Ozan'ın şehirden uzak evine gelmiştik. Buraya daha önce hiç gelmemiştim.
Yaren duşa girip uyudu. Akşam korkudan uyuyamamış.
Kendime kahve yapıp koltuğa oturdum. Ozan'da kendine kahve yapıp geldi. Sanki ondan artık daha az nefret ediyordum. Yarım saat kadar konuşmadan birlikte oturduk.
"Irmak, özür dilerim sana bunları yaşattığım için ama mecburdum. Zamanı gelince bunları neden yaptığımı anlayacaksın. Ve bana hak vereceksin. Umarım."
"Bu ne demek? Neyden bahsediyorsun Ozan?"
"Bunlar bittikten sonra sen istemediğin sürece seni görmicem. Ama bunlar bitene kadar yanımda kal tamam mı? Lütfen."
"Ozan ne saçmalıyorsun hiç anlamıyorum."
Ne kadar diretsem de hiçbir şey söylemedi. Tam ağzını açmıştı ki kapı çaldı. Burayı kimse bilmezdi ki. Acaba Can mı gelmişti.
Ozan direkt kapının yanındaki çekmeceden silahını aldı ve kapıyı açtı. Gelen Can'dı. Yanında, Ufuk ve Fatih'te vardı.
"Can?"
"Yürü Irmak gidiyoruz."
"Irmak hiçbir yere gitmiyor."
"Öyle mi bir de bunu Irmak'a soralım."
"B-ben gelemem Can özür dilerim."
Can'ın gözlerinde ki yıkılış beni mahvetti.
"Neden Irmak? Bu adam aileni öldürdü ve sen hâlâ burda onunla mı kalmak istiyorsun? Delirdin mi sen!"
Can'ı kolundan çekip mutfağa götürdüm.
"Bak Can sana mantıksız gelebilir ama burda kalmam gerek. Hem benim senle gitmeme izin vermez, verse bile Yarensiz hiçbir yere gidemem ben. Ozan bugün bana bir şeyler söyledi çok garipti. Bu işte bir şeyler var Bunu öğrenmem gerek. Sen beni merak etme. Ozan bana bir şey yapmaz. Umursama hayatına devam et. Zaten daha tanışalı ne kadar oldu boşver beni."
"Tanışalı çok az zaman olmuş olabilir ama boşveremem. Nerden biliyorsun sana bir şey yapmayacağını? Belki de seni kandırıyor. Irmak, lütfen gel gidelim."
Çok sakindi ve bu beni korkutuyordu.
"Özür dilerim Can, gelemem. Zehra'ya onu çok sevdiğimi söyle tamam mı? Beni merak etmesin. Ben yokken sakın nazo içmesin. O anlar ne demek istediğimi."
Eskiden ailem Ozan'la sevgili olduğumuzu bilmediği zamanlar Zehra'yla şifreli mesajlaşırdık. 'Ben yokken sakın nazo içme.' Ozan'layım güvendeyim, beni merak etme demekti. Umarım unutmamıştır.
Can'la geri yanlarına döndük. Ufuk, Ozan'ı öldürecekmiş gibi bakıyordu. Can son kez bana baktı ve konuştu:
"Gidiyoruz."
"Abi ne demek gidiyoruz? Irmak bizimle gelmiyor mu?"
"Gelmiyor."
Gittiler. Onlar gidince bende odaya çekildim. Bulduğum bir kitabı okumaya başladım.
"Beni bırakmadığın için teşekkür ederim."
"Bunun seninle alakası yok Ozan. Dediklerine kafayı taktım, merak ettim. O yüzden gitmedim. Kendine bağlama."
"Olsun yine de kaldın."
Birkaç saat kitap okudum. Sonra Yaren geldi.
"Ozan abi olanları anlattı. Neden gitmedin abla delirdin mi sen benim için kalmana gerek yok."
"Burdan gidersek ikimiz beraber gideceğiz. Hem Ozan'ın sakladığı bir şeyler var onları öğrenmem gerek. Hadi gel senle yemek hazırlayalım."
Elimizde olan malzemelerle güzel bir sofra hazırladık.
"Ooo bu güzel kokularda ne?"
Gülümsedim. Sofraya oturduk. Birlikte yemeye başladık.
Bir süreliğine şöyle bir bakınca mutlu bir aile gibi gözüküyorduk. Ozan, Yaren'i sinir edecek şeyler yapıyordu. İkisini gülerek izledim. Sonra Ozan elimi tuttu.
"Aynı eski günlerde ki gibi hatırladınız mı? Sizi kahvaltıya götürürdüm. Ben Yaren'i sinir ederdim sende bizi gülerek izlerdin."
"Evet, hatırladım." diyip elimi çektim.
Hafiften Ozan'a baktım yüzü düşmüştü. Üzüldüm biraz ama belli etmedim.
yarın falan yb gelir dedim ama neredeyse hemen ardından attım kwmdlskdld
bugünlük bu kadar yeter belkiii bir şeyler yazarsam atarım
kitabın konusu falan değişti farkındayım bu bölümden sonra Can'ı pek görmeyebilirizz