[ Sesini Daha Fazla Duymak.. ]

291 39 19
                                    

Gökyüzü uzun bir aradan sonra bulutların gözyaşlarını barındırmıyordu göğsünde. Sadece griliği ile güneşin biraz daha istirahat etmesine yardım eder gibilerdi bugün. Ve ben yağmuru sevip onların göz yaşlarını dinlemek istediğim için bencil biri sayılırdım.

Rüzgar sertliğine ve hızına aldanmadan, herkesi esiri altına almak isteyen bir güç gibi dolaşıyordu ortalıkta. Kapalı olan cama rağmen çıkardığı sesli ulumaları duymak mümkündü. O ne anlatmak istiyordu acaba gösterdiği çabaya rağmen bir şey anlamamaya devam edecek olan bizlere?

Gökyüzünün bize sunduğu tüm duyguları elimde tuttuğum kağıda aktarıp çıktım odadan. Haikuan salonda oturmuş kitap okuyordu. Benim geldiğimi görünce kapattı kitabı.

“ Ee nası gidiyor kurs?”

“ Normal?”

“ Geçen gün uzun bir aradan sonra senin ilk defa gerçek bir arkadaş edinme girişiminde olduğunu gördüm Yibo. Ve gururlu bir abiyim şuan.”

Bir süreliğine ağlama taklidi yapsada bunu beceremediğinin farkına varıp sustu. Ben de ne cevap vereceğimi bilemeden sustum bir süre. Kemancı bey ile sadece kurs süresi zarfınca görüşecektik belkide de kim bilir...

“ Bu arada cheng geliyormuş.”

“ Mira mı söyledi, ne zaman? ”

Cheng, Mira'nın kuzeniydi ve kendisi ile aramızın yakın olduğu söylenemezdi.

“ 2 gün sonra falan sanırım. Bu arada çıkıyorum ben birazdan. Buradaki arkadaşlarım ile buluşacağım haberin olsun.”

Ardından fazla oyalanmadan hazırlanıp çıktı evden. İçinde bulunduğum dört duvarı sessizlik kaplarken, ben bu sessizliği dinledim bir süre. Yapacak bir işim yoktu. Odaya çıkıp elime kemanı aldım ve çalışmaya başladım. O gün Xiao Zhan'ın bana gösterdiği her notayı ve sözü çok net bir şekilde hatırlıyordum. Bana öğrettiği her şey aklımdayken,  merak duygusu kapladı tüm zihnimi. O an, onun keman çalarken nasıl hissettiğini bilmek istedim. Kemanın onu mutlu eden yanını, hayatındaki yerini öğrenmek istedim. Nasıl kemana başladığını, çaldığı her enstrümanda ruhunu esir alan her duyguyu bilmek istedim. Onu öğrenmek istedim. O an yazacağım kitabın baş karakteri o olsun istedim.

Birkaç hafta öncesine kadar adını bile bilmediğim bu adama bir anda kendimi yakın hissetmem kendi benliğimi sorgulatıyordu bana. Kolay bir şekilde insalara ısınamayan ben, kısa sürede kendi açımdan yakın bir arkadaş edinmeyi garipsiyordum. Kötü anlamda değildi üstelik. Mutluydum onu tanıma fırsatına sahip olduğum için. Benim için yeni bir leylak açmıştı sanki yeryüzünde...

Çalan kapıyla irkildim bir anda. Tahmin ettiğim gibi Mira'ydı kapıdaki. Hızlıca içeri geçti. Dışarıda olan soğuk için kötü sözler mırıldandığı belliydi. Benim aksime soğuktan ve sonbahardan hiç hoşlanmazdı Mira.

“ Soğuk. Soğuk. Soğuk. Soğuk.”

Evin için de aynı şeyi tekrarlayıp hızlıca kalorifer tarafına yürüyen Mira, kıkırdamama sebep olmuştu.

“ Donuyorum burda. Sen gül hala. Nesini sevebiliyorsun bu mevsimin anlamıyorum.”

“Aç mısın? Ya da kahve yapayım mı sana?”

Bir anda geri gelen enerjisi ile gülümsedi.

“ Kahve çok iyi olur.”

Ben mutfağa ikimiz için kahve yapmak için giderken, Mira seslendi ardımdan.

“Prova için çalışacağımız yeri ayarladık. Enstrümanları da yerleştirmeye başladı bizimkiler.”

“Sizin adınıza çok sevindim güzelim.”

yizhan || Moondust Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin