Bir yere mi gidiyorsun?

44 2 0
                                    

"Sıkıldım iyice, iş yok mu Ryan?" Katy sabahtan bu yana homurdanıp duruyordu. Ben bu işlere 2 yılda alışamamıştım. Ama onlar işsizlikten söyleniyordu. Nereden düştüm ben bu çeteye? Ryan kollarını iki yana açıp gerinirken konuştu; "Var güzelim. Hemde bizi zengin edecek bir iş, çok zengin olacağız." dedi ve pis pis sırıttı. Acaba bu defaki kurban kimdi? Kurban diyorum çünkü, her kimse evinde hiçbirşey kalmayacaktı. -bu işi yapmak istemiyordum orası ayrı- "Hey Selly! Nerelere daldın yine bebeğim?" Chaz elindeki bira şişesini bana uzattı. Bu çetede sevdiğim tek adamdı. Şişeyi geri çevirerek; "İçmediğimi ve asla içmeyeceğimi biliyorsun dostum. Onu benden uzak tut." Dedim ve göz kırptım. Oturduğum koltuktan kalkıp Ryan'a ilerledim. "Bu seferki işte ben yokum dostum, ben kaçar!" dedim ve tam odadan çıkacakken güçlü kolları bedenimi sardı. Başı omzumda rahat bir konumdaydı. Nefesi boynumu delip geçerken konuştu; "Sende varsın güzellik. Ve çok eğleneceğiz." Onu itip titrememe engel oldum. "Ama ben-" dememe kalmadan, işaret parmağını dudaklarıma koyup susmamı sağladı. "İtiraz yok bebek." başımla onu onayladım. "Kurbanımız ZAYN MALİK. 22 Yaşına yeni girdi. Annesi ve babası o çok küçükken ölmüşler falan, filan. One Direction'mu ne haltsa (Burda kendime yüz kere tokat atmayı düşündüm.) o grubun üyesi. Günde 46. 650 dolar kazanıyor. İşimize çok yarayacak, o ve parası."

"Çok eğleneceğiz!" diye bağırdılar hepsi bir ağızdan. Ryan tekrar konuştu; "Bu akşam yapıyoruz şu işi." Ah ne mükemmel. (!) Odama geçip bilgisayarımı açtım. Arama motoruna Zayn Malik yazdım. Vaov, cidden yakışıklı ve çekiciydi bu adam. Ama beni ilgilendirirmiydi orası meçhul. Tabi ilgilendirmezdi, değil mi? Evet, evet öyle. Bir kaç şarkılarını falan dinledikten sonra, giysi odama yöneldim. Siyah bir kemik atlet, siyah deri tayt ve yine siyah olan converslerimi ayağıma geçirdim. Saçlarıma hiç dokunmadım. Makyaj yapma gereği duymadım. Hırsızlığa gidiyordum, partiye değil. Kızların bana seslendiğini duydum. Telefonumu deri ceketimin cebine attım ve kar maskesini elime alıp aşağıya indim.

**

Yarım saatlik bir yolculuğun ertesinde sonunda eve varabilmiştik. Ryan'ın 'giriyoruz' komutunu bekliyorduk hepimiz. Ve bekleğim komut gelince, Chaz'in açmış olduğu kapıdan -istemeyerekte olsa,buna mecburdum- girdim. Vaow! Tam benim zevkim. Black and White. Siyah ve beyazın muhteşem uyumu. "Salak salak etrafa bakmayı kes ve yatak odasına git. Elinde harita var nasıl olsa.". Katyin sesiyle kendime geldim. Ve üst merdivenlere doğru ilerledim. Elimdeki haritadan yola çıkarak odayı buldum. Oda, yine aynı şekilde siyah ve bayazın uyumuydu. Dolaba yönelip açtım. Burnuma dolan yoğun çikolata kokusu ciğerlerimi bayram ettirmişti. Çantama iki tişört koydum. -Ki bunu ben bile neden yaptıgımı bilmiyorum sormayın- Tam elimi kasadaki paralara atacaktım ki Ryan'ın sesini duydum. "Selly, hadi çıkıyoruz!" çantayı omzuma asıp hızla merdivenlerden inmeye başladım. Topuklu giymediğim için zihnimde kendimi alkışlarken, bizimkilerin gitmiş olduğunu farkettim. Siktir! Ne yapacaktım ben şimdi? Elimi kapıya attım ama lanet kapı bir türlü açılmıyordu. Tel tokayla kapıyı açmaya çalıştım ama anahtar girişi farklı olduğundan kapı açılmadı. Sinirle kapıya bir tekme geçirdim. Arkamdan kadifemsi bir ses yükseldiğinde, midemle kalbimin korkudan yer değiştirdiğini sandım. "Bir yere mi gidiyorsun?"

Thief GirlHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin