8) Kaderde ne zaman öleceğimiz belli ise neden sadaka ömrü uzatıyor?
▪ Ömür değişmez. Bunu baştan iyi biline ki, daha iyi anlaşıla. Kaderde yazılıdır. Bizim ne yapacağımız, nasıl yaşayacağımız ezelden bilinmektedir. Sadaka ise ömrü uzatır bizim böyle bir durumda sebep aramamız normal değildir çünkü Allah’ı idrak edemediğimiz için onun ilmine öncelik, sonralık gibi bizi bağlayan zaman kayıtları ile yaklaşmamız gerekir. Bizim asıl amacımız var iken böyle noktalarda sonumuzu değiştirmeyecek olan bilgilere cevap aramamız pek akıllıca değildir. Halbuki nasıl yaşar akıbetimiz nasıl olacak gibi değiştirebileceğimiz iradeli yaşayıp sonumuzu iyiye çevirebilme gibi olanağımız var(dır)iken. Bizim ömrümüzün uzaması gayesinden öte ömrümüzü ne kadar ise o kadarının olabildiğince hayırlı amellerle doldurmak olmalıdır. Allah geçmişi şimdiki zamanın geleceği biliyor mu? Şüphesiz biliyor Allah senin önceden o sadakayı vereceğini biliyor ona göre ömrünü uzatıyor. sen bilemezsin ne kadar yaşayacağını ama hadisle sabit olduğu için buna inanıyoruz.
▪ Birde şu misal var. Misal senin 48 sene ömrün var sadaka verirsen 2 sene uzatılır. Allah senin önceden sadaka vereceğini bildiği için ömrünü 50 sene yapıyor.
▪ Kilit nokta şu Allah bizim ne yapacağımızı bildiği için kader önceden yazılmış! Tabii ki bu "Nasıl?" sorusuna cevaplar oluşturuyor, "Neden?" sorusuna da gelecek olur isek;
▪ Rabb’imiz sadaka ve yardımlaşa hususunda bizleri teşvik etmek için sebepler dairesinde böyle bir müjdede bulunuyor olabilir.
▪ Bir başka hadis-i şerifte “Sadaka belâyı defeder.” (Bkz. Tirmizî, Zekât, 28/664; Süyûtî, el-Câmiu’s-Sağîr, I, 108) buyruluyor. Bu belalardan biri de ölüme sebebiyet verecek bir durum ve belanın rıza-i ilahi ile ertelenmesiyle ölüm de o an gelmemiş olup, ertelenmiş, kişinin ömrü de uzamış olmaktadır.*1DİPNOT*1: Büyük alim ve veli İmamı Rabbani hazretleri kaza ve kader hakkında şöyle söz eder: Cebrâîl (aleyhisselâm), bir gün, Peygamberimize (s.a.v) gelip, ashaptan bir gencin, yarın sabâh, erkenden öleceğini haber verir. Peygamber efendimiz (s.a.v), bu gence acıyıp, huzûrlarına çağırırlar. Ona ne isteği olduğunu sorar: "Bir kız ile evlenmek ve bir de, tatlı isterim." der. Emir buyurup, ikisini de hemen hâzırlarlar. Genç, o gece, odasında âilesi ile oturmuş, tatlı yanlarında iken, kapıya bir fakîr gelir; "Açım, Allah rızâsı için bir şey verin!" der. Genç, tatlının hepsini, fakîre sadaka olarak verir. Sabâh olunca, Peygamberimiz (s.a.v), gencin ölüm haberini bekler. Uzun zemân, haber gelmeyince, birini gönderip sorar. Gencin sağ ve keyf yapmakta olduğunu söylerler. Hayret eder. O sırada, Cebrâîl (aleyhisselâm) gelir. Ona sorar. Cebrâîl (aleyhisselâm): "Ey Allah’ın Resulü o sözü edilen genç, dün akşam tatlıyı sadaka olarak verdi ve bu sebeple gelmekde olan belâ geri çevrildi. Şimdi, o genci öldürecek olan o yılanın, genç adamın yastığının altında ölü olduğunu göreceksiniz" der ve gencin yastığı altında, büyük bir yılanı ölü olarak bulurlar.
Kazâ, ya’nî Allahü teâlânın yaratacağı şeyler, iki kısımdır: (Kazâ-i mu’allak), (Kazâ-i mübrem). Birincisi, şarta bağlı olarak, yaratılacak şeyler demekdir ki, bunların yaratılma şekli değişebilir veyâ hiç yaratılmaz. İkincisi, şartsız, muhakkak yaratılacak demek olup, hiçbir sûretle değişmez, muhakkak yaratılır. Kaf sûresinin 29. âyetinde meâlen; "Benim katımda söz değiştirilmez" buyuruldu. Bu âyet-i kerîme, kazâ-i mübremi bildirmektedir. Kazâ-i mu’allak için de, Ra’d sûresinde; "Allah, dilediğini siler, dilediğini de sabit kılıp bırakır." meâlindeki, 39. âyet-i kerîme vardır.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İlahiyatçıları Ateist/Deist Yapan 27 Soru
Spiritualİnternette dolaşırken "İmam Hatiplileri Deist Yapan 27 Soru" diye yazılar gördüm. Bir profesörün makalesinin içindeki anket sorularının çeşitli sitelerde paylaşıldığını lâkin profesörün bu sebepleri sayarken ondan yahut herhangi diğer, medya, gündem...