Kelimeler beyninin içinde yankı yapıyordu adeta.
Gözlerinin karanlığı anıların bulanıklığına karıştı. Vücudunu hissedemiyordu, parmak uçları narkoz altındaymışçasına karıncalanmıştı.Gerçekten, neredeydi?
Basit sorularla başladı önce, basit sorular böyle durumlarda hep önce gelir,işe yarar.
Mesela...
Hangi yıldaydı?
Saat kaçtı?
İsmi neydi?Ve en son ne yaşamıştı?
Yaşadıklarının gerçek olduğuna inanmak istemeyebilirdi, eğer ne yaşadığını hatırlasaydı. Tabi, unutmak için önce hatırlamak gerekir. Rüyadan uyanırmışçasına silkelenmek, her şeyi unutmak isterdi,ama zihni o kadar bulanıktı ki algısı kendine ihanet ediyordu.
Belki bu bir hayaldi ve uyanınca evinde, yatağında olacaktı?
Kim bilir?Hayır, o evde olmak istemiyorum, dedi içinden.
Hayır ,artık olmaz.Evet, o evde olmak istemediğini ben de biliyorum,dedi bir ses.
Derin bir nefes aldı Flug, belki de zihninin bu kadar bulanık olması onun yüzündendi...
Hayır, dedi ses. Zihninin bulanık olması senin suçun, kendini yaptıklarınla cezanlandırmaktan vazgeç.
Sen kimsin,gerçekten, kimsin?
Gerçekten hiçbir şey hatırlamamak... Siz insanların zayıflığı beni keyiflendiriyor ve bir o kadar da sinirime dokunuyor.
Ne hatırlamam gerektiğini hatırlamıyorum?
O zaman bırak sana bu konuda yardımcı olayım doktor?
_____________________
_________
_Valizin tekerleği asfalt zeminde tıkır tıkır dönüyordu.Hava sisliydi ve yağmur yağacak gibi görünüyordu. Aslında yağmurun yağacağını havanın kokusundan belliydi ama yağmurdan çok rüzgarın varlığı genç pilot için daha önemliydi. Flug Slys, büyük pistin girişine adım attı.
Lisansını similasyon uçaklarında saatlerini harcayarak alan ve bu büyük metal canavarlara özel bir ilgisi olan Flug, gözde bir pilot olabilirdi.
Hani herkesin "Havalı, kahraman" gözüyle bakıp üniformasına çeşit çeşit madalyon taktığı, egosundan geçilmeyen ama aldığı övgülerin hepsini hak eden o müthiş pilotlardan olabilirdi Flug.İnanılmaz bir yeteneği vardı.
Ama Flug'ın ne egosu ne de sayısız madalyonu vardı.İnsanlara anlatacağı kahramanlık hikayeler de yoktu -bunun nedeni etrafında insan olmaması da olabilirdi- ve onun üniforması bile yoktu aslında.
Çünkü o kötüydü.
Kötü.
İlk annesi demişti bu kelimeyi ona.
Sırasıyla tekrar tekrar duymaya başlamıştı etrafından.
İnsan bir şeyi çok fazla duyunca alışıyor derler ya...
Alışma değildi bu.Zira bir inanı koşullar oluşturmuyordu.
Koşullar sadece onun kim olduğunu ortaya koyuyordu.Ve o kötüydü.
Şu herkesin korkuyla ve nefretle baktığı, üzerinde madalyon değil ceplerinde bir bıçakla veya şok cihazıyla gezen, dolandırıcılıkta bir numara, insan hayatına saygısı olmayan ah şu kötüler...Her hikayede kalbi kara karakterlerin olması tesadüf değildi.
Çünkü bu hayatın ta kendisiydi.Flug Slys kötü biriydi ve o yağmurlu gün, en az kendisi kadar kötü planları vardı.
_________________
Bayılttığı pilotu kokpitten uçağın kanadına doğru sürükledi.Sivil uçak piste yeni varmıştı ve maalesef ki pilotun, bu yabancıyla karşılaşması pek iyi sonuçlar doğurmamıştı.
Bir 109'un üstlerinden hızla geçtiğini gördü.Bugün, tek şansıydı.
Elindeki tek şans.
Yerinde olsa hava koşulları daha iyi bir güne denk gelmek isteyebilirdi, ama elinde değildi.
Flug, önünde duran uçağa heyecanla baktı.
Supermarine Spitfire Mark One B.
Yirmi yedi litre kapasiteli Merlin 3 motorlu.
Bir Spitfire 109'dan daha sert bir şekilde dönebilecek kapasitede bir sivil uçaktı.Güzel, dedi içinden.
Uçağa tırmanıp biraz dar olan kokpite girdi.İki tane daha 109 üstünden geçmişti.Gölgeliği indirip kontrolü eline aldı.Ayağıyla kontrol pedallarını buldu ve kumanda kolunu kavradı.
Sonunda kurtuluyorumdur belki bu bok çukurundan.
Saniyeler içinde pistten havalandı.Güçlü Merlin'in motor sesi havada yankı yapmıştı.Uçak arkasında siyah dumanlar bırakarak havada süzülüyordu.
Telsizden birkaç adamın sesini duyuyordu.
-Ses, ses... Deneme...Beni duyuyor musun Mavi Serçe?
-Duyuyorum Mavi bir.
-Ses ver Mavi iki, hava koşulları uçmak için uygun değil...
-Ses ver Mavi iki, tekrar ediyorum hava durumu uçuş için uygun değil.
Ama Mavi İki, artık kaçak bir uçaktı ve ses vermeye niyeti yoktu.
Bu saatten sonra geri dönemezdi zaten.
Tıpkı kaptanın dediği gibi, hava kapalıydı.Kısa bir süre sonra kara bir bulut tabakasının içinden geçti.Hava durumu beklediğinden de sıkıntılı çıkmıştı.Bu şekilde birkaç saat,belki de daha az dayanabildi.
Kendini bir anda beş yüz feet yükseklikte bulabilir ve bir tepeye çarpabilirdi.
Yavaş yavaş alçakdıkça cama vuran yağmur damlalarının şiddeti artıyordu.Hava sürati, saatte iki yüz milde kalakalmıştı.
Eğer bu durumda daha fazla havada kalırsam öleceğim, inmem gerek.
Altimetreyi takip etmeliyim, gerçi ne yazar?Hava gerçekten beklenenden daha kötü...
Kalbi çok hızlanmıştı. Görüşü kötü hava koşullarında en fazla birkaç metreye kadar dayanabilirdi.
Spit alçalırken Flug, nefesinin kesildiğini hissetti.Bir saniyelik bir süreyle karşısında duran şatoyu gördü.Sislerin arasında bütün gerçekliğiyle dikiliyordu karşısında. Çarpışmayı önlemek adında uçağın hızını kesmek için yana yatırsa da çok geçti artık.
Metalin tuğlalara ve kerpiçlere sürtünme sesi geldi kulağına.Gerisi karanlık.
___________
____
_Bölüm geç geldi arkadaşlar, bunun için kusura bakmayın.Şu sıralar derslerim çok yoğun ve fırsat bulamıyorum.Umarım daha çok fırsatım olur çünkü aklımda çok şey var yazacak.
Ayrıca sevgili Flug'ımı en sevdiğim uçakla uçurtmayı dört gözle bekliyordum,muradıma erdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Say Amen||[Paperhat]||
Fanfiction«Beni daha iyi bir şeytan yapıyorsun ve ben buna karşı çıkmak yerine hayatımı parmağında oynatmana izin veriyorum.» __________________ ____________ _______ ___ _ §[Flug Slys & Black Hat]§