Yorum yaparsaniz sevinirim orospu cocuklari neden yorum yapmiyorsunuz motivasyonum kaciyor sizin yuzunuzden😡😡
Akutagawa Ryuunosuke sonunda üniversite eğitimini tamamlayabilmek için büyük bir şehre gitmeyi ailesine kabul ettirebilmişti. Aşırı korumacı bir ailesi olduğundan dolayı bunu onlara kabul ettirmek zor olsa da sonunda buradaydı işte. Tokyo Üniversitesi. Küçüklüğünden beri hayalinde olan yer.
Aklı ailesinin sıkı sıkı tekrarladığı şeylerle doluydu. 'Kiminle arkadaş olacağını iyi seç', 'Sana iyi davranan her kişiyle arkadaş olma' , ' Herkese karşı dikkatli ol, özellikle de aynı odada kalacağın kişiye'. Bunları düşünerek yürürken kalacağı yurda vardığını farketti.
Kendisini Nakahara Chuuya olarak tanıtan kısa boylu, kızıl saçlı oda arkadaşı kötü birine benzemiyordu ama akutagawa yine de mesafesini korumayı tercih etti.
Şehre geleli sadece birkaç gün geçmesine rağmen Akutagawa senpaisine sonsuz bir güvenle bağlanmıştı bile. Çok iyi biriydi, etrafı öğrenmesine, yeni arkadaşlar bulmasına hatta aynı sınıfta olmamalarına rağmen derslerine bile yardım etmişti. "Kötü bir olmasının ihtimali yok" diye düşündü akutagawa. Onu tanrının bir lütfu olarak görmeye başladı. Hatta ondan hoşlanıyor bile olabilirdi. Fakat bu güzel günleri fazla uzun sürmedi.
Chuuya daha önceden birkaç kez onun da akutagawa gibi yokohamadan geldiğinden bahsetmişti. 'Dazai Osamu' olarak bahsettiği kişinin yardımı olmadan asla buralara gelemeyeceğini söylemişti. O olmasaydı kim bilir nerede nasıl yaşıyor olacaktı.
Akutagawa 'Dazai'yle ilk defa tanıştığında chuuyayla birlikte kampüsten çıkıyordu. Dazai son model güzel bir arabanın içinden inip chuuyaya el sallamıştı. Çok yakışıklı biriydi, Chuuya'ya içten ve tatlı bir şekilde gülümseyip yanlarına gelmişti. Akutagawa onun kendisine ne kadar soğuk bir ifadeyle baktığını farketmeden edemedi. Fakat umursamadı, yanlış görmüş olmalıydı. Bu hayatının en büyük hatası oldu.
İkinci karşılaşmalarında ise Chuuya ortalıkta değildi, bunun bir tesadüf olmadığı belliydi. Dazai birkaç dakika konuşabilirler mi diye sordu. Akutagawa reddetmedi, meraklanmıştı. Dazai ona derslerini, ailesini, buraya alışıp alışamadığını sordu. O soruyu sorana kadar gayet iyi ve samimi biri gibi görünmüştü.
"Peki ya chuuya nasıl, iyi bir oda arkadaşı mı?"
"Evet öyle, çok iyi birisi.""Öyle mi? İkiniz çok iyi anlaşıyorsunuz gibi görünüyor."
"Anlaşıyoruz...? Yani... benim gibi yeni gelen birinin senpaisiyle iyi anlaşması çok doğal, henüz pek fazla kişiyi tanımıyorum."
"Öyle mi...? Aranızdaki ilişki şu anki haliyle kalırsa çok memnun olurum."
Akutagawa son cümlesini söylerken dazainin ses tonunda olan değişimi fark etmeden edemedi, fakat dazai hızlıca eski tatlı haline dönmüştü. Ona derslerinde başarı diledikten sonra ayağa kalktı ve gitmek için izin istedi. Akutagawanın aklı çok karışmıştı.
Akşamüstüne doğru yurtta otururlarken, akutagawa chuuyayı şüphelendirmeden ona nasıl dazaiyi sorabileceğini düşünüyordu. Sonunda direk sormaya karar verdi.
"Şey... normalde başkalarının işine burnumu sokmayı sevmem ama merak ettim de.. Dazai-san'la çok yakın gibi görünüyorsunuz, birlikte misiniz?
"Ne!? Hayır tabii ki de değiliz, genç görünebilir ama aslında kendisi benden çok daha büyük ve abim sayılır. Sadece iyi anlaşıyoruz."
Bu sefer Chuuya'ya inanmak akutagawa için çok zordu. Son zamanlarda neredeyse tüm zamanını dazaiyle geçiriyordu. Birlikte olmadıkları zamanlarda bile ya dazaiyle mesajlaşıyor, ya da telefonda konuşuyorlardı. Dersler biter bitmez dazai onu kapıda bekliyor ve birlikte gidiyorlardı. Aralarında bir şey olmamasının imkanı yoktu. Akutagawa yine merakına yenik düştü ve bir akşam yine odalarında chuuya dazaiyle mesajlaşırken ona sormaya karar verdi.