Çok severlerdi birbirlerini...
Onların aşkı gözlerinden rahatlıkla okunacak kadar açıktı herkese. Herkes onlar söylemese de yapbozun uyumlu parçasının birbirleri olduğunu bilir, sevdalarına karşı hayranlıklarını gizleyemezlerdi.
Reyhan ve Akif aynı mahallede büyüyen iki ayrı ailenin göz bebekleri olarak kabul ettikleri, uğurlarında her şeylerini feda edebilecekleri çocuklarıydılar. Her aile kendi evladına da o kadar bağlılardı ki hepsi de kendi evlatlarının birbirlerindense daha iyilerine layık olduğunu savunur dururlardı.
Reyhan hiçbir zaman ailesine Akif hakkında bir şey söylemese de onun kalbinde yatan aslanın Akif olduğunu anlamamanın imkansızlığı aileyi günler geçtikçe paniğe sürüklüyordu.
İki aile de birbirlerinden hiç hazzetmeden geldikleri bu günleri kara günler olarak görüyorlardı.
Zar zor mahallenin araya girerek ikna ettikleri aileler adeta patlamaya hazır bomba gibiydiler. Sırf gençlerin gönülleri birbirinde diye ve mahallelinin aşıkları kavuşturma uğruna verdikleri mücadele karşısında yenik düşerek isteme ve söz törenini birlikte yapmışlardı. Fakat o gün dahi korkulan başa gelmiş, iki ailede bitmek bilmeyen eziyet dolu isteklerini artırdıkça birbirlerine girer halde bulmuşlardı kendilerini.
Bu anlarda herkes kötü etkilenirken Reyhan ve Akif'in tek dileği bir an önce evlenip aralarına girmeye çalışan dağların önüne geçebilmekti. Onlar için önemli olan mal mülk değil, sadece birbirlerine kavuşabilmekti.
Çok fazla ara uzatılmadan gürültü arasında belirlenen düğün zamanı gelip çatmıştı. Reyhan heyecanı boğazında hissederken kayınvalidesinin inadıyla direttiği kabarık prenses model beyaz gelinliğin içinde süzülüyordu.
Sabahtan beri iki aile arası her zaman olduğu gibi gerginken Reyhan'ın annesi Selvi Hanım, ağlıyordu. Kızının o zavallı Akif'in kollarında hiç olurken kayınvalidesinin kahrını çok çekeceğini düşünüyordu. Daha şimdiden kızının hiçbir arzusuna saygı duymayan o dedikoducu kadının şerrinden korkuyordu.
Reyhan, baştan aşağı saçları da dahil olmak üzere kayınvalidesinin dayatmalarıyla palyanço gelini andırırken bu görüntüsü umurunda değildi. Tek düşündüğü şey Akif'le oturacağı nikah masasında imzalarını atarak eline aile cüzdanını huzurla alabilmekti.
Huzurun olmadığını, olmayacağını biliyordu. Huzurda da gözü yoktu artık yeterki bir an önce evlenebilseydi...
Kapının önünde çalınan davulla zurnanın sesi, gerginliğinin şiddetiyle başını zonklatıyordu Reyhan'ın. Ne zaman biriyle göz göze gelse pişmanlıklardan söz edeceklerini veya sinir küpü hallerinin kontrolsüz bir şekilde etrafa sıçrayacağından korkuyordu. Bu nedenle gözlerini aynadaki parlak kahverengi gözlerine sabitlemişti.
Şu dünyadaki saçma gerginliğin içinde bulunan bahtsız bir gelin olarak düşündü kendisini. Aynanın yansımasındaki eski model saçına bakarken gözleri buğulandı, başını iki yana salladı.
"Şuna bak şuna... Koca götüyle millete çarpa çarpa nasıl da geliyor!" diyen annesine sıkıntıyla baktı. Muhtemelen kayınvalidesi Suzan Hanım'dan bahsediyordu.
"Akif?" dedi, heyecanla oturduğu sandalyeden kalkıp pencereye doğru adım attı.
"Dur kız! Rezil mi etcen bizi... Gelin kısmı camdan dünden meraklı gibi bakmaz öyle." dedi, Reyhan'ı uzaklaştırdı.
Reyhan'ın omuzları düşerken duyduğu kapı sesiyle kalbinin hızlanmasına engel olamadı. Akif ve ailesi kendisini almaya gelmişlerdi.
"Salona geç. Abin kuşağını bağlayacak."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Düğün Gecesi
Romanceİçerisinde yetişkin içerik bulunmaktadır. Birbirlerini çok seven Akif ve Reyhan'ın büyük aşklarına tüm mahalleli şahittir. Fakat onların aileleri birbirlerinin ailelerinden hiç hoşlanmadıkları gibi kendi evlatlarına daha iyilerini layık görmektedirl...