Bölüm 1 - Firar

358 27 7
                                    

yarı tanrı Zhan ve şeytan kral Yibo hakkında küçük bir hikaye 

oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen (‾◡◝)

"Babacığım!! Ben evlenmek istemiyorum. Lütfen anlayın. Dünyayı keşfetmek istiyorum ve özgürce yaşamak. Beni basitçe bağlamayın. "

Bu sözler sadece saçma ifadelerdi, Zhan'ın asıl amacı tembel olmak, yemek yemek, içmek ve hiçbir şey yapmamaktı. Masum olduğunu idda ederek devam etti, "Baba!! Benim tatlı babam !! Lütfen beni bağışlayın. Üzgün olmamı istemezsin değil mi? Ben senin biricik 7. oğlunum. Beni öylece satamazsınız. "

"Zhan !! Hiçbir şeyde iyi değilsin evlat. Bütün gün sadece yemek yiyor ve uyuyorsun. Ne genç ne de yaşlı kimse seninle evlenmek istemiyor. Hatta erkekler bile seni istemiyor. Su Tanrısı sana acıdı ve 5. kızıyla evlenmeni istedi. Son birkaç yüz yılda birkaç savaşta galip gelen bir savaşçıdır. Seninle ilgilenebilir. Tek yapman gereken onu desteklemek ve onu mutlu etmek. "

" Ama baba!!........."

" Yapacak bir şey yok. Hazırlan. Tüm hazırlıklar zaten yapıldı. Tam bir saat içinde sunakta ol. "

Rüzgar Tanrısı'nın yedinci oğlu Xiao Zhan, güzelliğin özüdür. Göksel ve ölümlü alemde hiçbir kadın ya da erkek onun güzelliğiyle kıyaslanamaz. Ama tek bir sorunu var. O çok tembel. Bütün gün vaktini yemek yiyerek, alkol içerek ve uyuyarak harcar. Hiçbir şeyle ilgilenmez. Bu yüzden sıfır Xiulian uygulaması nedeniyle, güçlerini uyandıramadı.

Zhan, Rüzgar Tanrısı'nın ve Ölümlü Prenses Meera'nın oğlu bir Yarı Tanrıdır. Güzel bir gün Rüzgar Tanrısı bir nehri geçerken Prenses Meera'yı görür. Güzelliği ile büyülenir ve hemen onu takip etmeye başlar. Meera da Rüzgar Tanrısını kabul eder ve gizlice evlenirler. Böylece Zhan dünyaya geldi.

12 yıla kadar Zhan, Rüzgar Tanrısının favorisiydi. Ancak daha sonra uygulama yapmaya ilgisizliği ve her zaman tembel olması başkalarından eleştiri aldı. Bu nedenle Rüzgar Tanrısı, Zhan'ın evlenirse, partnerinin sevgisi veya etkisiyle yollarını düzelteceğini düşündü. Böylece, sonunda savaşçı Tanrıça Arvi ile düğünü düzenlendi.

Zhan bu düğünden tamamen mutsuzdu ve bundan kaçınmanın yollarını düşünüyordu. Bu evliliği bozmak için çeşitli girişimlerde bulundu, ancak sefil bir şekilde başarısız oldu. Tanrıça, Zhan'ın güzelliğine tamamen aşık olmuştu. Onu her şekilde kabul etmeye hazırdı. Onu şımartmak için Zhan'a özel olarak farklı bir saray hazırlamıştı. Zaman zaman Zhan'a değişik hediyeler yolladı ama faydası olmadı. Zhan bütün bunlara kanmadı. Asıl sorun, Zhan'ın bile onun için neyin iyi olduğunu anlamamasıydı. O sadece inatçı ve olgunlaşmamış biriydi. İşleri her zaman hevesle yapar,sonra sorunlar ortaya çıktığında ne yapacağı konusunda kafası karışırdı. Sonra diğer kardeşlerinden yardım isterdi. Her neyse, kardeşleri ona her zaman düşkündü. Belki de tembel tavrının nedenlerinden birisi de buydu.

Sunağa gitme zamanı gelmişti. Zhan'ın annesi, bazı kadın hizmetçilerle birlikte Zhan'a eşlik etmeye geldi. Tanrıça Arvi hevesle Zhan'ı bekliyordu. Zhan, kırmızı düğün kıyafetleri içinde ruhani görünüyordu. Sunağa geldi ve itaatkar bir şekilde düğün sandalyesine oturdu. Tanrıça Arvi diğer koltuğa oturdu. Yanında bir kılıç taşıyordu. Zhan'ın örtüsünü açmaya başladığında şok oldu. Bu kişi başka biriydi. Çok sinirlendi ve kükredi, "Bu ne tür bir şaka? Zhan'ım nerede? Bu nankör de kim? "

Prenses Meera, "Lütfen sinirlenmeyin Tanrıça , onu hemen arayacağız," dedi.

Prenses Meera ve Zhan'ın bazı erkek kardeşleri Zhan'ın odasına koştu. Oraya gittiklerinde Zhan'ın çoktan gittiğini gördüler. Bir parşömen bırakmıştı. Kardeşlerden biri okumaya başladı. "Sevgili Anne, lütfen beni aramayın. Hepinize yük olduğumu biliyorum. Ama bu kadar erken evlenmek istemiyorum. Duygularımı kimse anlamıyor. Temelli ayrılıyorum. Mümkünse lütfen beni affet. Saygılarımla, Zhan. "

ʈɦɛ lɑzƴ ƒɑllɛɲ sʈɑɽ | yizhanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin