Medya: Her şey benim yüzümden. Her şey benim yüzümden. Her şey benim yüzümden! Her şey benim yüzünden! - Min Yoongi
"Her şey senin yüzünden! Defol git, oğlum falan değilsin sen benim!"
Annemin, üzerime fırlattığı vazodan kendimi korumak için kafamı eğdim. Hemen arkamdaki duvarda parçalanan vazonun bir parçası yanağımın kenarını çizmişti fakat buna dikkat edecek durumda değildim.
"Kan emici sülük!"
Dışarı çıkmak için botumu ayağıma geçirdim. Annem yine hayata karşı olan sinirini, acısını benden çıkarıyordu.
"Baban da abin de senin yüzünden gittiler! Senin yüzünden Yoongi! Geriye bir tek sen kaldın? Neden yaşıyorsun ki neden hayattasın sen? Abin olmasa doğmayacaktın, abin yokken neden varsın?"
Üzerime fırlatılan bardağı görmemle kapıyı aceleyle kapattım. Bardağın kapıya çarpıp paramparça olduğunu duydum.
Keşke her gün paramparça olan sadece üzerime fırlatılan vazolar ya da bardaklar olsaydı.
İçimdeki acı, üzüntü ve siniri unutmak için koşmaya başladım.
"Neden doğdun ki sen?"
Aklıma gelen her bir cümle ile yanağımdan bir damla süzülüyordu.
"Her şey senin yüzünden!"
Sadece birazcık mutlu olmak istiyorum.
Ciğerlerim patlayacak gibiydi ama yavaşlamadım. Aksine hızımı arttırdım.
"Abin ve baban senin yüzünden öldü!"
Sahi neden yaşıyorum ben?
Koşarken ayağıma takılan taşla sendeledim ama hızımı kesmeden kendimi toparlayıp koşmaya devam ettim.
Neden hayatım boyunca hiç mutlu olmadım?
"Seni seven biri mi? Hah imkansız! Sen hep kafandaki gri bulutlarla çevrene mutsuzluk vermeye devam edeceksin. Kimse seni sevmeyecek. Kimse seni sevemez!"
Daha fazla koşarsam yere yığılacağımı hissediyordum. Yan tarafta boş bir çocuk parkı gördüm.
Acaba küçükken abimle hiç çocuk parkında oynamış mıydık?
Mavi renkli salıncağa doğru ilerlerdim. Elimi demirlerine sürttüm. Biraz paslanmışlardı. Salıncağın içine oturup kendimi ileri geri sallamaya başladım. Her ileri ve geri gidişimde vücudumdaki titremeler ve hıçkırıklarım artıyordu. Titreyen dudaklarımı ısırıp gözyaşlarımı engellemeye çalıştım.
Birden yan tarafımdaki salıncağa birinin oturduğunu hissettim. Gülümseyerek elindeki iki çikolatalı sütten birini bana uzattı.
"Al çikolatalı süt her türlü üzüntüye iyi gelir."
Şaşkınlıkla suratına bakıyordum. Biri benle iletişime mi geçiyordu? Hem de gülümseyerek... Üstüne üstlük bana bir de çikolatalı süt uzatıyordu. Öyle ki şaşkınlığımdan ağlamayı unutmuş ve kıpkırmızı olmuş gözlerimle bir çocuğun kahverengi gözlerine bir de elindeki çikolatalı süte bakıyordum.
Güldü. Çok güzel gülüyordu. Sevimli tavşan dişleri vardı.
"Hey, o kadar uzun suratıma bakma! İlk görüşte aşık mı oldun yoksa bana?"
Aşık mı?!
Yanaklarıma hücum eden kanla kızardığımı hissettim. Salıncaktan kalkıp gideceğim sırada bileğimden tutup beni geri oturttu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Blue & Grey
FanfictionTAMAMLANDI ✔ "Mavi gül doğada var olması mümkün olmayan bir çiçekmiş." [yoonkook'minific] ©Rhosus ▪ 02.01.2021 | 30.01.2021