Giriş

93 35 4
                                    


Merhaba! Ben Meyra. Meyra Genç. Soyadım? Soyadımı karıştırma ve sakın dalga geçeyim deme yoksa... Boşver. Kendimi tanıtacak olursam, 15 yaşındayım ve evde her zaman astarın elimde olmasını seviyorum. Türkiye'nin en prestijli markasının CEO'su babam oluyor ve bu girdiğim her yerde bana ayrıcalık sağlıyor. Eh, bundan sonra şımarık bir kız olduğumu söylememi beklersiniz sanırım ama zerre alakam yoktur. Yine de her istediğimin anında önüme gelmesini seviyorum. Kim sevmez ki, değil mi? Öyle değil mi?


Hayatta tek sevdiğim astarın elimde olması değil. Bazen hala bebekmişim gibi bilmemem gereken şeylerde minik yalanlarla geçiştirilmesini de sevmiyor değilim. Tatlı oluyor. Hele de inanmışım gibi yapınca. Evet, evet biliyorum bu gerçekten saçma bişey ama sevdiğiniz herşeyin mantıklı olmasına gerek yok sonuçta brokoli çorbasını seven şahsiyetler de var hayatta ki bu en mantıksızlarından. Ya da şöyle demeliyim: Bana göre en mantıksızlarından. Ve. Bende dünyadaki mantıksızların önde gideniyim. Sanırım bunu üst paragraflarda girdiğim saçma konularda da anlamışsındır. Neden mi? Şu an söyleyeceğim şey kulağa pek saçma gelmese de yazdıklarımı okuduktan sonra benimle alay edebilirsiniz. Tom Barron kadar profesyonelce olmasa da kendime göre senaryo yazmışlığım var. Gel gör ki sana söylediğim gibi eften püften şeyleri konu alan senaryolar. Okuduğun anda istifra -babamdan duyduğum ve yeni öğrendiğim kelime- edebileceğin şeyler.


Neyse. Oturup sana tüm mantıksızlıklarımdan bahsedersem sabah olacak. Belki sabah olması bir sineğin koluma konması kadar önemsiz çünkü...TATİL!


Bu da demek oluyor ki, olağanüstü-devasa-müthiş evimizde okula gitmeden film izleyip yardımcımızı (Sinem Abla) çileden çıkaracak derecede yatakları bozmam. Annem ve babama tatil olmadığı için bu günlerde ev bana kalıyor ve istediğim herşeyi yapabiliyorum. Hatta ve hatta normal insanların 7 yaşında yapmayı bıraktığı şeyleri bile. Ta ki annem gelip ince parmaklarını 'şık'latana kadar. Bu, 'yatağa' ya da 'ödevler' demek oluyor ve bunun ne anlama geldiğini evde bilmeyen yok. Belki de çoğumuz Almanların ne derece disiplinli olduğunu bildiği için annemin kurallarına uyuyorduk. (Annem Almandır da.) Ve genelde dediğini birkez daha tekrarlamak- daha doğrusu parmağını bir kez daha 'şık'latmak yerine manikürlü tırnağını gözüme sokarak bana odamı işaret ederdi. Bazen ona gıcık oluyorum...


"Annelere gıcık olunmaz! " işte bu da anneannemin bu durumlarda bana söylediği şey. Ne yazık ki bu sözün bana işlediğini sanmıyorum.


Ah, tabii ki. Köpeğim Arthur'un bahsetmezsem olmaz. Kendisi her anımda yanımda olur. Her ne kadar sulu diliyle yanağımı yalamasından hoşlanmasamda onu seviyorum. Belki Bayan Mia (annem ve gerçek ismi bu) 'dan bir tık, sadece minnacık bir tık kadar daha çok seviyor olabilirim. Bakın, aramızda kalsın! Sadece BİR tık. Zaten sizde benim yerimde olsaydınız aynı durumda olurdunuz. Hatta belki çoktan isyan edim evden kaçmış...


Tabii ki o kadar cesur değilim ve olabileceğimi sanmıyorum. Hatta bu maddeyi İmkânsızlıklar Listeme de yazmıştım:


Dünya'nın uzaylılar tarafından ele geçirilmesi.

Benim cesur olmam*

Annemin bir gün test çözmeden durmama izin vermesi.

2020'nin sorunsuz sona ermesi.

Liseden kurtulmak.

5. Dünya savaşının çıkması.

. ..

Diye sonsuza kadar ilerleyen bir liste. Elbette bazıları olabilecek, hatta olacak şeyler ama benim dünyamda sanki hiç sonlanmayacakmış gibiler. Bence sizde deneyin. Bu liste işe yarıyor.


Neyse. Sanırım beni bu kadar tanımak yeter. Bir dilek tutup gidiyorum:

Bir gün test çözmeden günü sonlandırmayı diliyorum... 

Kod Adı : MizahHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin