2: ALACALAR

40 7 1
                                    

"Ela gözlerı merhametsizlik , ve acı kokuyordu sanki kendini tutuyordu. "

1hafta sonra Alevin anlatımıyla,

Artık buraya yerleşmiştik.İlk başlarda zorlansamda market ve mağazaları öğrenmiştim.
Ve annemle babam buraya geldiğimizin 2. Gününde doğum günümü kutlamışlardı. Babam bana son model bir motor almıştı annem ise sevdiğimi bildiği için en pahalısından bir deri ceket almıştı. Işte hayat onlar için sadece paraydı ve ben hayatın yönünü değiştircektim.

Bugün okulda ilk günümdü . Okulu tanıycak iyice öğrenicektim. İkinci günde okula çok farklı bir şekilde donucektim. Şimdi sadece bakmak tanımak için gidiyordum.
Her zamanki gibi kızıl saçlarımı saklayan bir bere giydim. Ve tabiki siyah bir kapşonlu. Kulakliğimi ve sırt çantamıda alıp kahvaltıya indim. Annem beğenmemiş gözlerle bana baksada. Babam onayladı. Bakalım yarın nasıl bakıcaklar eminim bunun tam tersi bir şekilde. Kahvaltı yapmayı sevmezdim ama bişeyler atıştirmasam kesinlikle açlıktan bayılırdım. Ve bunu yeni okulda istemiyordum.  Annemin yaptığı krebin üstüne dut reçeli sürüp büyük ısırıklar attım. Aynı zamanda da sıcak çayımı yudumladım.
"Yavaş ye kızım okul kaçmıyor." Demesiyle büyük bir kahkaha attım.
"Okulu sevdiğimimi düşünüyorsun?" Dememle yüzündeki ifade aniden düştü. Ayağa kalkarak yüzüme küçük bir gülümseme yerleştirdim. Hızla konuyu değiştirerek

"Öyle düşünuyorsan bilki 6. Hissin gerçekten kuvvetli." Buna ikna olmuş gibi durdu ve birşeyler düşündü. Eminim bu halimi çok sevdi. Ama daha yeni başlıyoruz kadın! Bu kadar saf olma diye düşünürken bile yüzümdeki gülümseme büyüdü.
"Anaftarlar nerede baba ?" Babamın aldığı motor ile okula gitmek istediyordum.

"Kapının ordaki anahtarlıkta asılı. Sana bunu aldığımı pişman etme Alev!" Onu dinliycek miydim tabikide hayır. Sırıtarak kapıya yöneldim. Anahtarlarıda alıp , motora atladım motorun jilet gibi keskin hatları vardı bu çok hoşuma gitmişti. Son hızla okula doğru kullanıyor,ve bundan aşırı zevk alıyordum.

Okulun önünde durup bir drift yaptım tüm gözler beni bulurken yüzümdeki sırıtma büyüdü. Anahtarlarımı alıp okula doğru yürüdüm.
"Aaaah bu lanet adam çok cool!"
"Cinsiyetini merak etmedigimi söyliyemem!"
"Tanrı aşkına Sera ne den o çocuga bakıyorsun?"
Beni gerçekten bir erkek sanmalarına inanamıyorum.Etrafımdaki sesleri duymama rağmen hiç bozmadan okula girdim.
Alt kattaki sarısaçlı mavi gözlü klasik amarikaliya dönüp onu baştan aşağıya inceleyip sırıttım.
Bakışlarım dan utanan kızın yanakları kıpkırmızı olmuştu.
"Müdür  Erik'in odası nerde?"
kız olduğumu anlayınca yanakları dahada kızardı.
Ve lafı ağzında geveleyerek .
"Ben şey erk-" demesine kalmadan sözünü kestim.
"Düşüncelerinin benim için hicbir önemi yok."Diyip önündeki kuruye benzer masaya iki elimi koyarak"Bana istediğimi ver aptal!" Erkek meraklısı kız titrek sesiyle "2. Kat merdivenlerin önünde." Yumuşak bir gülümseme ile "Birdahakine önce cinsiyetini öğrendiğine emin ol!" Diyerek merdivenleri çıktım. Okul bu kadar büyük olmasına rağmen müdür 2. Katta olması sadece bana mı saçma geliyor? Çünkü ben olsam en tepeye dikerdim odamı. Herhalde yükseklik korkusu var. 

Odanın önüne geldiğimde Frenk Alaca yazısını gormemle biraz şaşırdım ismi ingilce bir isim ancak soy adı türk gibiydi.
İçeri girmemle gördüğüm yüz yaşıyormu diye cidden merak ediyordum.
Tamam bende beyaz tenliydim ama annem benim çoğu insanda olmayacağı bir beyazlıktı. Ama bu adam ölü gibiydi ela gözleri ise bir başkaydı parlıyordu. Adam konuşunca ona hipnoz oluşmçasına baktığıma eminim.
"Senmi söyleyeceksin yoksa ben mi sorayım" dedi kibirli bir sesle. Ardından ben cevap vermeyince. Büyük bir kahkaha attı.
"Evet küçük hanım o zaman ben soruyorum sana Bişey mi sordun?" Bu arada sesimi duymadan benim kız olduğumu nasıl anladığını merak ediyordum.
"Öncelikle benim kız olduğumu nereden anladınız?" Büyük bir kahkaha attı ve " Tabiki senin kanının kok-" pot kırmış bir ifadeyle "Küçük hanım sorunuzu dinliyorum?"dedi sesini düzelterek .
"Ben Yağmur ye-" dememe kalmadan,sandalyesini arkasındaki cama çevirerek   bana sırtını döndü . Ama nefes alışları çok hızlıydı. Kendini zorluyor gibiydi.
"Lavabatuar bölümleri yukarıdaki katta zaten o kolidor labavatuar bölümü için. En baştaki büyük sınıf en büyük olan. " demesiyle burda ki tuhaflığı farkederek sınıftan çıktım. Burda ki tüm sınıflar çok büyüktü ama benim olduğum sınıf ayrı bir büyüklukteydi. Kendi sırama geçtim ve rahat pozisyonda oturdum. Üniversite okumanın en iyi yanı
1 kimseyle tanışmak zorunda değilsin
2 sınıfa girerken kendini tanıtmak zorunda değilsin.
Oldu olası zorunluluklardan nefret etmişimdir. Hocananin ismi Emma Lilyty di kan gruplarını anlatıyordu. Ve ben dinlemekten sıkılmıştım. Sonunda zil çaldı. Yanıma esmer bir kız ve alt katta nöbetçi olan kız geldi. "Ben Samara Halkadaki gibi" dedi tatlı bir şekilde gülerek.
"Ben Alev "Ve esmer olanın elini sıktım. Diğer kız elini uzatmak konusunda tedirginleşince ben elimi uzattım."Korkma yemem "dedim tıslarca . Gülümseyerek elini uzattı
"Ben Emly "

Yaklaşık yarım saattir okulun yemek hanesindeyiz. Ve sonunda sıra bize geldi. Aç bir şekilde yemekleri mideme götürmeye başladım. Kızlar ise yanımda dedikodu yapmaya başladı. Biliyorum ne ara bukadar yakın arkadaş oldunuz diyorsunuz? Ama şunu söyliyim geldiğimden beri dibimden ayrılmayan onlar. Ve şimdi ben kurt gibi aç şekilde yemek yerken onlar oturumuş hem tatlı yiyorlar hemde dedikodu yapıyorlar.

Gözüm havalı şekilde içeri girenlere 1gruba kaydı . Hepsinin tenleri çok temiz ve beyazdı gözleri elanın en koyu ve parlak tonuydu. içlerinden simsiyah saçlı bembeyaz tenli ve ela gözlü en önde tek yürüyen çocuğun  gözleri hemen beni buldu sanki hayalet görmüş gibidi. elini  anlamadiğım bir şekilde yumruk yaptı. Ve gözlerini benden ayırmadan bana doğru bir adim atmıştı kı yanındaki çocuk sevglisi olduğunu düşündüğüm kızın belindeki elini çekip hızla bana adım atan çocuğun kolunu sıktı canı acımış olmalı ki yüzünü buruşturdu.

"Ahh hayır tatlım onlar yanlış kışıler emin ol onlara bulaşmak istemezsin." Diyen Samaraya dönüp 'dökül' dercesine bir bakış attım. O bunu anlamış olucak kı Emly ye bakıp "dedikodu " demesiyle Emlyle beraber hemen yanıma sıkıştılar ve bu sefer Emly anlatmaya başladı.

"En onda yürüyen siyah saçlı Barut okulun  tüm öğrencileri ondan korkar.
Annesi türk adı Elizabeth babası amerikan vatandaşı. Ve babası Frenk okul müdürü. Onun arkasındaki turuncu saçlı çocuk Alek aslında Aleksandr ama kimse Aleksandr demiyor. Yanındaki sarı saçlı kız  Betty onlarin yanındaki kahve rengi saçlı olan ise Cheryl onun yanındaki siyah saçlı kız Victoria. En arkadaki  kumral kız ise Monika onun kolunu tutan kumral kahve saçlı adam ise onun nişanlısı." Sözü bu sefer Samara devr aldı.
"Ve en büyük şeyi söylemeyi unutuyorsunuz Emly . Monika ,Barut ,Alek ve Cheryl üvey kardeş. Müdürümüz Bay Freank baya çapkınmış." Ve en başından beri  aklımdaki soruyu sordum.
"Peki neden hepsi ela gözlü ve bembeyaz tenli ?" Samara sanki bu soruyu bekliyormuş gibi bana bakıp muzipçe gülümsedi.
"Onların vampir olduğunu söylüyorlar.
Biliyorum saçma ama beni dinle bir" tam anlamıyla saçmalık gözlerimi devirdim. Ve anlat derce ona baktım.
Bir yandan da içim merak ediyordu.
"Barut çok uzun zaman önce tehlikeli bir kaza geçirdi doktorlar yaşamaz demiş ama babası onu eve getirtmiş. Ne olduysa o gün olmuş Ertesi günü okula sapa sağlam gelmiş ama gözleri elaya dönmü- ." Daha fazla dinlemek istemdiğim için masadan kalktım.

Evet bu bölümünde sonuna geldik.

Sizce Samara ve Emlyin anlatiklari doğru mu?

Bu arada şuan bir okur edindim bile ve bu beni çok mutlu etti. Adını burda paylaşmak istiyorum.

@st5sena Seni seviyorum degerli okurum.

RİVERDALE. ALACA  OKULUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin