Ayaz ile konuştuktan sonra annemin odasına yöneldim ve şu an kapısının önündeydim.Derin bir nefes alıp kapıyı tıklattım biraz bekledikten sonra içeriye girdim.Annem önünde kağıtlarla uğraşıyordu.Odaya girince bakışlarını bana çevirdi sonra gülümseyerek
"Tatlım hoş geldin.Seni görmeye fırsatım olmuyordu iyi ki geldin."
Doğru diyordu uzun zamandır görüşmüyorduk.Onu her gördüğümde bir şeylerle meşgul oluyordu ya da boş gördüğüm zamanlar ise dinlenmesini istiyordum ve duyacaklarım için kendimi hazır hissetmiyordum.
Ona kırgındım bir haftadır konuşmuyorduk bile ama üstüne de gitmek istemiyordum çünkü neler oluyor bilmiyordum.Bilsem belki de kırılmazdım.Bunları düşünmeyi bir kenara bırakarak gözlerinin içine baktım.
"Evet,uzun zamandır konuşmuyoruz.Ben de bana söylemen gereken şeyler olduğunu düşündüm."
bu sözlerim üzerine bana bakarak somurttu.
"Ne duymak istediğini tahmin edebiliyorum ama hayır kızım söylemek istemiyorum."
bu sefer ben somurttum
"Neden anne? Bana güvenmiyor musun,anlattıkların dışarı sızar diye mi korkuyorsun?"
"Saçma sapan şeyler söyleme"
"Saçmaladığımı mı düşünüyorsun? Ben sormasam bana hiçbir şey anlatmıyorsun anne.Şimdi de anlatana kadar burada oturacağım."
bu yaptığımı saygısızlık olarak algılayabilirsiniz ama şunu da unutmayın bazı şeyler zorlamadan olmuyor.Normalde olsam kızar ve giderdim ama şu an bunun yeri ve zamanı değil o yüzden annem bana her şeyi anlatana kadar burada duracaktım.Çok beklememe gerek kalmadan annem konuştu.
"Çok inatçı birisin.Evet son zamanlar hiçbir şey yerinde gitmiyor.Bugün gelecek olan okullardan birinde birkaç öğrenci cadılarla iş birliği yapmış.Hemen müdahele edildi ama o kadar az öğrenci olduğunu düşünmüyoruz.Okuldan atılan öğrenciler de hiçbir şey söylemiyor.Anlayacağın durumlar biraz karışık.Sana bunu söylemek ve söylememek arasında kaldım.Sen de bildiğine göre dikkatli ol.Arkadaşlarına söyleyeceğine eminim onlara güveniyorum bunda sorun görmüyorum.Neyse sen de arkadaşların da dikkatli olun."
"Peki okuldaki diğer kişilere söylemeyi düşünüyor musun?"
"Hayır çünkü karmaşa çıksın istemiyorum.Okulda ki çoğu öğretmen de bilmiyor.Ayrıca birkaç okulda da cadılar çıktı bu bizim okulumuzda da olabileceği anlamına geliyor.Kimse hakkında kesin düşünme ama dikkatli ol."
Kafamı anladım dercesine salladım.Annem haklıydı herkes bu bilgiyi öğrense bilmeden birbirlerini yargılarlardı ayrıca önlemlerimi sıkı tutmalıydım çünkü dışardan bakınca müdürün kızına yakın olmak müdüre ve fikirlerine yakın olmak anlamına geliyordu.Annem ile bu konularda çok sohbet etmezdim.Ne kadar bilmek istesem de o sadece bir kısmını anlatırdı.Duymayı istediğim şeylerden sadece bir kısmını cevapladığı için tekrar konuşmayı başlattım.
"Peki cadılar ve sıradanlarla durumlar nasıl?"
Annem nefesini sesli bir şekilde verdikten sonra
"Demek ki bu bilgiler küçük hanıma yetmemiş.Onlarla da durumlar kötü kızım.Sıradanlar ve cadılar bu okullarda kalan büyücüleri öldürmeyi nesillerini akıllarını karıştıracak kimse olmayacak şekilde devam ettitmeyi düşünüyorlar.Biraz karışık oldu gibi,yani bizleri öldürdükten sonra herkes cadı olacak ve cadılık kötü olarak anılmıyacak.Sıradanlarla da uyumlu bir şekilde yaşayacaklar.Planları bu şekilde.Bunu da içimize sızan kişiler notlar ile bize söylediler.Bir karar vermemizi istiyorlar ya savaş ya da bizi kontrol altına almak istiyorlar.Kontrol etmelerinin onlara göre anlamı köleliktir."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DOLUNAY
FantasíaBen, sıradanların korktuğu, öldürmek istediği büyücüyüm. Sıradanlar bizlerden korktuğu için her an savaş olabileceğini düşünerek dikkatli hareket ederiz.Ve her dolunay bir araya gelerek birliğimizi hatırlar ve hatırlatırız. Bu dolunay da aynısı...