zorundayım. "
Iğneyi vurmak için yaklaştığında Hanbin bağırarak geri çekildi. Jinwoo kaşlarını çatıp Hanbin'in kolunu yakalayarak tekrar iğneyi yaklaştırdığında Hanbin bu sefer doğrudan iğneyi hedef alarak kolunu savurdu. Yukarı fırlayan iğne, tavandaki ampule çarparak kırıldı ve ampulü de kırdığından içinde bulunan sıvı, ampulün telindeki elektrik akımıyla buluştuğunda kıvılcımlar oluşturarak tavanda bir patlama yarattı. Jinwoo ve Hanbin gözlerini ardına kadar açmış bir şekilde olayı izlerken sıvının buharlaşmamış olan kısmı hafif bir yağmur gibi üzerlerine yağmaya başladı.
Tenlerine değen sıvıyla ikisi birden çığlık atarak yere yattıklarında kapının dışında bekleyen Mino içeri girdi ve dağılmış laboratuvarı gördü. Gözleri hemen Jinwoo'yu aramayı başladığında onu yerde yatarken buldu. Vücudunda sıvının değdiği yerler mor-sarı arası bir renk almış durumdaydı ve Hanbin de aynı şekilde mor-sarı izlerle yerde yatıyordu. İkisi de hırlayarak boş boş duvara bakıyorlardı.
Minho panikleyerek laboratuvar kapısının yanındaki acil durum alarmını çaldı ve koşarak hyungunun yandan gitti.
" Jinwoo-hyung! "
Hyungunu sarsarken aldığı tek cevap hırlama ve çığlıkla inleme arası seslerdi.
Diğer üç meslektaşı koşarak odaya girdiklerinde trans halinde olan iki beden, Jinwoo'nun başında onu sarsarak transtan çıkarmaya çalışan üçüncü beden ve dağılmış laboratuvarla karşılaştılar.
Bir tek MinWoo fici bile bulamayınca depresyona girdim ve kendim yazmaya başladım :3 İlk bölüm için biraz beklemelisiniz bunun kurgusunu filan tamamen oturtmam lazım çünkü kafamda, bunu ise tamamen sabırsızlığımdan yayınladım :( Hihi :3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Infection ( Winner / MinWoo Yaoi )
FanfictionHuu ilk MinWoo ficimize bir merhaba diyelim *-* ( Açıklamasını sonra yazacağım u.u )